2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Aydınlanma ve Aydın Olarak Sosyal Çalışmacı
MAKALE #5294 © Yazan Murat PERÇİN | Yayın Ağustos 2010 | 6,117 Okuyucu
Aydınlar, toplumların vicdanıdır belirlemesi onların, toplumların kültürel birikimini ifade etmeleri gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Aydınlar, bu kültürel birikimi estetik ile birleştirir ve değişik biçimlerde ifadeye kavuşturur. Dolayısıyla aydınlar, bireyin ve toplumun gelişiminde tayin edici rol oynar. Bu belirleme, bilinen “Aydın Retoriği” olarak algılanmamalı ve ülkemizin aydın gerçeğine bu belirlemeyi uyarlayabilmeliyiz. Bu uyarlama süreci baskı yoluyla elbetteki olmayacaktır. Zaten zorunluluklar temelinde aydın olunmaz. Aydın olabilmek için özgür bir seçimi; ya düzen kurumları lehine yaparız, ya da varsa inancımız ve bilincimiz, kendimizi toplumsal zemin için gerçekleştiririz. Baskıyla gerçekleşmeyecek aydınlanma, çünkü aydının olduğu yerde baskı olmaz.

Batı Aydınlanmasının Gelişimi ve Eleştirisi


Bugün “Aydınlanma” dendiğinde ilk akla gelen Batı Aydınlanması’dır. Tarihsel olarak bu, Avrupa’ya mal edilmiş bir olgudur. Rönesans’tan hemen sonra 1600’lü yıllarda başlayan, statik olmayıp halen devam eden bir süreçtir. Kavram olarak ise Immanuel Kant’ın “ Aydınlanma Nedir?” makalesiyle 1784 yılında formülleşmiştir. Söz konusu makalede, inanç temelli düşünceden, akıl – bilme temelli düşünceye geçiş tartışılıp aklın üstünlüğü kanıtlanmaya çalışılır. Buna göre, aklı kullanma özgürlüğü, aydınlanmanın en temel ilkesi olarak ortaya konuluyor. Bundan sonra gelişen akımlar farklı düşünce akımları olarak şekillense de hepsinin ortak hedefi, din – inanç merkezli düşünceden kurtulmaktır. Bu anlamıyla, aydınlanma süreci düşün gücünün yaratılma süreci olarak da algılanabilir.


Aydınlanma çağının ismini koyan I. Kant ve bugün Avrupa Aydınlanmasının aldığı muhteva üzerinden değerlendirirsek, bu yaklaşımın akıl – merkezci ve ben – merkezci olduğunu görüyoruz. Bu nedenlerden ötürü bugün Avrupa Aydınlanması her yönüyle çok ciddi sorgulanıyor.

Akıl – merkezci ve ben – merkezci özelliğiyle daha başlangıçta insanlığın bütün tarihi küçümseniyor, akıl çağı Avrupa Aydınlanması’yla başlatılıp, insanlığın bu süreçle erginleştiği savunuluyor.

Bazı aydınların buna itirazına katılmamak mümkün değil. İnsanların en büyük akılsızlıklarını barındıran bu yüceltilmiş akıl çağının olumsuzluklarını tarih kanıtladığına göre, ciddi bir sorgulama yapılmalı. Nitekim Avrupa Aydınlanması’yla gelişen ulus – devlet, milliyetçilik vb. olguların bugün insanlığın başına bela olmuş temel düşünce ve yönetimsel olgular olduğunu hemen hemen herkes görebilmektedir.
Avrupa’daki gelişiminde görüleceği gibi aydınlanma; felsefe, bilim, sanat, kültür, edebiyat, siyaset... gibi aydınlanma dinamiklerinin yaratılması ve bunların ayrı ayrı , ama aynı zamanda bir bütün olarak rollerini oynamalarıyla gerçekleştirilebilir. Aydınlanma tek bir dinamikle gerçekleşemez. Aydınlanma dinamiklerinden herhangi birisinin rolü ya da ağırlığı daha fazla olabilir, ama tüm dinamikler işlevselleştiğinde sağlıklı bir aydınlanma gerçekleştirilebilir. Aydınlanma için dinamiklerin sadece herhangi biri tek başına yeterli olmayacaktır.

Ayrıca dinamikleri oluşturmak da yetmiyor, bu dinamiklerin toplumun tabanına nüfuz etmesi ve benimsenmesi de gerekiyor. Aydın, bunu başaramazsa toplumu değiştirmede başarı şansına sahip olamayacaktır. Örneğin, günümüz sosyal hizmetlerinde önceki süreçte ortaya çıkan sosyal hizmet hareketleri, elit bir kesimin dışında, toplumun bütün kesimleriyle buluşmadığından çağdaş aydınlanma anlamında ciddi bir varlık gösterememişlerdir ve sadece lokal düzeyde örgütlenebilmişlerdir. Yeri gelmişken, bu noktada sosyal çalışmacının aydın olma misyonunun önemi ve bu dinamikleri pratize etme yeteneği söz konusu olmaktadır.

