Okul Korkusu
Merhaba sevgili okur;
Okullar açıldı, yeni eğitim-öğretim yılının başlaması ile mini mini birler ve anasınıfları yepyeni bir dünya ile tanıştı. Kimileri hemen adapte olurken, kimileri bu sürece akranlarına göre biraz daha zor adapte oluyor. Merhaba; okula geleceği saat yaklaştıkça minik yavrunun karnında oluşan sebebi belirsiz (!) ağrılar, birden bire ateşlenmeler, öfke nöbetleri, ağlama seramonileri, merhaba iştahsızlık ve uyku problemleri ve size de merhaba alt ıslatmalar, kusmalar … Evet bütün bunlardan birkaçı okula başlayan çocuğunda gözlemlediğin belirtiler olabilir ve evet çocuğun ‘Okul Korkusu’ denen şeyle karşı karşıya kalmış olabilir.
Okul korkusu yukarıdaki belirtilerle birlikte; bir şekilde okula gitmek istememe ya da okulda kalamama durumuna verilen addır. Çocukların bu dönemde karşılaştıkları stres verici bir durumdur. Ancak önemle belirtmek isterim ki bu korkunun sebebi biraz da sensin sevgili ebeveyn. Biliyorum senin de aklından bin türlü şey geçiyor. “Acaba benim minik yavrum okulda ne yapacak?, Arkadaşlık kurabilecek mi? Karnı acıkınca, tuvaleti gelince ne yapacak?, Sınıfını bulabilecek mi?, Bir başka çocuk ona kötü davranırsa ne tepki verecek ya da tepki verebilecek mi?, Öğretmenini sevecek mi?, Öğretmeni nasıl biri? … Gibi gibi binlerce düşünce yumağı… Haliyle bu düşünceler ve biricik minik yavrundan ayrılma fikri seni kaygılandırıyor. Ama sana kötü bir haberim var: KAYGI BULAŞICIDIR! Yani kaygılandığında çocuğun da bu duyguyu en az senin kadar hissederek okul yollarına düşüyor. Üstelik bu onun küçük bedeninde kaldıramayacağından fazla bir yük olduğu için bedeni sinyaller vermeye başlıyor. Bulantılar, karın ağrıları ve kusmalar hep bundan…
İnsanoğlu doğduğu andan itibaren diğeri ile ilişkide olma, ilişki kurma eğilimindedir. Bizim en temel ihtiyaçlarımızdan biri diğerinin verdiği tepkilerdir. Diğeri ile kendimizi anlamlandırır, diğerinin bizim davranışlarımıza verdiği tepkilerle kendimizi tanırız. Yeni doğmuş bir bebektin sevgili okur. Annen ya da sana bakım veren her kimse; onun kokusu, mimikleri, yüzündeki duygu durumu değişimleri, kakanı yaptığında sana olan tepkileri, sen ağladığında seni yatıştırma biçimi ve buna benzer pek çok tepki sayesinde sen neyi ne zaman ve ne şekilde yapman gerektiğini öğrendin. İşte şimdi senin mimik yavrun da senin sayende; okulun; kaygı duyulmaya gerek olmayan, bir dolu oyun oynamaya istekli çocuk, bir şeyler öğretmeye istekli öğretmenler ve hayatı anlamayı kolaylaştıracak pratik bilgilerin kaynağı olduğunu öğrenebilir. Bunu yapmasının tek yolu da senin ve diğer yetişkinlerin verdiği tepkilerden geçiyor. Bu nedenle kaygılanmayı bırak sevgili okur. Bil ki sen kaygılanırsan çocuğun da bu duyguyu senden alıp yoluna kaygılı, ağlayan, okulu sevmeyen, okula gelmeyi kabus gibi gören bir problem çocuk olarak hayatına devam edecek. Bana kalırsa öncelikle kendi duygunla bir çalış. Gerçekten okul bu kadar korkunç bir yer mi? Sence çocuğunun senden ayrışması nasıl bir duygu? Bu duygu ile baş etmek senin için ne denli zor? Çocuktan ayrılır yani ayrışırsan ve o ayrı bir birey olarak hayatına devam ederse sen nasıl etkileneceksin? Bu ayrışma sana iyi gelmiyorsa lütfen bir uzman terapist ile görüş. Çünkü bilmende fayda var sevgili okur: Çocuğun senden ayrı bir birey. Çocuğun farklı biri, sen farklı birisin. O başka biri, sen başkasın.
