2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Bir Konuda Uzman Görüşü Almanın Önemi (Uzman Görüşünün Anotomisi)
MAKALE #6485 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Şubat 2011 | 5,437 Okuyucu
İnsanoğlu dünyaya gelişi itibariyle en aciz varlık olsa gerek! Dünyaya geldiğinde daha yürümeyi, konuşmayı, ayakları üzerinde durmayı dahi bilmiyor çünkü. Bu hususta bir tavşandan, böcekten, kediden bile çok geride. Bu noksanlık sadece bedensel / motor fonsksiyonlar için değil; akıl, düşünce, zeka gibi zihinsel kapasite açısından da geçerli. Bu görece noksanlıklarını zaman içinde kişisel ve sosyal deneyimleri, eğitim imkanları, model alma eğilimleri, öğrenme yaşantısı gibi pek çok yol ve yöntemle ödünlemeye çalışmasaydı şayet hayat serüveninde ne kadar eksik kalırdı, değil mi!

Mevcut ham potansiyeli işleyerek insanoğlunu nispeten daha yeterli hale getiren bu ödünleme - telafi mekanizmaları herkeste niteliksel ve niceliksel olarak aynı gelişimsel rotayı izlemiyor şüphesiz. Çünkü herkesin gerek mevcut potansiyeli, gerekse bu potansiyeli işleme – geliştirme olanakları farklı farklı.

O nedenle, bazen çok uzağı bile görebilecek bir keskinliğe erişen akıl ve zeka gözü bazı konularda hala önünü bile göremeyecek kadar aciz ve ilkel kalabiliyor. Bu galiba işin doğasının tabii bir neticesi. Bu yüzden olsa gerek, daha düne kadar bir konuda hep yanlış düşünüyordum. Bahsini ettiğim konu, “uzman görüşleri” meselesi…

Uzun zamandan beri televizyon ekranlarını izlerken uzman sıfatıyla yorum yapan kişilerin ileri sürdükleri ve savundukları görüşlerin uzman olmayan kişilerle üç aşağı - beş yukarı aynı muhtevaya sahip olduğunu görüyor, “Bu görüşün sıradan kişilerinkinden farkı nedir ki” diyor, buna şaşıyordum kendi kendime. Mesleğimin ilk yıllarında da yine bu konuda zorlanıyor, yardım için gelen kişilere, “Bunları zaten o da biliyordur. Söyleyeceksem şayet farklı bir şeyler söylemeliyim. Hasta zaten bildiklerini tekrar duymak için gelmedi ki…” şeklinde düşünüyor, standart önerisi olan meselelerde bile orijinal bir şeyler arama ve bulma kaygısı ile kendimi gereğinden fazla yoruyordum. Bu sorunun çocukluk yıllarıma kadar uzanan damarı ise sanırım şöyleydi: Okul yaşamım boyunca girdiğim sınavlarda kolay bir soru ile karşılaştığımda sürekli, “Yok, bu kadar kolay sınav sorusu olamaz. Mutlaka cevabı benim bildiğim bu basit cevap değildir, daha farklıdır, muhtemelen de zordur…” diyor, bazen bildiğim halde yanlış cevaplar bile verebiliyordum.

***

Kısa bir süre önce kendi içimde, bu meselenin asıl yüzünü fark ettiğimi gördüm. Anladım ki, uzman görüşünün farklılığı ve önemi kimsenin bilmediği, en orijinal, en gizli - saklı görüşleri ortaya koymasında değil; bir konu ile ilgili olarak bilinen üç – beş potansiyel görüş içersinden en doğrusunu seçebilme, en isabetlisini ortaya koyabilme ihtimalinin yüksekliğinde yatıyordu.

