2007'den Bugüne 92,259 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocuklarda Olumluya Odaklanmak
MAKALE #8678 © Yazan Psk.Bilge AYGÜN | Yayın Mart 2012 | 6,642 Okuyucu
Her uzman çocuğun olumlu davranışlarına dikkat edin önerisinde bulunur ancak bu isteğin nasıl gerçeğe dönüşeceğini anlatan yazılı doküman bulmak kolay değildir.
Bazı insanların doğasında olumluya odaklanmak vardır ancak bazı insanlar ise ne olursa olsun olumluyu görmekte çok zorlanır. Bazı ebeveyn tutumları da olumsuz davranışa odaklanmayı kolaylaştırır.

Olumsuz davranışlara odaklanmanın çocuk üzerindeki etkileri: Sürekli gelişim içinde olan ve pek çok şey öğrenmesi gereken çocuklar doğal olarak hata yaparlar, yanlışları olur veya bilememekten kaynaklanan acemilikleri olur. Yetişkin için çok kolay halledilmesi gereken işler çocuklar için kolay olmaz. Birde buna her çocuğun farklı gelişim hızında olduğunu eklersek bazı çocuklar bazı işleri daha erken zamanda öğrenirken bazı çocuklar kendi gelişim hızı gereği aynı işi daha geç bir zamanda öğrenir. Mesele çocuğun bu durumuna yetişkinden gelen geribildirimdir. Yetişkinin bu gelişim sürecinde çocuğu cesaretlendiren rolünün olması gerekir. Cesaretlendirmek demek, çocuğun davranışındaki başarıları görebilmek, onun yapabilirliğine güvenmek, çocuğun ihtiyaç duyduğu zamanı ona vermek demektir.

Yapamıyorsun olmadı, neden hala aynı hatayı yapıyorsun, ne zaman öğreneceksin veya şunu da yaparsan tam olacak, gene şunu yapmayı unutmuşsun, bunu doğru yapsan bu eksik oluyor…gibi olumsuz geri bildirimler çocuğun cesaretini kırar ve tek başına yeni bir iş başaramayacağına dair inancını arttırır. Ne yaparsam yapayım hatalarım oluyor, başka çocuklar kadar iyi yapamayabilirim, yanımda biri olmadan nasıl yapabilirim ki… iç sesleri ile hareket eden bir çocuk için de günlük aktiviteler zorlayıcıdır.

“Ben yapabilirim” “ben bilirim” “benimde fikirlerim önemli” duygularının yoğun olduğu gelişim dönemleri sayesinde bağımsızlaşırız, kendi kendimize yetecek deneyimleri kazanırız. 2 yaş ile başlayan okul öncesi dönem, ergenlik bu düşüncelerin en çok hissedildiği yaş dönemleridir. Bu yaş dönemlerinde yetişkinle çocuğun çatışmalarının olabildiğini biliyoruz. Son derece sağlıklı olan bu çatışmalarda yetişkinlerin takınacağı tavır çocuğun gelişiminde önemli izler bırakmaktadır. İzin vermeyen, sürekli denetleyen, hataya tahammülü olmayan, her zaman son sözü söylemek isteyen ebeveyn farkında olmadan “sen ben olmadan hiç bir şey yapamazsın, ben her şeyin doğrusunu bilirim, hata yapmak kötü bir şeydir” mesajlarını verir.
Olumlu davranışı fark etmek için gerekli ebeveyn tutumları

Başarı duygusunu hissetmesi için deneyim fırsatı verin: Küçük boyutlu bir iş verin, çocuğun içinde bulunduğu yaş grubuna göre son derece basit olan bir işin üstesinden geldiğinde hemen fark edin ve bunu ona söyleyin.



Kendini işe yarar hissettirin: Senin sayende yapabildim. Senin sayende öğrendim. Senin sayende fark ettim cümleleri kurun. “oyuncaklarını topladığın için daha az yoruldum”, “senin sayende bugün ne pişireceğimi bilebildim” “kaybolan çiviyi bulmasaydın bu kitaplığı asla bitiremezdim” gibi…


Sonuçtan daha çok süreç ile ilgilenin: Üstesinden gelmeye çalıştığı iş ile ilgili geribildirim verirken işin tamamlanıp tamamlanmamış olması ile değil bu işi tamamlamaya çalışırken neler yaptığına dair gözlemlerinizi paylaşın. “Tüm malzemeyi bir araya getirmek de kolay değildi” “Malzemeyi hazırlarken yalnız değildin ben sana yardım ettim ama bu malzemeyle ne yapacağımızı sen belirledin, bu fikirler benim aklıma hiç gelmemişti” gibi…


Hata yapmasına izin verin: Bir davranışı kazandırma sürecinde veya bir görevi yerine getirmek için çaba sarf ederken hata yapmasına izin verin. İlk yaptığı işler biraz eksik biraz düzensiz olabilir. Zamanla bu konudaki becerisi arttıkça ilk zamanlardaki performansı ile şimdiki arasındaki gelişmeyi hatırlatan cümleler kurun. “Bu farkı sen yarattın.” “Deneyimin artıkça başarında arttı.” Gibi…
Pozitif düşünmeyi öğretin:

Düşünceleriniz pozitif olsun

Çünkü düşünceleriniz sözleriniz olur

Sözleriniz pozitif olsun,

Çünkü sözleriniz davranışlarınız olur.

Davranışlarınız pozitif olsun,

Çünkü davranışlarınız alışkanlıklarınız olur.

