Özgüven
TIPKI KOLUMUZ BACAĞIMIZ GİBİ…
Dokuz yaşındaki bir çocuğun özgüven nerede sorusuna verdiği cevap çok ilginçti. “özgüven aslında kişinin içinde, tıpkı kolumuz bacağımız ya da diğer organlarımız gibi aslında sahip olduğumuz bir şey ve tek yapmamız gereken şey onu bulup çıkarmaktır.” Ve devamında şunu ekler: “özgüven bizim insanlarla iletişim kurmamızı, iş bulmamızı, arkadaş edinmemizi ve başarılı olmamızı sağlar. İçimizdeki özgüveni bulmazsak bunları yapamayız.”
Peki gerçekten nedir bu özgüven ve nerededir? Farklı bakış açılarından farklı tanımları olabilecek bir kavram olmakla birlikte özgüveni Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi üzerinden açıklayacak olursak; insanın temel ihtiyaçlarından olan “güven” kişinin yaşayabilmesi için ihtiyaç duyduğu güvendir. Güvenli bir alana sahip olmazsa kişi diğer ihtiyaçlarını karşılamak için bir şey yapamaz. Güvende olduğunu hissettikten sonra diğer ihtiyaçları için düşünme imkanı bularak çaba harcayabilir. Daha sonra ait olma ve sevgi ihtiyacı, saygı ihtiyacı ve son olarak kendini gerçekleştirme ihtiyacı olarak son bulur. Kendini gerçekleştirme, ideal benlik dediğimiz kendini ve ne istediğini bilen, yapabileceklerinin yapamayacaklarının farkında olarak yapabileceklerini yapmış olan insandır.
Biraz daha detaylı bakarsak güven nasıl olur? Yeni doğmuş bir bebeğin 1 yaşına kadar annesine ya da bakıcısına güven duyması gerekir. Annesine güven duyan çocuk güvenmeyi öğrenir. 3 yaşına kadar ise kendisini algılama yetisi olmadığından anne veya bakıcının bebeğe karşı olan algısından kendini algılar. Sevilen bebek kendini sevmeyi öğrenir. Bunları bilen çocuk artık diğer ihtiyaçlarını karşılamaya doğru ilerler.
Sıra kendini gerçekleştirmeye geldiğinde tüm ihtiyaçlarını karşılamış olan kişi kendini tanımaya ve eksiklerini kabul ederek, yeteneklerinin farkında olur. Eksiklerini kabul ederken yeteneklerini geliştirir. İşte bu kendinin farkında olma durumuna özgüven diyebiliriz.
Tüm bunları da ilk bebeklik gelişimi döneminde anneden ya da bakıcıdan aldığı güven ve algıladığı benlikle yapar. Peki bebeklik döneminde bunları alamamış olan birey ne yapacak diye sorabiliriz. İşte o zaman dokuz yaşındaki çocuğun söylediği gibi “herkesin kendi içinde özgüven vardır ve bunu kendi çabalarıyla bulup çıkartma, kendini analiz etme ve bilinçli seçimler yapmalıdır. Bebeklik döneminde anneden alamadığı güven ve iyi benlik algısına kendi çabalarıyla ulaşabilmektedir.
İnsanın yeteneklerinin farkında olup eksiklerini kabul etmesidir demiştik özgüvene. İşte bu yüzden her konuda başarılı olmak değildir. Yetenekli olduğu konularda başarılı olmaktır. Her gün her konuda aynı özgüvenle hareket etmek mümkün değildir. Bir nevi uzmanlaşmak ya da bir meslek seçimi gibidir.
“Çıkmadık candan umut kesilmez” der atalarımız hala yaşıyorsak içimizdeki özgüveni bulup, tamir edip, üstünün tozlarını silerek gün yüzüne çıkarabiliriz.
Dokuz yaşındaki bir çocuğun özgüven nerede sorusuna verdiği cevap çok ilginçti. “özgüven aslında kişinin içinde, tıpkı kolumuz bacağımız ya da diğer organlarımız gibi aslında sahip olduğumuz bir şey ve tek yapmamız gereken şey onu bulup çıkarmaktır.” Ve devamında şunu ekler: “özgüven bizim insanlarla iletişim kurmamızı, iş bulmamızı, arkadaş edinmemizi ve başarılı olmamızı sağlar. İçimizdeki özgüveni bulmazsak bunları yapamayız.”
Peki gerçekten nedir bu özgüven ve nerededir? Farklı bakış açılarından farklı tanımları olabilecek bir kavram olmakla birlikte özgüveni Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi üzerinden açıklayacak olursak; insanın temel ihtiyaçlarından olan “güven” kişinin yaşayabilmesi için ihtiyaç duyduğu güvendir. Güvenli bir alana sahip olmazsa kişi diğer ihtiyaçlarını karşılamak için bir şey yapamaz. Güvende olduğunu hissettikten sonra diğer ihtiyaçları için düşünme imkanı bularak çaba harcayabilir. Daha sonra ait olma ve sevgi ihtiyacı, saygı ihtiyacı ve son olarak kendini gerçekleştirme ihtiyacı olarak son bulur. Kendini gerçekleştirme, ideal benlik dediğimiz kendini ve ne istediğini bilen, yapabileceklerinin yapamayacaklarının farkında olarak yapabileceklerini yapmış olan insandır.
Biraz daha detaylı bakarsak güven nasıl olur? Yeni doğmuş bir bebeğin 1 yaşına kadar annesine ya da bakıcısına güven duyması gerekir. Annesine güven duyan çocuk güvenmeyi öğrenir. 3 yaşına kadar ise kendisini algılama yetisi olmadığından anne veya bakıcının bebeğe karşı olan algısından kendini algılar. Sevilen bebek kendini sevmeyi öğrenir. Bunları bilen çocuk artık diğer ihtiyaçlarını karşılamaya doğru ilerler.
Sıra kendini gerçekleştirmeye geldiğinde tüm ihtiyaçlarını karşılamış olan kişi kendini tanımaya ve eksiklerini kabul ederek, yeteneklerinin farkında olur. Eksiklerini kabul ederken yeteneklerini geliştirir. İşte bu kendinin farkında olma durumuna özgüven diyebiliriz.
Tüm bunları da ilk bebeklik gelişimi döneminde anneden ya da bakıcıdan aldığı güven ve algıladığı benlikle yapar. Peki bebeklik döneminde bunları alamamış olan birey ne yapacak diye sorabiliriz. İşte o zaman dokuz yaşındaki çocuğun söylediği gibi “herkesin kendi içinde özgüven vardır ve bunu kendi çabalarıyla bulup çıkartma, kendini analiz etme ve bilinçli seçimler yapmalıdır. Bebeklik döneminde anneden alamadığı güven ve iyi benlik algısına kendi çabalarıyla ulaşabilmektedir.
İnsanın yeteneklerinin farkında olup eksiklerini kabul etmesidir demiştik özgüvene. İşte bu yüzden her konuda başarılı olmak değildir. Yetenekli olduğu konularda başarılı olmaktır. Her gün her konuda aynı özgüvenle hareket etmek mümkün değildir. Bir nevi uzmanlaşmak ya da bir meslek seçimi gibidir.
“Çıkmadık candan umut kesilmez” der atalarımız hala yaşıyorsak içimizdeki özgüveni bulup, tamir edip, üstünün tozlarını silerek gün yüzüne çıkarabiliriz.
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.