Sakin ol ve duygunu yatıştırdıktan sonra çocuğuna şu cümleleri net ve içtenlikle, sevecen ve sabırlı bir ses tonu ile hissederek kur: “Okula gitmek istemediğini ve biraz kaygılandığını görüyorum. Bu bizim değiştirebileceğimiz bir durum değil. Her çocuk bu yaşlarda okula başlar. Bu süreçte zorlanabilirsin, ağlayabilirsin. Ben de annen/baban olarak sana destek olabilirim. Okul bittiğinde seni söz verdiğim yerden alacağım. “ Kısa ve net bir veda çocuğun duygularını yatıştırır. Veda süresi uzadıkça çocuğuna verdiğin tek duygu: “Senden ayrılmak istemiyorum. Benden ayrılmana hazır değilim. Sen kendi başına benden ayrı bir birey olamazsın. Buna hazır değilim.” Verdiğin alt mesajlar dışarıdan bu şekilde görünüyor sevgili okur. Herkes yazıyor bu konu ile ilgili. Meşhur bir cümle var: Okula gitmek istemeyen çocuk yoktur, kaygılanan, çocuğunu bırakmak istemeyen ebeveyn vardır” Evet sevgili okur. Elbette kaygılısın, kaygılanmak senin en doğal hakkın ve bu duyguyu hissetmek senin elinde değildi. Ama artık bu duygunun çocuğuna da senden geçtiğinin farkındasın. Bunları fark ettikten sonra aynı davranışlara devam etmek de senin hakkın, kendi duyguların üzerinde biraz düşünmek ve bunları yatıştırmak da senin hakkın. Tercihler ve sonuçları hayatın devam eden kısmında yalnızca seni ve çocuğunu etkileyecek. Bu nedenle son sözüm: Hayat senin hayatın, onu seçimlerinle daha iyi hale getirmek de yalnızca senin elinde. Sağlıcakla kal…
Okullar açıldı, yeni eğitim-öğretim yılının başlaması ile mini mini birler ve anasınıfları yepyeni bir dünya ile tanıştı. Kimileri hemen adapte olurken, kimileri bu sürece akranlarına göre biraz daha zor adapte oluyor. Merhaba; okula geleceği saat yaklaştıkça minik yavrunun karnında oluşan sebebi belirsiz (!) ağrılar, birden bire ateşlenmeler, öfke nöbetleri, ağlama seramonileri, merhaba iştahsızlık ve uyku problemleri ve size de merhaba alt ıslatmalar, kusmalar … Evet bütün bunlardan birkaçı okula başlayan çocuğunda gözlemlediğin belirtiler olabilir ve evet çocuğun ‘Okul Korkusu’ denen şeyle karşı karşıya kalmış olabilir.