Aydının Tanımı


Aydınlanmanın itici gücü olan Aydın üzerine de birkaç söz söylemeden geçersek aydınlara haksızlık etmiş oluruz.


Aydın kavramı geniş ve çelişkili bir olgudur. Dönemine ve toplumun sosyal, siyasi, ekonomik ve kültürel gerçekliğine göre değişiyor bu tanım. Farklı düşünce biçimlerine göre aydın tanımı göreceleşiyor. “ Kim Aydındır, Kime Aydın Denir?” sorusu hep var olagelmiştir ve herkes kendi duruş ve dünya görüşüne göre buna bir yanıt bulmuştur.
Bizim de bir “Aydın” tanımımız var. Evrensel insan hak ve özgürlükleri ölçüsüne göre olan bu tanımımızda aydın kişi, toplumu her daim bulunduğu durumdan düşünsel ve yaşamsal boyutuyla daha ileriye taşımak için üretimde bulunan ve söylemini buna göre oluşturan kişi / kişilerdir. “J. Renan’a göre, aydın kişi ne kendi diline aittir ne de uyruğuna. O özgür ve etik sahibi olduğu için yalnız kendine aittir. Gramsci ‘Aydın, halkın tutkularını anlamazsa, onunla arasında duygusal bir bağ kurmazsa, halkla arasında bir mesafe olursa aydın değildir’ der.”

Sosyal Çalışmacının ‘Aydın’ kimliği

Tüm bu yorumları ve tanımları sosyal çalışmacıya atfedilen ve sosyal hizmetin etik unsurları arasında bulunan değerlerden ayırmamız sanırım bizi en büyük yanlışa götürecektir.


Üzülerek belirtmek gerekir ki, günümüz dünyasında bu tür aydınlara oldukça az rastlanmakta, hatta bu aydınlar, neredeyse bir elin parmaklarını geçemeyecek sayıdalar. Bu aydınlar da düşünsel ya da fiziksel olarak kapanmışlıklara maruz bırakılmaktadırlar.
Sonuç olarak; çağdaş sosyal hizmet aydınlanmasına, ancak mevcut sosyal hizmet birikimine daha da katkıda bulunarak ve belki de alternatif bir paradigmaya gidilerek gerçekleşecektir. Aslında sosyal çalışmacının rolleri nettir, ama uygulamada ve bilgi rezervinde bir takım eksikliklerin olması sosyal çalışmacının “aydın rolünü” gerçekleştirememesine neden olmaktadır. “Sosyal hizmet özde aydınlanmayla eş bir disiplin ve uygulamaya dönük bir meslektir” diyor Aziz Şeker bir yazısında. Eğer aydınlanma ile bire bir alakalıysak özgürlük hususunu da net bir şekilde belirtmek zorundayız. Ünlü filozof Martin Buber’in de vurguladığı gibi insanların varoluşunun özü ontolojik bir nosyon olarak özgür bir biçimde ilişkiye girmektir, ilişkidir. “Ben” ancak “Sen” ile kurduğu ilişki sayesinde varolabilir. Böyle bir ilişkinin ve diyalogun varlığı için bağımsız bireyler ve bu bireylerin serbest iradeleri gereklidir. Sosyal çalışmacı, bağımsız bir irade ile özelde bireyin ve genelde de toplumun özgürce yaşamasına ve özellikle de toplumun ihtiyaçlarına onurlu bir şekilde ulaşmasına yardımcı olur. Tıpkı bir edebi eserin halkta yaratacağı sosyal adalet isteği gibi sosyal çalışmacı da toplumun aydınlanmasına en büyük katkıyı sunmalıdır.

Bu yazıyı yazmadaki amacım, her şeyden önce bir tartışma yaratmaktır. Amacım, sadece toplumun dışında kalanlarla değil, toplumun kendisiyle birlikte, yukarıda bahsettiğimiz dinamikleri nasıl aktive edebiliriz ve bu aydınlanmayı ne ölçüde gerçekleştirebiliriz tartışmasını, olgun ve doğru bir temelde gerçekleştirebilmektir. Sosyal hizmetleri tartışma eğilimini, bir gereklilikten çok toplumun vicdanı olma doğrultusunda tartışabilirsek bu aydınlanmayı ülkemizin her tarafına yayma gücüne sahip olduğumuzun farkına varabiliriz.

Sosyal Hizmet Uzmanı
Murat PERÇİN
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Aydınlanma ve Aydın Olarak Sosyal Çalışmacı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Murat PERÇİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Murat PERÇİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Murat PERÇİN
Yurtdışı
Sosyal Hizmet Uzmanı
TavsiyeEdiyorum.com Üyesiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Murat PERÇİN'in Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Aydınlanma ve Aydın Olarak Sosyal Çalışmacı' başlığıyla benzeşen toplam 32 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:39
Top