2007'den Bugüne 92,310 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Okulun İlk Günleri ve Okul Fobisi
MAKALE #7395 © Yazan Psk.Mustafa ÖZAY | Yayın Eylül 2011 | 5,659 Okuyucu
OKULUN İLK GÜNLERİ

Bugün geçmişe baktığımızda hepimizin zihninde silinmez izlere sahiptir okul. Çocuklarımız içinde bu durum geçerlidir. Büyük bir heyecanla ya da kaygıyla, korkuyla, ilk kez önlük giymek, anne babadan ilk kez ayrılmak, ilk geç kalma korkusu, ilk kez alınan sorumluluklar, ilk defter, ilk kitap, ilk kalem, çoğumuz için ilk başarısızlık ya da ilk başarı, yeni ve farklı arkadaşlar ve saymakla bitmeyecek onlarca “ilk” demek okul. Bu güne kadar ilkokul öğretmenin adını hatırlamayan kimse görmedim. Bu öğretmenin, ismi öğretmen iyi bir eğitimci olsa da olmasa da unutulmaz. Ve hayatımız süresince zihnimizdeki yerini korur. Bu örnekte ve verilebilecek bir çok örnekte okul hiç kimse için unutulmaz bir yaşam deneyimidir.

Çocuğun okula başlaması aile için de bir ilktir. Çocuklarının artık büyüdüğünün somut bir kanıtıdır okul. Her geçen yıl bir üst sınıfa geçen çocukları, aile için hızla geçip giden zamanın müthiş bir sayacıdır sanki. Aile bu dönemde en az çocuk kadar heyecanlıdır ve okula başlayan çocuk aile içinde bir gurur kaynağıdır. “Teyzesi, Zeynep bu sene okula başladı ya da amcası Ali bu yıl okula başlayacak” gibi sözler aile için nasıl bir heyecan olduğunu görmemize yardımcı olmaktadır.

Okul, çocukların sosyalleşme sürecinde kurumsal olarak öne çıkan ilk toplumsal kurumdur. Birçoğumuz için okul, bazen anne babamız tarafından bile fark edil(e)meyen yeteneklerimizin fark edildiği ve belkide hayatımızda ilk kez kendimizi değerli hissettiğimiz yer anlamı taşırken birçok kişi için de okul başarısızlık hissinin tekrar tekrar tadıldığı olumsuz bir anlam kümesinden öte bir mana içermemektedir. Her insan olumlu ya da olumsuz deneyimler, anılar edinebilir okulda.

İlkokul çocuk için yepyeni bir sosyal çevredir. Okulun uyulması gereken kuralları, çocuğun, tanımadığı diğer çocuklarla ve öğretmenlerle karşılaşması, başarmak zorunda olduğu öğrenim görevleri, onun bu yeni çevreye uyum sağlamasında güçlüklerle karşılaşmasına neden olur. Aile dünyasından ayrı bir dünyanın varlığını keşfeden çocuk için okul öncesi dönemde, sosyal ilişkiler açısından iyi temeller kurmanın önemi açıktır. Okulun sosyal çevresine uymayanlar, çoğunlukla okul öncesi dönemde, aile çevresi dışına çıkmamış, sosyal ilişkilerden yoksun bırakılmış çocuklardır. Bu dönemde Bain’in de ifade ettiği gibi çocuk okula ilk başladığı zaman, ya yaşamın ilk altı yılındaki başarılı sosyal etkileşimin ürünlerini toplar, ya da bu yıllardaki başarısız ilişkilerden ötürü güçlük yaşar. Eğer aile okul öncesi döneme kadar geçen süreçte ve okul öncesi dönemde görevini gereği gibi yerine getirmişse, çocuk akranlarına ve sosyal kalıplara kolaylıkla ve yeterli derecede uyum sağlayabilecektir.(Yavuzer, H. 1987)

Çocuk ilk kez annesinden, evinden, alışkın olduğu arkadaş ortamından ayrılarak yepyeni bir sosyal çevreye girecek ve gününün bir bölümünü burada öğretmeni ve yeni arkadaşlarıyla geçirecektir. Üstelik bu kez kendisinden beklenen belirli davranışlar ve görevlerde vardır. Artık evde yaptığı gibi istediği gibi oyun oynayamacak, asine her hareket ve faaliyetin bir yeri ve zamanı olacaktır. Bahçe teneffüslerde oyun oynamak içindir ama ders zili çaldığında sınıfa girip sırasında oturacak ve öğretmenin anlattıklarını dinleyip öğrenmeye çalışacaktır. İlk günlerde özellikle evde düzenli bir disiplin uygulanmasına alışmamış çocukların, ilkokulda birdenbire kurallara uygun davranmaya alışmakta güçlük çektikleri gözlenebilir. Hatta bu tür çocuklar, okulda ilk günler ve haftalarda, annelerinden ayrılmak konusunda genellikle en fazla güçlük gösteren çocuklardır. Bu bakımdan ailelerin çocukların ilkokul yaşamındaki ilk izlenimlerinin “korku ve zorluk” olmaması için, evde ılımlı ve kararlı bir disiplin yöntemi uygulamaları zorunludur. Bu da çocuğun yaşamının ilk günlerinden itibaren belirlenecek kuralların anne ve baba ya da aile içindeki çocuğun bakımını üstlenen diğer kişilerce tutarlı ve düzenli bir biçimde uygulanmasına bağlıdır. Ayrıca, çocuğa okulun nasıl bir yer olduğu, orada neler yapılabileceği, neler öğretilebileceği anlatılmalı, mümkünse çocuk daha önceden okulu ve sınıfı görebilmeli ve öğretmeni ile tanışabilmelidir. Böylece ilk günlerde yabancı bir ortam ve yabancı bir yetişkinle gün boyu birlikte olmanın zorluğu kısmen de olsa giderilmiş olacaktır.

