2007'den Bugüne 92,323 Tavsiye, 28,223 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



0-3 Yaş Arası Gelişim Evresinin Psikososyal Açıdan Değerlendirilmesi
MAKALE #23119 © Yazan Uzm.Psk.Kübra Nur KOBAN | Yayın Şubat 2024 | 251 Okuyucu
0-3 Yaş Arası Yaşam Evresinin Psikososyal Açıdan Değerlendirilmesi

Doğumla beraber başlayan bu dönemi biraz sosyolojik ve çoğunlukla da psikolojik açıdan bu gelişim döneminde karşılaşılacaklar hakkında biraz bahsetmek istedim. Doğuştan kazanılmış olan reflekslerin en başında "emme" gelmektedir. Temel yaşam fonksiyonu olması açısından da çok önemlidir. Psikolojideki bu evre ise Oral Evre olarak isimlendirilmektedir. 0-3 yaş arasında olan bu birey eğer bir takılma yaşarsa bir ileri gelişim dönemlerinde de bir takım problemlerle karşılaşabilmektedir. Bu yaş arasındaki bebekler- çocukların temel gereksinimleri temel bakım veren kişilerden sağlanmaktadır. Yani bebeğin bu dönemi sağlıklı tamamlayıp tamamlayamaması temel bakım verenleri sayesinde gerçekleşecektedir.



Yetişkinlerin ilgi odağı birbirlerinden ayrılsa da bebeklerde bu alanların ayrıştığını göremeyebiliriz. genel olarak bebek annesini bir uzvu gibi algılamaktadır. Acıktığında memenin- mamanın gelmesi, altı pislendiğinde temizlenmesi- tuvalete götürülmesi, gazı geldiğinde bunun anne tarafından anlaşılıp gereğinin yapılması, ilgi istediğinde kucağa alınması, oyun oynanması, pışpışlanması vs. Bu ihtiyaçların özellikle anne tarafından algılanıp/fark edilip karşılanması psikososyal gelişim açısından daha işlevsel/sağlıklı olandır. Demek istediğim o ki bir bebeğin en çok anne tarafından fiziksel/psikolojik ihtiyaçlarının karşılanmasına gereksinimi vardır. Bir süre sonra bakım verenden ayrımlaşmaya başladıkça ihtiyaçlarını kendi karşılamaya başlar.



Ruh durumunu gözlemleme yollarından en önemli kısım ise oyun alandır. Çocuklarla çalışan ruh sağlığı uzmanları da oyun terapisi alanlarına başvurmaktadır. Çocukların kendilerini rahatlatmak belki de duygularını, psikolojik ihtiyaçlarını oyuncuklarına yöneltmektedirler. Seçtikleri oyun, oyuncuklarla kendilerini gösterebilirler. Yetişkin bireyler nasıl empatik yaklaşımla ifade edip, anlaşıldıklarını düşünüyorlarsa, 0-3 yaş arasındaki bebek-çocuklar da oyunda kendilerini ifade ederek anlaşıldıklarını düşünüyorlardır. Aynı zamanda ve en önemli kısımlarından biri olduğunu düşünerek de duygu regülasyonunu eklemek istiyorum. Yani oyundayken bu çocuklar duygularını regüle (düzenleyebilme) edebilmektedirler.


İstediklerini elde edemeyen çocuklarda pasif agresif davranışlar görülebilmektedir. Başını vuran çocuk canı yandığı için ağladığında annenin duvarı dövmesi, çocukta ileride yer yön değiştirme savunma mekanizmasına yer vuracağı anlamına gelebilir. Yukarıda oral dönemi açıklarken bu dönemdeki birtakım takılmaların ileriki gelişim dönemleri için sorun teşkil edebileceğinden bahsetmiştim. Peki ne gibi sorunlarla karşılaşılabilir? Kişide yalan söyleme, alkol-sigara tüketimi, tırnak yeme, parmak emme ve aşırı yemek yeme davranışları gibi ağız bölgesini uyarıcı davranışlarda bulunma ihtimalleri görülebilmektedir.


Peki sosyolojik olarak konumlardan bahsedecek olursak şuradan başlayabiliriz; Babası tarafından prenses-aslan olarak nitelendirilen kız ve erkek çocuklarında kendilerini yüceltme davranışlarını gösterebilir. Eleştirel ebeveyne sahip bebek/çocuklarda yetişkinliklerinde kararsızlık durumuyla karşılaşabilmektedir. Seçimleri kabul edilmemiş, onay almamış, görülmemiş/anlaşılmamış gibi olumsuz çocukluk dönemi geçirmiş kişilerde yetişkinliğinde, empati yeteneğinden yoksun olabilme ihtimalleri de yüksek olabilmektedir. Bu da aynı zamanda ayrışma-bireyselleşme durumunu da kapsamaktadır.



