Eyvah! Çocuğumun Sevgilisi Var...
Çocukların kendi cinsel kimliklerini keşfettikleri yaş genellikle 3-4 yaşlar civarıdır.Bu dönemde çocuklar kendi bedenlerine yönelik bir merak ve keşif süreci yaşarlar.Kendileri ile başkaları arasındaki benzerlikleri ve farkları bulmak,öğrenmek isterler.Kadın ve erkek kavramları bu dönemde netleşir.
Ancak ergenlikle beraber bütün ilgi karşı cinse yönelir.Kendi bedenlerine olan merak karşı cinse olan merak şeklinde yer değiştirirken akranı olan karşı cinsten gençlerin kendisi hakkındaki duyguları, düşünceleri ve beğenilerine olan hassasiyet zirveye çıkar.İşte anne babaların çocuklarına ulaşamadıkları, yabancılaştıklarını hissettikleri dönem de bu dönemdir.Çünkü genç insan artık ailesi dışındaki hayata merak duyarak arkadaş çevresindeki insanları en önemliler sırasına yerleştirmiştir. Ona göre anne baba sadece yargılayan, eleştiren ve engelleyen bir tutum içindedir,kendisini anlamamaktadır.
Anne babaların en zorlandıkları dönem de işte bu süreçte yer alır.Çocuklar kurallara karşı çıkmakta,arkadaşlarının söylediklerine çok önem vermekte ve tüm zamanını onlarla geçirmek istemektedir.Çok öfke doludur,sürekli bir isyan halindedir,son derece çatışmacı ve uzlaşmaz bir tutum izlemektedir.Durum hem aile hem de çocuk açısından önemli bir dönemeçten geçerken aslında biz anne babalar bu durumun bir süreç olduğunu ve zaman içinde her şeyin yerli yerine oturacağını unutuyoruz.Çünkü korkuyoruz.Bizi korkutansa çocukların arkadaş seçimlerinde düşebilecekleri yanlışlıklar.Yanlış arkadaş seçimlerinin ne tür olumsuzluklar getirebileceğini biliyoruz.Biz biliyoruz ama bildiklerimiz çocuklarımızın kabul etmek istedikleri şeyler olmuyor.Bu dönemde kız erkek arkadaşlıkları yerini romantik ilişkilere bırakıyor.Biz iyice paniğe kapılıyoruz.Sonunu hesaplayamadıkları kontrolsüz ilişkiler yaşamalarından, başlarına tüm geleceklerini olumsuz etkileyebilecek sorunlar açmalarından korkuyoruz.
Oysa çocuklar doğanın en önemli döngüsünü yaşamaya başlıyorlar: Cinsellikten sorumlu hormonlar devreye giriyor ve gençler bu hormonlara uyun biçimde karşı cinse yöneliyorlar.Günümüzde ergenlik yaşı 9 yaşa kadar düştü,hatta 7 yaşında ergenliği durdurmak amacıyla hormon tedavisi gören çocuklar var.Biz ne kadar yasaklarsak yasaklayalım, doğa işini yapacak ve çocuklar büyüyecek.Bu dönemde karşı cinsle yakınlaşmalar başladığında çözüm durdurmak değil,abartılı müdahalelerde bulunmak değil ama takipte olmak,net sınırlar çizmek ve gençlere sorumluluklar vermektir.
Gençlerin kaç yaşındayken karşı cinsten arkadaşlar edinebileceklerinin net bir kuralı yoktur.Hızla gelişen teknoloji ve iletişim araçları,çocukların büyüme süreçlerini de hızlandırdı ve bugün görüyoruz ki çocuklar 12-13 yaşlarında karşı cinsten akranlarıyla yakınlaşmalar yaşamaya başlıyorlar.Anne baba olarak çocukların kendi ayakları üzerinde durmalarına yardımcı olmak zorunda olduğumuzu unutmadan,onların kendi deneyimlerini oluşturmalarına fırsat vermek,bu süreçte iletişime açık bir tavır izlemek önemli bir adımdır. Anne baba olarak çocukların arkadaşlarına yönelik ağır eleştirilerden kaçınmak çok önemli.Arkadaşlarına söz söyleniyor olması, çocuğun kendisine yönelik saldırı kadar ağır bir etkiye yol açar.İşte bu nedenle çocuklar onları anlamadığımızı iddia ediyorlar.Yasaklayarak ve engelleyerek çocuklarla aramıza kalın duvarlar ördüğümüzü görmüyoruz.Onları yalana yönlendiriyoruz.Bilgimiz dışında işler yapabilecekleri bir yola itiyoruz.Oysa bizler de onların yaşlarında olduğumuz bir gençlik yaşadık.Gençlerin ne kadar gözü kara olabileceklerini tahmin edebiliriz.Mesele onların bilgimiz olmadan yanlış arkadaşlıklara yönelmelerini engellemekse, arkadaşça bir tutumla yaklaşmak, kişiliklerine yönelik suçlamalarda bulunmamak ve genç olduklarını unutmamak gerekiyor.
