2007'den Bugüne 92,301 Tavsiye, 28,216 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocuklarda Ödülün Diyeti
MAKALE #20367 © Yazan Psk.Dnş.Mesut Güney YILMAZ | Yayın Şubat 2019 | 2,253 Okuyucu
Birçok anne-baba, çocuklarının geleceğini inşa etmek için çabalar, elinden geleni yapar. Bu görev sadece anne-babanın değil, aynı zamanda öğretmenlerindir de. Peki topluma kazandırılmış, özgüveni tam, benliğinin farkında olan, yeteneklerinin ve sınırlılıklarının farkında olan bir çocuk yetiştirmek zor mudur? Daha doğrusu bu donanımda bir çocuk büyütmek mümkün müdür?
Anne-baba (ya da öğretmen) sorumlu olduğu çocuk üzerinde etkili olmak ister. Peki bu etkiyi ne besliyor? Bununla ilgili ayrı bir yazı yazmayı düşünüyorum. Ama burada dikkatinizi çekmek istediğim husus; bir çocukta davranış kazandırmak için kullandığımız tekniklerin ne kadar doğru olduğu. İlkokul çağındaki bir çocuk ödev yapmaz ya da yaparken sizleri çileden çıkarır. Çocuk ödevden, ders çalışmaktan kaçtıkça, çaresiz kalan sizler de bu durumun üzerine eğilmeye çalışırsınız. Birçok anne-babadan şu cümleleri duyuyorum:
-Çocuğum ödev yapmıyor.
-Çocuğum ödev yaparken onun başında beklememi istiyor.
-Bir cümle yazıyor ya da bir cümle okuyor, hemen yerinden kalkıyor, tuvalete gidiyor. Yerinde duramıyor.
-Yarım sayfa yazı yazmak benim de onunda 3-4 saatini alıyor.
-Ödevlerini yaparsan hafta sonu seni oyun parkına götüreceğim diyorum, eskiden etkili oluyordu ama şimdi bu bile ilgisini çekmiyor. Acaba daha büyük ödüller mi sunayım?
Bu ifadeler birçoğunuza tanıdık gelmiştir, eminim. Peki bunca fedakârlığınıza (?) rağmen çocuğunuz neden hiç değişim göstermiyor? Gelin bu sorunun cevabını yukarıdaki ifadelerde arayalım.
Çocuklara zaten hayli sıkıcı gelen ödevler, matematiksel işlemler yetmiyormuş gibi, üstüne bir de önceleri hayallerini süsleyen, abilerini-ablalarını kıskandıkları, gitmek için can attıkları “okul”dan bu işkenceyi öğrendikleri için çocuk ile okul arasına kalın duvarlar örülmüş oluyor. Çocuğun ödev yapmaz, diyelim ki yaptı, yalnız yapmaz, seni de bu zulme ortak etmeye çalışır. Sen televizyonun karşısına kurulmuş, en sevdiğin dizinin bu haftaki yeni bölümünü beklerken çocuğu da cezasıyla baş başa bırakıyorsun. Reklamlar olunca bir kontrol, sorun yoksa devam. Sorun varsa da devam. Bu sadece bir örnek. Peki farklı bir yöne çevirelim yüzümüzü. Ödev yapsın diye sunduğumuz ödüller. Kelime olarak çok masumane duruyor değil mi? Elbette masumane. Ödül neden zararlı olsun ki? Peki zamansız ya da yanlış davranışlara verilen ödüller çocuğa zarar verir mi?
Bu durumla ilgili birçok araştırma yapılmış. Birçok bilim insanı tarafından, ödülün, verilecekse eğer, ne zaman, hangi durumlara ve ne şartlarda verileceği üzerine tartışmalar yaşanmıştır. Ödül bir davranışa ulaşmak için kullanılan önemli bir pekiştireçtir. Bir çocuğa ödevini yapması halinde bir çikolata alabileceğini söylerseniz, çocuk o ödevi yapar, hem de özene bezene yapar. Ama bir şeyi ıskalar: İçerik. Tamamen çikolataya odaklandığı için ödevin neyle ilgili olduğunun bile farkına varamaz. Siz kendisine o ödevi yaptırırsınız fakat bir daha ödev yapması için bir çikolata daha almanız gerekecektir. Diyelim ki aldınız ve ikinci ödev de tamamlandı. Ama gün geçtikçe o çikolata aynı tadı vermemeye başlar. Sanki aynı yoğunlukta değildir. Tadı mı değişti, ebatı mı küçüldü? Ne oldu? Aslında hiçbir şey olmadı. Değişen tek şey, çikolatanın anlamının çocuk için değiştiği. Ya daha büyük bir çikolata, daha farklı bir çikolata ya da çikolata dışında hem maliyetini hem de anlamını artırarak vermeniz gerekecek. Tehlikeyi tahmin edebiliyor musunuz? Gün gelecek küçücük çocuk ödev yapmak için sizden motosiklet bile isteyecek duruma gelecektir. Motosiklet alamayacağınıza göre çocuğun “haklı” isyanına da göz yummuş olacaksınız. Ödül varsa ödevini eksiksiz yapıyor. O ödül ortadan kalkınca daha önce ödül beklemeden yaptığı ödevlerden de vazgeçiyor. “Çünkü ödül yok, neden yapayım ki?” Burada suçlu kim?
Ödüllerin her davranışa yönelik değil de spontane olarak verilmesi, zamansız gelen mutluluk gibidir. Her davranışa bir ödül vermek yerine, daha doğrusu davranışa ödül vermek yerine çocuğunuzu hiç beklemediği bir anda ödüllendirin ve bunu ödevini yaptığı veya odasını topladığı için değil, onu sevdiğiniz için verin. Bu sayede hem çocuğun kendisini sevmesini sağlayacaksınız hem de “ödev yoksa ödül de yok, ben ödev yapanları severim” yargısından da uzak tutacaksınız kendisini.
Ödül spontane verildiği zaman ne oluyor peki? Çocuk ödüle odaklanmıyor, ödülün ne zaman geleceğini bilmiyor. Bir ödül var ama ne zaman gelir, tahmin edemiyor.
Yazan
Psk.Dnş.Mesut Güney YILMAZ
 
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çocuklarda Ödülün Diyeti" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Mesut Güney YILMAZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Mesut Güney YILMAZ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     14 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Psk.Dnş.Mesut Güney YILMAZ
Psikolojik Danışman
 
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Mesut Güney YILMAZ'ın Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Çocuklarda Ödülün Diyeti' başlığıyla benzeşen toplam 55 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Evli ve Öfkeli Şubat 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:55
Top