Nasıl oluyor peki bu ayrışma- bireyselleşme? Bebekler dünyaya gelmeden nasıl anneyle göbek bağı ile birbirlerine bağlılarsa doğumla beraber bu bağ aralarından kalkmış olsa da yine bebek/çocuk anne arasındaki görünmeyen bir bağ daha vardır. Ayrışma derken görünmeyen bağın tamamen ortadan kalkmasından bahsetmiyoruz ancak sağlıklı bir şekilde ayrışma nasıl olabilir ondan bahsetmek isterim. Göbek bağı işlevi aslında yeni doğan bebeklerin çoğunda gözlemlemiş olduğumuz emme davranışıyla bağ işlevini devam ettirir ve bebek annesini bir başka birey değil de nasıl onun karnındayken ondan besleniyorsa doğumdan itibaren de kendisinin ihtiyaçlarını karşılayan, kendisinin bir parçası hatta uzvu gibi algılamaya başlar. Kendi var olduğu sürece o (anne) vardır ve ta ki bu algı veya inanış memeyle ayrılırken ya da yürümek için o ilk adımları atmaya başlamasıyla bu ütopik dünyadan çıkmaya başlar. Memeyle sağlıklı bir şekilde ve hatta sağlıklı dönemde kesilmesi anneyle olan ilişkiyi de olumsuz etkilemeyeceği öngörülebilir. Peki annenin çocuğun, bebeğin zihninde bir travmatik ayrılık bırakması (örneğin toplumumuzda sıkça görülen bebeğin memeden iğrenmesi için memeye bir şeyler sürülmesi vs. gibi yöntemler) anneyle olan ayrışmada bebeğin olumsuz etkileneceği de öngörülebilmektedir. Bu ayrışmayı da psikoloji terimleriyle açıklayacak olursak güvensiz bağlanma diyebiliriz. Peki güvensiz bağlanma geliştirmiş bebeklerde ileriki yaşam dönemlerinde (çocukluk, erken ergenlik, orta ergenlik, ileri ergenlik, genç yetişkinlik, orta yetişkinlik, geç yetişkinlik ve yaşlılık dönemleri) kuracakları ilişkilerin başlangıcında, sürdürülmesinde ve belki de sonlandırılmasında da anneyle yaşadığı ayrılık biçiminden öğrendiklerini/ deneyimlediklerini yeni kişilerle tekrardan yaşantılandıracakları düşünülebilir. Ebeveyne karşı güvensiz bağlanmış çocuklar, yani bu kişiler yine ileri yaşam dönemlerinde, kendi kararlarına ve karşı tarafın tutarlılığına/sadakatine karşı şüphecilik düşünceleri kendini gösterebilme durumuna da değinmek istedim.



Peki güvenli bağlanma nasıl olur? Şunu söyleyerek başlamak isterim ki aslında sadece bebeğin sağlıklı bir ayrışması kadar önemli olan bir husus vardır ki o annenin de aynı şekilde sağlıklı bir şekilde bebeğinden ayrışmasıdır. Annenin kaygısının/korkusunun/endişesinin bebeğe geçebilme ihtimali söz konusudur. Örneğin doğum sonrası depresif bir dönemde olan annenin bebeğini emzirirken tiksinerek, istemeyerek ve olumsuz duyguları hissederken aynı zamanda bebeğini emzirmesiyle sinirler yoluyla hatta sütten de o olumsuz duyguları bebek de hissetmeye başlar. İstenmediğini, sevilmediğini ve değersiz olduğunu düşünerekten bazı durumlarda da görülmüştür ki bebek kendi kendine memeden uzaklaşmaya başlar. Bir kişinin en önemli ve yaşamsal fonksiyonlarından olan emme refleksi insanlığın vazgeçilmez bir konumundadır.
Bebeklik döneminde anne-çocuk arasında olan uyumlanma süreci ileriki dönemlerde yani yetişkinlik evresinde terapi esnasında gözlemlenen uyumlanma davranışları bize borderline (sınırda) gibi kişilik örüntülerini de düşündürebilir. Bahsettiğimiz önemli yaşam evresindeki birtakım olumsuz takılmalardaki iyileşmelerin, psikoterapi esnasında tekrardan deneyimlenmesiyle gerçekleşebilmektedir. Ve kişi hayatındaki önemli kişilerde edindiği bu duyguları terapisti üzerinden tekrardan yaşantılandırmaktadır.
Son olarak şunu da eklemek isterim; 1-3 yaş aralığına tekabül eden anal dönemde ise ebeveyn tarafından fazla tutuculukla büyütülen ya da tam tersi fazla salıcı olarak büyütülen çocuklarda fikzasyon görülmesi muhtemeldir. yetişkinlikte bu fikzasyon; aşırı tutuculuk, obsesyon, kompulsif davranışlar, aşırı savurganlık, dağınıklık gibi davranışlar olarak karşımıza çıkabilir.



Sonuç olarak ise; yetişkinlikte aşırı üstünlük davranışları gösteren bireylerde, aşağılık komplekiyle büyütülmüş olması, yok sayılması gibi olumsuz ana-baba tutumlarındaki ihmalkarlıkları olabilir. İleride kişilik bozukluğu gibi tablolar karşımıza çıkabilir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"0-3 Yaş Arası Gelişim Evresinin Psikososyal Açıdan Değerlendirilmesi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Kübra Nur KOBAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Kübra Nur KOBAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Kübra Nur KOBAN Fotoğraf
Uzm.Psk.Kübra Nur KOBAN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi6 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Kübra Nur KOBAN'ın Makaleleri
► 0-6 Ay Arası Çocuklarda Gelişim Psk.K.Esen EKİNCİ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında '0-3 Yaş Arası Gelişim Evresinin Psikososyal Açıdan Değerlendirilmesi' başlığıyla benzeşen toplam 30 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Başarılı Olmanın Önündeki Engeller ÇOK OKUNUYOR Ocak 2024
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


15:49
Top