Evet uzman görüşlerinin sırrı çok sıra dışı olmalarında değil; hepimizin bildiği görüşler içersinden en isabetlisini seçerek ortaya koyabilme maharetinde yatıyordu. Diğer bir deyimle birileri en isabetli görüşü tutturabilme olasılığını daha da yükseltebilmek adına bu görüşlere önem veriyordu; yoksa bilmediğimiz, kapalı kapılar ardında saklı kalmış, gizemli, orijinal, en egzantrik görüşleri öğrenebilmek için değil!

O halde şu soru önem kazanmaktaydı: Uzman görüşlerini potansiyel görüşler içersinde gerçeğe daha yakın kılan, dolayısı ile daha da güvenilir yapan şey nedir?

***

Hiç kuşkusuz ki her bakış aynı bakış değildir. Her bakış ayrı bir görüştür. Nasıl bakacağımız meselesi akabindeki pek çok şeyi belirler. O yüzden de çok önemlidir. Bilindiği üzere hemen hemen her konuda ortaya konabilecek belli başlı "potansiyel görüşler" vardır. Mesela bir “örgüt” sorununa “terör” gözüyle bakmak da mümkündür; sosyal bir hadise, ekonomik bir sonuç yahut siyasi bir hak talebi olarak bakmak da... Yine yaşadığımız içsel bir sıkıntıyı hastalık olarak görmek de mümkündür, son derece insani bir sorun olarak kabul etmek de. Peki ama hangi meseleye nasıl, hangi gözle bakacağız? Hangi gözle bakarsak daha doğru bakmış, görmemiz gerekenleri daha iyi görmüş olabiliriz? Görüşlerimizi uzman görüşü keskinliğine nasıl yaklaştırabiliriz?

Bu durumda önem kazanan ikinci mesele de; bir konuya hangi gözle, mesela uzman gözüyle mi yoksa sıradan bir insan bakış açısıyla mı baktığımızı belirleyen şeylerin neler olduğudur!

Sözgelimi bilgi mi, katı doğmalarımız mı, tipik alışkanlıklarımız mı, kalıp öngörülerimiz mi, çocukluk yaşantısının şekillendirdiği statik kişilik yapımız mı, tipik algılama tarzlarımız mı, bağlı bulunduğumuz inanç ve değerler mi, parasal yahut ego odaklı zaaflarımız mı, öznel yaşantı ve tecrübelerimiz mi ya da inatçılık, öne çıkma, dikkat çekme, şöhret olma gibi narsistik kişilik öğelerimiz mi yahut salt bilimsel verilere dayalı tarafsız bilgilerimiz mi belirliyor görüşlerimizi? Ya da bunların birçoğunun toplamı mı?

Uzman görüşünü diğer pek çok görüşten farklı yapan faktörlerin başında sözü edilen görüşlerinin büyük ölçüde bilimsel bilgi temeline dayanması, bunun dışındakilerden de mümkün olabildiğince en az etkileniyor olma olasılığı gelir.

Tabiî ki uzmanlar da birer insandırlar. Bu nedenle de ağızlarından çıkan her görüş sadece ve sadece beyinlerindeki bilimsel bilginin saf bir yansıması olmayabilmekte, bazı uzmanlar zaman zaman uzman sıfatı adı altında ileri sürdükleri görüşlerin içersine -süte su katan sütçü misali- kendi subjektif düşüncelerini de karıştırabilmektedirler. Uzman görüşü adı altında şahsi görüşler ifade edilmeye başlandığı zaman ise ortaya, bilinen klasik görüşlerin ortaya konulması gerçeğinin yanında isabet olasılığının da düştüğü, dolayısı ile sıradan görüşlerden hiçbir farkının kalmadığı bir sonuç çıkabilmektedir. Yani hem bilindik - klasik hem de isabetsiz bir görüş… Klasik olması sorun değildir ama isabetsiz olması son derece sakıncalıdır. Bilimsel düşüncesine subjektif görüş katan bir uzmanın en temel sakıncası işte budur.