Özellikle çocuklarımızın arkadaşlarını tanımamız işleri daha kolaylaştıracaktır. Çünkü o zaman arkadaşları da bize karşı kendilerini sorumlu hissedecekler ve daha işbirliğine açık bir tavır sergileyeceklerdir. Örneğin birlikte vakit geçirmek isteyen çocukları engellemekle onları engellemiş olmuyoruz, bize bilgi vermelerini engelliyoruz.Olması gereken net bir saat belirleyip o saatte dönmüş olmalarını istemek, çocuğumuzun arkadaşını da karşımızda muhatap almak gereklidir.Böyle bir tavır yasaklamacı tutumlardan çok daha net ve sağlıklı sonuçlar almamızı sağlar.
Öncelikle,bizimle konuşamadıklarını, onları anlamadığımızı iddia eden çocukların ellinden bu en önemli silahı almış oluruz.Ayrıca çocuklarımızı kontrol ve takip etme şansımız olur.Son olarak da çocuklar kendilerini eve ait hissederler, bizimle paylaşımlarda bulunurlar, biz onların duygularını ve niyetlerini doğrudan öğrenme fırsatına kavuşuruz.Arkadaşlarının kimler olduklarını biliriz.
Her ne olursa olsun çocuğunuz size birisine aşık olduğunu söylüyorsa mutlaka ve öncelikle onu dinlemelisiniz.Son derece ciddiye alarak,alay etmeden ve önemseyerek.Çünkü size en önemli şeyden bahsediyor,duygularından.Bir çocuğun sahip olduğu bundan daha önemli başka bir şey yoktur.Üstelik ona önem vermek ve onu dinlemek daha pek çok açıdan önemlidir:
Çocuklar hayatlarındaki en önemli duyguları açıklarken aile olarak davranışınız çok önemlidir.O duygularını anlattıktan sonra ona ne hissettirdiğinizi anlamaya çalışmalısınız.
Çocuklar sizin ne hissettiğinizi,ne düşündüğünüzü,bir şey söylerken aslında ne demeye çalıştığınızı çok iyi bilirler.Dolayısıyla çocuğunuzla konuşurken ya da onu dinlerken:
Ancak ergenlikle beraber bütün ilgi karşı cinse yönelir.Kendi bedenlerine olan merak karşı cinse olan merak şeklinde yer değiştirirken akranı olan karşı cinsten gençlerin kendisi hakkındaki duyguları, düşünceleri ve beğenilerine olan hassasiyet zirveye çıkar.İşte anne babaların çocuklarına ulaşamadıkları, yabancılaştıklarını hissettikleri dönem de bu dönemdir.Çünkü genç insan artık ailesi dışındaki hayata merak duyarak arkadaş çevresindeki insanları en önemliler sırasına yerleştirmiştir. Ona göre anne baba sadece yargılayan, eleştiren ve engelleyen bir tutum içindedir,kendisini anlamamaktadır.