Alışkanlıklarınız pozitif olsun,

Çünkü alışkanlıklarınız değerleriniz olur.

Değerleriniz pozitif olsun,

Çünkü değerleriniz kaderiniz olur.

Gandi

Pozitif düşünme çocuklara öğretilebilir. “polyanacılık” olarak tanımladığımız pozitif düşünme becerisi çoğunlukla “teselli” gerektiren durumlarda sevdiklerimize sunduğumuz önerilerden öteye geçemez. Moral olması amacıyla “boşver, bak her şey daha iyi olacak”, “içini ferah tut”, “kötü düşünme”…v.s. gibi dilimize yerleşmiş sıkça kullandığımız bu söylemlere “gerçek” anlamda inanan kaç kişi var bilinmez. Ancak birçok bilimsel araştırmada ortaya çıkan “pozitif düşünme” nin hayatın akışında olumlu etkilerinin olduğu gerçeği yanı başımızdadır. Öyleyse neden pozitif düşünme becerisini küçük yaşlardan itibaren çocuklarımıza vermiyoruz?

İlk bakışta mizaç özelliği gibi görünen bu özelliği bilişsel seviyede öğretmek mümkündür. Bu beceriyi verebilmek için öncelikle çocukların bazı temel kavramları öğrenmeleri gerekir. Düşünce ve duygunun ne anlama geldiğini bilen bu iki olguyu birbirinden ayırabilen çocuğa düşüncelerin duygu durumumuzu nasıl etkilediği açıklanır. Burada bilinmesi gereken herhangi bir olayı yaşadığımız anda önce bu olay ile ilgili düşünceler oluşturduğumuzdur. Daha sonra bu düşünceye uygun duyguyu hissederiz ve bu duyguya uygun bir davranışta bulunuruz. Yani davranışa yön veren düşüncedir. Pek çok kişi önce duyguyu hissettiğimizi daha sonra bu olay ile ilgili düşündüğümüzü zanneder.

Bir örnek olay üzerinde değerlendirmek gerekirse;

Hava karardığında evde olması istenilen genç, bu durumda şu düşünceleri geliştirebilir.

1. Annem ve babam beni anlamıyorlar,

2. Sırf ben mutsuz olayım diye izin vermiyorlar,

3. Bana zarar gelsin istemiyorlar,

4. Çok gereksiz bir kural,

Bu genç yukarıdaki düşüncelerden birincisini aklından geçirdiğinde muhtemelen olumsuz bir duygu durumunda olacaktır. Belki anne ve babasına karşı kızgınlık hissedecektir. Buna kızgınlığını belli eden davranışlarda ekleneceği için yeni bir çatışma yaşanması neredeyse kaçınılmaz olacaktır.

İkinci sırada ve dördüncü sırada yer alan düşüncenin sonucunda da olumsuz duygular hissedecektir.

Üçüncü sıradaki düşünceyi aklından geçiren çocuğun duygu durumu diğer durumlara göre daha olumlu olacaktır. Belki gene istediği gerçekleşmediği için bir miktar üzgün ancak daha olumlu bir duygu durumda olacaktır.

Diğer bir örnekte ise,

Arkadaşlarının okulda teneffüs saatinde kendisini çağırmadan ortadan kaybolmasına içerleyen çocuğun düşüncelerine kulak verelim.

Okul çağı çocukları bu tarz durumları çoğunlukla “beni dışlıyorlar”, “beni sevmiyorlar”, “benden bir şey gizliyorlar” gibi düşüncelerle yorumluyorlar. Bu düşünce tarzı çocuğun arkadaşlarına karşı öfkelenmesine ve kendince bu hak etmediği durumu kaba kuvvetle çözmeye çalışmasına kadar uzayabilmektedir.

Gündelik yaşantımızda sıkça karşılaştığımız bu tarz olaylar karşında vereceğimiz tepkiyi belirleyen bu olayı nasıl yorumladığımız(bu olayla ilgili ne düşündüğümüz)dır. Eğer düşünce boyutunda en olumsuzu aklımıza getirmeden önce daha makul olabilecek olan diğer olasılıkları değerlendirebilirsek, davranışlarımız bundan etkilenecektir.

Sadece gündelik ilişkilerimizde karşılaştığımız sorunlarda değil, hayatta gerçekleştirmeyi arzuladığımız hedefleri belirlerken, hayatın bize sunduğu bazı zorlukların üstesinden gelmeye çalışırken de düşüncelerimizin etkisinde hareket ederiz. Herhangi bir iş için bu çok zor şeklinde düşünce ürettiğimizde umutsuzluk duygusuna kapılır,bu iş için gayretli olmayız. Düşünceler o kadar etkili olur ki, rahatlıkla üstesinden gelinebilecek bir iş başarısızlıkla sonuçlanabilir.

Bu çok zor bir sınav zaten geçemem, dendiğinde en başında kaybederiz. Ancak bu sınavın üstesinden gelebilirim şeklinde düşünüldüğünde çözüm yollarını ararız.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çocuklarda Olumluya Odaklanmak" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Bilge AYGÜN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Bilge AYGÜN'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     2 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Bilge AYGÜN Fotoğraf
Psk.Bilge AYGÜN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Bilge AYGÜN'ün Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Çocuklarda Olumluya Odaklanmak' başlığıyla benzeşen toplam 5 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Baba Çocuk İlişkisi Mart 2017
► Davranış Tabloları Mart 2010
► Motivasyonun Gücü Ekim 2009
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


15:44
Top