Bu sonuç, uzman görüşü alma durumundaki kişiler için en büyük risktir. Böylesi bir riskin en aza indirilebilmesi için yardım alacak kişilerin uzmanın ağzından çıkan her görüşün uzmanlıkla alakalı bir görüş olmayabileceğini iyi bilmeleri, mümkünse bu işlere şahsi görüşlerini katmadığından, sadece bilimsel görüşün sadık aktarıcılığını yaptığından iyice emin oldukları kişileri tercih etmeleri büyük önem taşır.

***

SONUÇ

“Akıllı insan aklını, daha da akıllı olan ise başkalarının da aklını kullanır” derler. Öyleyse zaman zaman fikirlerine, görüşlerindeki isabete güvendiğimiz kişi ve uzmanlardan görüş almayı ihmal etmemeliyiz. Bu görüşlerin önemini çok farklı ve orijinal oluşlarında değil; olası görüşler içersinde en isabetlisi olma ihtimalinde (bu olasılığın yüksekliğinde) aramalıyız. Alınan görüşün isabetinin ya da isabetsizliğinin ise ne kadar önemli, hatta hayati olduğunu asla unutmamalıyız.

Az önce verdiğimiz örnek de olduğu gibi bir soruna terör gözüyle baktığınızda peşinden çatışma, silah, öldürme, yok etme mantığı gelir. Aynı sorunu siyasi bir hak talebi olarak gördüğünüzde ise ardından gelecek olan iletişim, uzlaşı, ortak bir payda arayışı ve demokrasi olur.

Bir çocuğun haylazlığına, yaramazlığına, ders çalışmama sorununa ceza ile de, ödülle de, sürekli konuşma ve ikna ya da dayak - şiddet yoluyla da çözüm aranabilir. Ama içlerinden çocuk için en uygun, en doğru olanını seçmek bilimsel temelli uzman görüşü gerektirebilir.

Eşlerden birisi, “Ben haklıyım”; diğeri de, “Hayır, ben de haklıyım” derken, iletişim kimin haklı yahut haksız oluşu noktasında kilitlenmeye doğru adım adım yol alırken bir uzmanın daha farklı bir açılım getiren, sürece farklı bir boyut katan; sözgelimi, “Mesele haklı ya da haksız olma meselesi değildir. Burada tek bir haklı kişi vardır, o da şu masum, her şeyiyle sizin elinize bakan ufacık çocuktur” bakış açısı bitecek bir beraberliğe ömür boyu sürmesini sağlayacak bir soluk katabilir.

Bakteriyel bir enfeksiyonda uzman olan doktor size her seferinde farklı, sürekli uzaydan yeni gelmiş ilaçlar önermez. Vereceği ilaç muhtemelen herkesin iyi bildiği, sürekli kullandığı antibiyotiktir. Ama hangi ilacın hangi dozda olduğunu ayarlamak uzman bakış açısı ve görüşü gerektirir. Çünkü yetersiz dozda başlanırsa hastalık ilerler, fazla dozda ise böbrekler zarar görebilir mesela. Her seferinde bilinen antibiyotiği almak uzmanın değerini ucuzlatmaz ama bu ilacın -her yeni kişi için sürekli- ustaca ayarlanamaması hastaya çok pahalıya mal olabilir.

Yoksa daha önce de tekrar tekrar değindiğim gibi, uzman görüşünü ayrıcalıklı kılan; bu bakış açısının hayatın içindeki bilindik bakış açılarından herhangi birisi olması, yani sıradan ve son derece insani ya da gizemli, çok garip, fazlasıyla enteresan olup olmaması değildir.

Psk. İzzet Güllü
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Bir Konuda Uzman Görüşü Almanın Önemi (Uzman Görüşünün Anotomisi)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     4 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Bir Konuda Uzman Görüşü Almanın Önemi (Uzman Görüşünün Anotomisi)' başlığıyla benzeşen toplam 45 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


01:44
Top