Anne babaların en zorlandıkları dönem de işte bu süreçte yer alır.Çocuklar kurallara karşı çıkmakta,arkadaşlarının söylediklerine çok önem vermekte ve tüm zamanını onlarla geçirmek istemektedir.Çok öfke doludur,sürekli bir isyan halindedir,son derece çatışmacı ve uzlaşmaz bir tutum izlemektedir.Durum hem aile hem de çocuk açısından önemli bir dönemeçten geçerken aslında biz anne babalar bu durumun bir süreç olduğunu ve zaman içinde her şeyin yerli yerine oturacağını unutuyoruz.Çünkü korkuyoruz.Bizi korkutansa çocukların arkadaş seçimlerinde düşebilecekleri yanlışlıklar.Yanlış arkadaş seçimlerinin ne tür olumsuzluklar getirebileceğini biliyoruz.Biz biliyoruz ama bildiklerimiz çocuklarımızın kabul etmek istedikleri şeyler olmuyor.Bu dönemde kız erkek arkadaşlıkları yerini romantik ilişkilere bırakıyor.Biz iyice paniğe kapılıyoruz.Sonunu hesaplayamadıkları kontrolsüz ilişkiler yaşamalarından, başlarına tüm geleceklerini olumsuz etkileyebilecek sorunlar açmalarından korkuyoruz.
Oysa çocuklar doğanın en önemli döngüsünü yaşamaya başlıyorlar: Cinsellikten sorumlu hormonlar devreye giriyor ve gençler bu hormonlara uyun biçimde karşı cinse yöneliyorlar.Günümüzde ergenlik yaşı 9 yaşa kadar düştü,hatta 7 yaşında ergenliği durdurmak amacıyla hormon tedavisi gören çocuklar var.Biz ne kadar yasaklarsak yasaklayalım, doğa işini yapacak ve çocuklar büyüyecek.Bu dönemde karşı cinsle yakınlaşmalar başladığında çözüm durdurmak değil,abartılı müdahalelerde bulunmak değil ama takipte olmak,net sınırlar çizmek ve gençlere sorumluluklar vermektir.
Gençlerin kaç yaşındayken karşı cinsten arkadaşlar edinebileceklerinin net bir kuralı yoktur.Hızla gelişen teknoloji ve iletişim araçları,çocukların büyüme süreçlerini de hızlandırdı ve bugün görüyoruz ki çocuklar 12-13 yaşlarında karşı cinsten akranlarıyla yakınlaşmalar yaşamaya başlıyorlar.Anne baba olarak çocukların kendi ayakları üzerinde durmalarına yardımcı olmak zorunda olduğumuzu unutmadan,onların kendi deneyimlerini oluşturmalarına fırsat vermek,bu süreçte iletişime açık bir tavır izlemek önemli bir adımdır. Anne baba olarak çocukların arkadaşlarına yönelik ağır eleştirilerden kaçınmak çok önemli.Arkadaşlarına söz söyleniyor olması, çocuğun kendisine yönelik saldırı kadar ağır bir etkiye yol açar.İşte bu nedenle çocuklar onları anlamadığımızı iddia ediyorlar.Yasaklayarak ve engelleyerek çocuklarla aramıza kalın duvarlar ördüğümüzü görmüyoruz.Onları yalana yönlendiriyoruz.Bilgimiz dışında işler yapabilecekleri bir yola itiyoruz.Oysa bizler de onların yaşlarında olduğumuz bir gençlik yaşadık.Gençlerin ne kadar gözü kara olabileceklerini tahmin edebiliriz.Mesele onların bilgimiz olmadan yanlış arkadaşlıklara yönelmelerini engellemekse, arkadaşça bir tutumla yaklaşmak, kişiliklerine yönelik suçlamalarda bulunmamak ve genç olduklarını unutmamak gerekiyor.
Özellikle çocuklarımızın arkadaşlarını tanımamız işleri daha kolaylaştıracaktır. Çünkü o zaman arkadaşları da bize karşı kendilerini sorumlu hissedecekler ve daha işbirliğine açık bir tavır sergileyeceklerdir. Örneğin birlikte vakit geçirmek isteyen çocukları engellemekle onları engellemiş olmuyoruz, bize bilgi vermelerini engelliyoruz.Olması gereken net bir saat belirleyip o saatte dönmüş olmalarını istemek, çocuğumuzun arkadaşını da karşımızda muhatap almak gereklidir.Böyle bir tavır yasaklamacı tutumlardan çok daha net ve sağlıklı sonuçlar almamızı sağlar.