Okul çocuk için isteyerek gidilen, sevilen bir kurum olmalıdır. Bu büyük ölçüde ailenin tutumuna bağlı olduğu kadar, öğretmenin çocuğa karşı davranışı ilede ilgilidir. Ailede okula ve okumaya büyük değer verildiğini gösterir davranış örnekleri varsa( çocuğa zaman zaman anlatılan okul anıları, okula giden ağabey ya da ablalar, anne babanın boş zaman larında kitaplarla meşgul olmaları, okulu ve öğretmeni sevdirici konuşmalar vs.) çocuğun okula başlarken büyük istek duyması olağandır. Bunların aksine aile okulu, çocuktan kurtulmak için bir araç olarak görüyorsa ve bunu zaman zaman “okula başlasanda kurtulsam”, “öğretmenin seninle ne yaparsa yapsın” ya da çocuk herhangi bir yaramazlık yaptığında korkutmak için onu öğretmenine şikayet etmekle tehdit ederek uyarmak, bunun yanı sıra ailede okumanın sevilmesine yardımcı olacak herhangi bir davranış görülmüyorsa çocuğun okula başlamak için büyük bir istek duyması da beklenemez. Böyle bir ortamda okula başlayan çocuk muhtemelen okula korku ve isteksizlikle başlayacaktır.

Aileler ifade edilenlere dikkat etmedikleri takdirde ya da çocuklarını kendilerine aşırı bağımlı yetiştirdikleri takdirde çocuklarda okul fobisi olarak ifade ettiğimiz durum gözlenebilmektedir. Okul fobisi yaşayan çocukların aile yapıları incelendiğinde bu ailelerin aşırı korumacı ve kollayıcı bir tutum içerisinde çocuklarını yetiştirdiklerini, çocukların zorluklarla baş edebilme kabiliyetlerinin düşük olduğu, düşük bir özgüvene sahip oldukları görülür. Bu nedenle okul fobisi yaşayan çocukların ailelerinin öncelikle kendi davranış ve tutumlarını gözden geçirmeleri önem taşımaktadır. Burada okul fobisi kavramının ne olduğu ve nasıl tedavi edilebileceği ile ilgili bilgileri sizlerle paylaşmayı uygun görüyorum.

Okul fobisi, kuvvetli bir endişe nedeniyle çocuğun okula gitmeyi reddetmesi ya da bu konuda isteksiz görünmesidir. Okul fobisi olan çocuklar, okula olan isteksizliklerini tipik bir biçimde bedensel yakınmalarıyla dile getirmeye çalışan, bu nedenle kendilerini evde tutma yolunda anne-babalarını ikna etmeye çalışan çocuklardır. Çocuk birdenbire, bir gün okula gitmek istemez; zorlamalar karşısında anksiyete duyar; panik içine girer, midesi bulanır, kusar, ağlar, gitmemekte direnir. Bazıları zorlamalara dayanamayıp yola çıkar, yarı yoldan döner, ya sınıftan çıkar eve gelir. Başlangıç bazen sinsidir. Ön belirtiler günlerce sürebilir. Çocuk neşesizdir, uykuya dalmakta güçlük çeker. İştahı kesilir, ödevlere karşı ilgisi azalır. Her sabah somatik bir belirti ile uyanır. Başı, karnı ağrır, midesi bulanır. Bir gün okula gitmeyeceğini bildirir. Neden olarak, öğretmenden korktuğunu ya da arkadaşının kendisini rahatsız ettiğini söyleyebilir. Bazıları da tanımlayamadıkları bir korkudan söz ederler. Çoğu zaman evde rahattırlar. Şiddetli vakalarda evde de huzursuz olabilirler. Aile bireyini (genellikle anne) bir yere bırakmaz, peşinden dolaşırlar.