Okul korkusu yukarıdaki belirtilerle birlikte; bir şekilde okula gitmek istememe ya da okulda kalamama durumuna verilen addır. Çocukların bu dönemde karşılaştıkları stres verici bir durumdur. Ancak önemle belirtmek isterim ki bu korkunun sebebi biraz da sensin sevgili ebeveyn. Biliyorum senin de aklından bin türlü şey geçiyor. “Acaba benim minik yavrum okulda ne yapacak?, Arkadaşlık kurabilecek mi? Karnı acıkınca, tuvaleti gelince ne yapacak?, Sınıfını bulabilecek mi?, Bir başka çocuk ona kötü davranırsa ne tepki verecek ya da tepki verebilecek mi?, Öğretmenini sevecek mi?, Öğretmeni nasıl biri? … Gibi gibi binlerce düşünce yumağı… Haliyle bu düşünceler ve biricik minik yavrundan ayrılma fikri seni kaygılandırıyor. Ama sana kötü bir haberim var: KAYGI BULAŞICIDIR! Yani kaygılandığında çocuğun da bu duyguyu en az senin kadar hissederek okul yollarına düşüyor. Üstelik bu onun küçük bedeninde kaldıramayacağından fazla bir yük olduğu için bedeni sinyaller vermeye başlıyor. Bulantılar, karın ağrıları ve kusmalar hep bundan…
İnsanoğlu doğduğu andan itibaren diğeri ile ilişkide olma, ilişki kurma eğilimindedir. Bizim en temel ihtiyaçlarımızdan biri diğerinin verdiği tepkilerdir. Diğeri ile kendimizi anlamlandırır, diğerinin bizim davranışlarımıza verdiği tepkilerle kendimizi tanırız. Yeni doğmuş bir bebektin sevgili okur. Annen ya da sana bakım veren her kimse; onun kokusu, mimikleri, yüzündeki duygu durumu değişimleri, kakanı yaptığında sana olan tepkileri, sen ağladığında seni yatıştırma biçimi ve buna benzer pek çok tepki sayesinde sen neyi ne zaman ve ne şekilde yapman gerektiğini öğrendin. İşte şimdi senin mimik yavrun da senin sayende; okulun; kaygı duyulmaya gerek olmayan, bir dolu oyun oynamaya istekli çocuk, bir şeyler öğretmeye istekli öğretmenler ve hayatı anlamayı kolaylaştıracak pratik bilgilerin kaynağı olduğunu öğrenebilir. Bunu yapmasının tek yolu da senin ve diğer yetişkinlerin verdiği tepkilerden geçiyor. Bu nedenle kaygılanmayı bırak sevgili okur. Bil ki sen kaygılanırsan çocuğun da bu duyguyu senden alıp yoluna kaygılı, ağlayan, okulu sevmeyen, okula gelmeyi kabus gibi gören bir problem çocuk olarak hayatına devam edecek. Bana kalırsa öncelikle kendi duygunla bir çalış. Gerçekten okul bu kadar korkunç bir yer mi? Sence çocuğunun senden ayrışması nasıl bir duygu? Bu duygu ile baş etmek senin için ne denli zor? Çocuktan ayrılır yani ayrışırsan ve o ayrı bir birey olarak hayatına devam ederse sen nasıl etkileneceksin? Bu ayrışma sana iyi gelmiyorsa lütfen bir uzman terapist ile görüş. Çünkü bilmende fayda var sevgili okur: Çocuğun senden ayrı bir birey. Çocuğun farklı biri, sen farklı birisin. O başka biri, sen başkasın.
Sakin ol ve duygunu yatıştırdıktan sonra çocuğuna şu cümleleri net ve içtenlikle, sevecen ve sabırlı bir ses tonu ile hissederek kur: “Okula gitmek istemediğini ve biraz kaygılandığını görüyorum. Bu bizim değiştirebileceğimiz bir durum değil. Her çocuk bu yaşlarda okula başlar. Bu süreçte zorlanabilirsin, ağlayabilirsin. Ben de annen/baban olarak sana destek olabilirim. Okul bittiğinde seni söz verdiğim yerden alacağım. “ Kısa ve net bir veda çocuğun duygularını yatıştırır. Veda süresi uzadıkça çocuğuna verdiğin tek duygu: “Senden ayrılmak istemiyorum. Benden ayrılmana hazır değilim. Sen kendi başına benden ayrı bir birey olamazsın. Buna hazır değilim.” Verdiğin alt mesajlar dışarıdan bu şekilde görünüyor sevgili okur. Herkes yazıyor bu konu ile ilgili. Meşhur bir cümle var: Okula gitmek istemeyen çocuk yoktur, kaygılanan, çocuğunu bırakmak istemeyen ebeveyn vardır” Evet sevgili okur. Elbette kaygılısın, kaygılanmak senin en doğal hakkın ve bu duyguyu hissetmek senin elinde değildi. Ama artık bu duygunun çocuğuna da senden geçtiğinin farkındasın. Bunları fark ettikten sonra aynı davranışlara devam etmek de senin hakkın, kendi duyguların üzerinde biraz düşünmek ve bunları yatıştırmak da senin hakkın. Tercihler ve sonuçları hayatın devam eden kısmında yalnızca seni ve çocuğunu etkileyecek. Bu nedenle son sözüm: Hayat senin hayatın, onu seçimlerinle daha iyi hale getirmek de yalnızca senin elinde. Sağlıcakla kal…
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.