Öncelikle,bizimle konuşamadıklarını, onları anlamadığımızı iddia eden çocukların ellinden bu en önemli silahı almış oluruz.Ayrıca çocuklarımızı kontrol ve takip etme şansımız olur.Son olarak da çocuklar kendilerini eve ait hissederler, bizimle paylaşımlarda bulunurlar, biz onların duygularını ve niyetlerini doğrudan öğrenme fırsatına kavuşuruz.Arkadaşlarının kimler olduklarını biliriz.
Her ne olursa olsun çocuğunuz size birisine aşık olduğunu söylüyorsa mutlaka ve öncelikle onu dinlemelisiniz.Son derece ciddiye alarak,alay etmeden ve önemseyerek.Çünkü size en önemli şeyden bahsediyor,duygularından.Bir çocuğun sahip olduğu bundan daha önemli başka bir şey yoktur.Üstelik ona önem vermek ve onu dinlemek daha pek çok açıdan önemlidir:
- Sağlıklı bir iletişimin temeli öncelikle dinlemekten geçer.Onu dinlemelisiniz.
- Çocuğun psikolojik ve sosyal gelişimine saygı göstermek,onun da saygı göstermeyi öğrenmesini sağlar.
- Kendine güven duyan bir birey olması için asla alay etmemeli, duygularını hafife almamalısınız.
- Size güven duymasını sağlamanız önemlidir.Aranızdaki yakınlığı artırır, iletişimi kolaylaştırırsınız.
- Onu dinlemeniz,büyüme aşamalarında da size danışmasını ve yaşadıklarını sizinle paylaşmasını sağlar.
- Siz onu dinlediğiniz için o da sizi dinler ve fikirlerinize önem verir.
- Duygu ve düşüncelerini ifade etmekten sıkılmaz,çekinmez ve başkalarının duygularına da önem verir.Empati kurmayı öğrenir.
- Birbirine önem veren,birbirine saygı gösteren bireylerden oluşan bir aile ortamında sağlıklı bir yetişkin olarak büyür ki bu en önemli kazanımdır.
Çocuklar hayatlarındaki en önemli duyguları açıklarken aile olarak davranışınız çok önemlidir.O duygularını anlattıktan sonra ona ne hissettirdiğinizi anlamaya çalışmalısınız.
- Suçluluk duyuyorsa,
- Sizinle konuşmaktan kaçınıyorsa,
- Size öfkeli davranıyorsa,
- Artık aşkından ya da duygularından bahsetmiyorsa, doğru bir tutum takınmadığınızı düşünmelisiniz.
Çocuklar sizin ne hissettiğinizi,ne düşündüğünüzü,bir şey söylerken aslında ne demeye çalıştığınızı çok iyi bilirler.Dolayısıyla çocuğunuzla konuşurken ya da onu dinlerken:
- Samimi ve dürüst olun.
- Kendiniz inanmadığınız bir konuda çocuğunuzu ikna etmeye çalışmayın.
- Çocuğunuza zaman ayırın,ertelemeyin.Duyguların ertelenmeyeceğini unutmayın.
- Olur olmaz yerde çocuğunuzun size anlattıklarını başkalarına anlatmayın.
- Duygularıyla alay etmeyin ve başkalarının da alay etmesine izin vermeyin.
- Çocuğunuzun küçük olması demek yaşadıklarını da küçük görmenize yol açmamalı.Onu ve duygularını ciddiye alın.
- Çocuğunuz kendi anlatmak istediği sürece onu dinleyin ve yargılamalarda bulunmayın.Aşık olduğunu söylediği arkadaşını eleştirmeyin.Bu büyük hata olur.Size olan güvenini kaybedersiniz.
- O anlatmadıkça durup durup aşkından konu açmayın ve zorla anlattırmaya çalışmayın.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Eyvah! Çocuğumun Sevgilisi Var..." başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Serap DUYGULU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Serap DUYGULU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
27 Beğeni
Yazan Uzman
|
çocuk ve aşk, ergenlikte aşk, çocukta cinsel kimlik, duygusal arkadaşlık, kız erkek ilişkileri, gençlikte aşk, gençlerde duygusal ilişkiler, çocukların arkadaşları, çocukluk aşkları, çocuklukta aşk
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.