Okul fobisi olan çocukların mide bulantısı, karın ya da baş ağrısı şeklinde bedensel şikayetleri genellikle sabahları uyanır uyanmaz görünmekte ve okula gitmemelerine karar verilir verilmez de kendiliğinden kaybolmaktadır. Eğer çocuklara okula öğleden sonra gitmeleri önerilirse, aynı tür şikâyetlerinin bir saat içinde tekrarlandığı görülür. Kendilerine o gün için okula gönderilmeyecekleri konusunda söz verilirse, ertesi gün belirtilerin yeniden ortaya çıktığı dikkati çeker. Eğer anne-baba bir hafta sureyle çocuğun okulu unutmasına karar verirse, çocuğun bir sonraki pazartesine kadar sağlığının yerinde olduğu görülür. Hafta sonu genellikle okul fobisi olan çocuklar için aktif olabildikleri ve okul baskısı olmaksızın diledikleri gibi eğlendikleri için en sevilen dönemdir

Psikosomatik kökenli şikayetleri ortadan kaldırmak üzere öğretmen değiştirme, çocuğun daha az başarılı bir sınıfa alma yada bir başka okula gönderme gibi alınabilecek önlemler sadece geçici bir süre için sonuç verir. Bu gibi durumlarda çocuklar başlangıçta mutlu ve yeni okul ortamına coşku içinde görünürler, ancak birkaç gün ya da bir hafta sonra yeniden evde kalmak üzere yeni ortamla ilgili bazı yakınmalarda bulunurlar. Arkadaş bulabilecek miyim, öğretmene kendimi gösterebilecek miyim, arkadaş ve sınıfımı bulabilecek miyim, ya kaybolursam, gibi endişeler yaşarlar. Bu endişeler zamanla okula uyumla birlikte azalır.

Okul fobisi probleminin aşılabilmesi için ailenin ve sınıf öğretmeninin işbirliği içerisinde olması, kaydedilen gelişmelerin ailenin ve öğretmenin birbirleriyle paylaşmaları önemlidir. Çocuğun hislerini paylaşmasına olanak verilmesi, ve önemsendiği çocuğa hissettirilmelidir. Korkularını ifade edemeyen çocuklar problemlerini bedenleri yoluyla ifade ederler. Örneğin başının ağrıması, ateşinin çıkması, karnının ağrıması gibi. Bu mesajları aile iyi analiz edebilmelidir. Gerekirse çocuğu bir doktora götürmeli ve sonrasında yine okula gidilmelidir. Bu tür öğrencilerin öğretmenlerin ılımlı olmaları gerekir. sert ve otoriter bir tutum çocuğun fobisini pekiştirmesine neden olabilir. Özellikle basit hediyelerle sevindirilen çocuklar öğretmenlerine daha çabuk ısınacak ve uyum sağlayacaktırlar.

Okula karşı negatif duygular beslememeleri için çocuklara, okul ile ilgili gerçekçi bilgiler verilmelidir. Okula başlama dönemi öncesinde anne çocuğu farklı arkadaşlıklar kurması için cesaretlendirebilir ayrıca çocuğun güven duyabileceği başka aile bireyleri kendi okul deneyimlerini çocuğa aktarabilirler. Okulun öğrenme eyleminin dışında çocuğa keyifli gelebilecek yönlerinin de anlatılması faydalı olabilir. Çocuk psikolojisiyle ilgilenen uzmanlar olarak, anne-babalara genel olarak, çocuğun bireysel becerilerini geliştirmesini, kendi başına giyinip soyunabilmesini, yardımsız yemek yeme gibi becerileri kazanmış olmasını öneriyoruz. Ayrıca her anne baba, çocuğunu her dönemde etkin bir şekilde dinlemeli ve kaygılarının olabileceğini kabul etmelidir.

Okula gitmediğinden dolayı çocuğu suçlamaktan kaçınılmalıdır. Ona bu durumun bir çok çocukta görüldüğü, tedavi edilebileceği anlatılır. Onun güvenini kazandıktan sonra her ne şekilde olursa olsun okula gitmesi gerektiği, zaman geçerse bu korkuya, derslerden geri kalma korkusunun ekleneceği söylenir. Okula ailesinden birisi ile gitmesi, çıkışa kadar onunla beraber okulda kalması istenir (bu kişi daha az bağımlı olduğu bir aile bireyi olabilir). Bunun için okulda işbirliği sağlanmalıdır. Bir yandan da çocuğun bireysel tedavisi, davranış ve oyun tedavisi ile sürdürülür.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Okulun İlk Günleri ve Okul Fobisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Mustafa ÖZAY'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Mustafa ÖZAY'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Psk.Mustafa ÖZAY
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi60 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Mustafa ÖZAY'ın Yazıları
► Okul Korkusu-Okul Fobisi Psk.Saadet ELEVLİ
► Okul Fobisi - Okul Sendromu Psk.Serap DUYGULU
► Okul Fobisi Psk.Merve KIRNA
► Okul Fobisi Psk.Dnş.Yasemin ŞAHİN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Okulun İlk Günleri ve Okul Fobisi' başlığıyla benzeşen toplam 17 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Evlilik Üzerine Mart 2012
► Boşan( Ma )Sak mı? Ağustos 2011
◊ Negatif ya da Pozitif Haziran 2011
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


13:18
Top