2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocuklarda ve Gençlerde Depresyon
MAKALE #7370 © Yazan Psk.Sude FERALİ | Yayın Eylül 2011 | 5,388 Okuyucu
Hepimiz bazen sorunlarla, engellenmelerle ve kayıplarla karşı karşıya kalırız. Böyle zamanlarda kendimizi üzgün hissetmemiz normaldir. Bu duygular genellikle geçicidir ve biz bu duygularımızı bir kenara alarak, yaşamımızı sürdürmenin yollarını buluruz. Aslında iniş çıkışlarla baş etmeyi öğrenmek, gelişimin en önemli parçasıdır.

Üzülmek ve yas tutmak, yaşamımızdaki aksilikler ve kayıplarla başa çıkmanın doğal yollarıdır. Fakat bu duygular, uzun bir süre devam eder ve günlük yaşamımızı engellerse, profesyonel yardım gerektiren ciddi bir sorun haline gelebilir.

Çocuklar ve gençler de zaman zaman depresyon geçirebilir. Bu gruba yönelik yapılan depresyon tedavisi ayrı bir uzmanlık alanıdır.

Çocuklar Neden Depresyon Geçirir?

Bütün çocuklar ve gençler; kendilerinin ve çevrelerindeki insanların, yaşadıkları olaylara karşı duyarlıdırlar. Yetişkinler gibi, çocuk ve gençlerin de depresyon geçirmesinin her zaman belirgin bir nedeni yoktur. Sıklıkla çok sayıda sebep bir araya gelerek, depresyona neden olur. Çocuklarda depresyonun pek çok olası nedeni vardır. Bu nedenlerin en önemlileri şunlardır:

— Bir ebeveyni veya sevilen birini kaybetmek (boşanma veya ölüm nedeniyle),
- Evcil hayvanı veya sevilen bir oyuncağı ya da eşyayı kaybetmek,
- Okulda veya başka bir yerde kaba kuvvete maruz kalmak,
- Okul veya ev değiştirmek,
- Depresyon geçiren ya da sürekli kaygılı olan bir ebeveyne sahip olmak, aile içinde gerilim olması,
-Ailede yeni bir bebeğin doğması,
-Yeni bir ailenin üyesi olma (üvey aile gibi),
- Küçük yaştaki çocukların, aile dışında ya da iyi tanımadıkları birisiyle uzun süre kalması,
- Okulda sorun yaşamak (başarısızlık kaygısı gibi),
-Kendisini yalnız ya da terk edilmiş hissetmek,
- Fiziksel olarak hasta olmak,
- Dinlenilmediğini hissetmek,
- Cinsel konularda kaygı duymak,
- Gelecek kaygısı yaşamak,
- Fiziksel, cinsel ya da duygusal olarak istismar edilmek.

Küçük Çocuklarda Depresyonu Nasıl Fark Edebiliriz? (0–6 Yaş)

Bebeklik olarak adlandırabileceğimiz 0–3 yaş döneminde görülen belirtileri iki başlık altında toplayabiliriz:
—Konuşamazlar fakat kendilerini başka şekillerde ifade ederler.
—Depresyondaki bebekler tepkisiz veya ebeveynlerine aşırı bağımlı olabilirler ve rahatlatılamazlar.
0–6 yaş dönemini genel olarak değerlendirdiğimizde, bu yaş döneminde görülen belirtileri aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz:
—Yemek yemeyi reddedebilir ve uyumakta güçlük çekerler.
Biraz daha büyük olanlarda, bu belirtiler farklılık gösterebilir. Örneğin;
— Sürekli ağlama,
—İştah kaybı,
— Gece uykudan uyanma,
—Kâbus görme,
—Zarar verici davranışlar sergileme,
—Tepkisiz olma,
—İsteklerin aşırı hale gelmesi,
— Öfke nöbetleri geçirme,
— Genel gelişimde yavaşlama,
— Tuvalet eğitiminde gerileme, bu belirtiler arasında sayılabilir.

Daha Büyük Yaştaki Çocuklarda Depresyon Nasıl Fark Edilir? (6–12 Yaş)

Okul çağındaki çocuklar; depresyonda olduklarında, derslerine ve oyuna karşı ilgilerini kaybedebilir ve dikkatlerini bir noktada toplamakta güçlük çekebilirler. Bazıları- arkadaşları olduğu halde- sıkılmaktan ve yalnızlıktan yakınırken, bazıları okula gitmeyi bile reddedebilir. Depresyon problemi yaşayan çocuklardan bazıları rahatsız edici ve kontrol edilmesi güç bir hale gelebilirler. Bazılarında, çevrelerine karşı güvensizlik ve ilgisizlik görülebilir. Bazı çocuklar mutsuzlukları hakkında konuşabilirken, bazıları konuşmakta zorlanır ve duygularını sadece davranışlarıyla gösterir. Özellikle daha küçük çocuklar, ters giden şeyler için kendilerini suçlayabilirler. Kendini kötü hisseden bir çocuk okuldan kaçarak veya bir şeyler çalarak; cezalandırılmak istiyor, gibi görünebilir.

Vaka Örneği:

5 yaşında bir erkek çocuğu olan B anaokuluna gitmek istememe, isteklerini çoğunlukla
öfkeli bir şekilde dile getirme ve okula giderken başlayan yoğun karın ağrıları nedeniyle, devam ettiği anaokulu tarafından terapiye yönlendirildi. B birkaç aydır okula devam etmiyordu. Anne ve babası bu durumda ne yapılması gerektiğini bilmediğinden çaresiz kalıyordu. B’ de bundan başka bir de alt ıslatma sorunu vardı.

Öncelikli olarak B’ nin de yanımızda olduğu bir odada aileyle konuştum. B bu esnada benimle direkt göz temas kurmasa bile ara ara kaçamak bakışlarla beni tanımaya çalışıyordu. İlk baştaki görüşüm; B’ nin çok zeki bir çocuk olduğu ve bu nedenle anne babasına istediğini yaptırabileceği idi. İdrak kabiliyetinin yüksek olması, B ile çalışmanım daha kolay olacağı anlamına geliyordu.

Seansın ilerleyen dakikalarında B ‘ye yalnız görüşmeyi teklif ettim. Beklediğim tepkiyi verdi ve ailesinin odadan çıkmasını istemedi. Belli ki beni deneyerek, sınırlarımın nereye kadar olduğunu ve ona karşı tepkimin ne olacağını ölçüyordu. Terapimizin ilk oyunu başlamıştı bile. İlk başta kaygılı olmasını hoş gördüğümü söyleyerek, odada bu seferlik ailesiyle beraber görüşebileceğimi dile getirdim. Ve bütün sorunlarını açık bir şekilde aileyle konuştum. Aileye ‘Konuşmalarımızda açık olalım.’ mesajını vermeye devam ettikçe, anne ve baba B’ nin yanında sorunlarını anlatmaya devam etti. B ‘nin çok utandığı alt ıslatma sorununu bile konuştuk.
( Bazı aileler en büyük yanlışı bu aşamada yaparlar. El kol, kaş, göz işareti yaparak, çocuğun yanında gizli konuşmaya çalışırlar. Doğal olarak bu durum, çocuğu daha çok kaygılandırır. Ailesinin bu tavrı karşısında çocuk; sorunları gözünde büyüterek, kendisini suçlu hisseder.) Bu esnada B ile yoğun bir göz teması kurdum. Sonraki gelişte B ile yalnız görüştüm. Öyle ki; büyük bir insan edasıyla odama gelip, sessizce karşıma oturmuştu.

Temel soruna gelince; B kardeşler arasında, baştan 2. sıradaydı. Ve B’den küçük, 3 ve 1 yaşında iki kardeşi ve 8 yaşında bir ablası daha vardı. 8 yaşındaki abla onunla o kadar ilgileniyordu ki; bu B’ nin duygusal yönden gelişmesini kısıtlıyor, bebeksi davranışlar sergilemesine zemin hazırlıyordu. B, küçük kardeşinin doğumuyla beraber tam anneden ayrışma yaşı olan 3 yaş civarında muhtemelen travma yaşamış, ilginin tam üzerinde olması gerekirken, annenin kardeşe kayan ilgisi kıskançlık duygularını harekete geçirmiş ve her şeyden önemlisi B’ nin hem annesi hem de babası tarafından sevilmediği hissini minicik zihnine ve kalbine işlemişti. Terapi, bu konu etrafından döndü. Bu süreçte; ailesi, B ile daha fazla ilgilenmeye başladı. Baba eve geç geldiği için B ile ilgilenemiyordu. Baba, eve geliş saatini biraz daha geriye çekti. Özellikle hafta sonları B ile ilgilenmeye başladı.

Anne ve babasının onu sevdiğine inanana kadar görüşmelere devam ettik. Her seansta biraz daha kendine güveni gelmeye başlayan B; altı seans sonrasında tüm sorunlarına veda edip, okuluna gitmeye başladı.

Ergenlerde Depresyonu Nasıl Fark Edebiliriz?

Ergenlerin duygu durumları sık sık değişir ve genellikle iletişime açık değillerdir. Ancak ergenlik krizi ile ciddi depresyon arasındaki farkı bilmek önemlidir.
Ergenlerde depresyonun belirtilerini aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:
— Aşırı karamsar ve sinirli olma,
- İlgi ve hobilerinden vazgeçme ve yerine yenilerini bulamama,
- Okula veya işe karşı ilgisini kaybetme,
—Başarılı olamama ve konsantre olmakta güçlük çekme,
- Arkadaşlarla iletişimini azaltma,
- Kendine bakmama,
- Yeterince beslenmeme,
- Düşük özsaygıya sahip olma,
- İyi uyuyamama ya da çok fazla uyuma.
Bazı uç örneklerde; ergenler, umursamaz davranabilirler. Örneğin; ilaç kullanabilir, çok fazla alkol alabilir ya da riskli durumlara girebilirler. Hatta intihar etmeyi düşünebilirler. Ciddi depresyon yaşayan ergenlerin zihinleri, ölüm düşünceleriyle meşgul olabilir ve kederlerinden kaçabilmek için kendilerini öldürmeye veya zarar vermeye çalışabilirler (Örneğin, aşırı dozda ilaç alabilir veya vücutlarına zarar verebilirler).
Vaka Örneği:
16 yaşındaki Y, okuldan kaçarak zamanını okul dışında geçirmesi ve bazı zararlı alışkanlıklara yönelmesi nedeniyle psikoterapiye yönlendirildi. Y ile yaptığım ilk görüşmede, şu temel şikâyetlerini anlattı: ‘Sürekli ağlıyorum. Dersleri anlamıyorum. Kendimi derse veremiyorum.’

Y ile devam eden terapilerde; bir ergen olarak ailesinin kendisine gereken özgürlüğü tanımaması, temel gündemimize oturdu. Anlaşılan şuydu ki; özellikle Y’nin anne ve babasının, Y ile ilgili kaygılarından ötürü Y’ yi birçok açıdan kısıtlıyor olması, Y’ nin kendi kişiliğini kazanma yolundaki gereken deneyimleri yaşamasına engel oluyordu. ( Hâlbuki Y bir ergen olarak bazı deneyimleri yaşamadan hayatta ilerleyemeyecekti. ) Bu nedenle Y kendi hakkını aramak ve neye ihtiyacı olduğunu ailesine açıkça anlatmak yerine içine kapanıp, odasından dışarıya çıkmıyordu. Y bunun dışında; okuldan kaçmak, ders çalışmamak gibi davranışlar sergiliyor ve depresif duygulanımlar yaşıyordu. Bu durumda yapılabilecek olan şey; Y’ ye güvenip, onun doğru seçimler yapabileceğine inanmak, onun anlaşıldığını hissetmesini sağlamaktı. ( Bir ergen için en önemli ihtiyaç budur. )

Bir yandan da aile ile iletişime geçip, onlara Y’ ye karşı davranışlarında daha tutarlı ama biraz daha esnek olmanın yollarını öğretebilmekti. Gerekli olanlar yapıldı. Y’ nin terapisi devam ederken belirli aralıklarla aileyle de görüşüldü. Y toplamda; yedi ay ve haftada bir gün olarak kararlanmış görüşmelere düzenli olarak devam etti. Davranış olarak değişip çevresindeki yetişkin tanıdıkları tarafından takdir edilmeye başladığında, terapiye olan motivasyonu arttı.

Y şu anda; kendi ayakları üzerinde durabilen, yaşama dair olumlu hisler beslemeye başlamış genç bir bayan olarak hayatına devam ediyor.


Nasıl Yardım Edebilirim?

Depresyon, profesyonel yardım gerektiren ciddi bir sorundur. Depresyondaki bir kişiye yardım etmek için, tedavinin yanı sıra yapılabilecek pek çok şey vardır.
Çocuklar ve gençler, kendi depresif duygularını anlamlandıramazlar. Onların kendilerini anlayacak ve duygularıyla baş etmelerine yardımcı olacak bir yetişkine ihtiyaçları vardır.
Aile üyeleri; kaygıları hakkında konuşmak için onları cesaretlendirerek, dinleyerek ve yardım önererek yardımcı olabilir.

Eğer ebeveynler; kendi sorunlarıyla meşgul ise, çocukların gereksinimleri ihmal edilebilir veya yanlış anlaşılabilir. Bir çocuk veya gencin mutsuzluğu geçici değil ise; erken dönemde profesyonel yardım sağlamak, uzun süreli depresyon sorunlarını önlenmesinde faydalı olacaktır.

Sude Karakoç
Uzman Psikolojik Danışman & Psikoterapist
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çocuklarda ve Gençlerde Depresyon" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Sude FERALİ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Sude FERALİ'nin izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Sude FERALİ Fotoğraf
Psk.Sude FERALİ
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolog - Uzman Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi39 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Sude FERALİ'nin Makaleleri
► Gençlerde Depresyon Psk.Dnş.Kıvanç TIĞLI
► Gençlerde Depresyon ve İntihar Girişimleri Psk.Dnş.Kıvanç TIĞLI
► Çocuklarda ve Gençlerde Travma Psk.Eyüp TUNAHAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Çocuklarda ve Gençlerde Depresyon' başlığıyla benzeşen toplam 20 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Aile Terapisi Eylül 2012
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


17:49
Top