Özel Eğitimi Vazgeçilmez Kılan Etkenler
Geçmişten günümüze özel gereksinimli olan bireyler hep var olmuşlardı. Ancak giderek oransal ve sayisal olarak yukariya doğru bir egilim söz konusudur.Tıp uzmanları bu artışı bir çok nedene bağlayabilmektedirler.
Bu nedenler ise; artan stres oranı, teknoloji kullanımında artış, doğal olmayan gıda kullanımı, hormonal gıdalar, genetiği bozulmuş gıdalar vb bir çok nedene baglayabilmektedirler.
Bende bu nedenlerin insan biyolojisi uzerinde etki ettiginin ve suregen hastaliklarin ortaya cikmasinda etkili olduğunun düşüncesindeyim. Özellikle son yıllarda Türkiye de ve dünya da oranı artan ve nedeni henüz kesin olarak ortaya çıkarılmayan otizm nörogelisimsel olarak adlandirilsa da yukarıda sayılan nedenlerin otizmde etkili fakörler olarak düşünülmektedir. Ve bu nedenler tüm özel gereksinimli çocuğun üzerinde etkisi vardır.
Yüzdelik olarak engel durumlarına bakıldığında;
Tablo : Türkiye’de Türüne Göre Engelli Sayısı ve Oranı(2015)
Engelli Türü Engelli Sayısı Toplam % si
Dil ve Konuşma 52.286 0,8
Görme 281.601 10,1
İşitme 210.531 7,6
Ortopedik 420.964 15,1
Ruhsal ve Duygusal 220.679 7,9
Süreğen Hastalıklar 1.025.579 36,9
hinsel 562.319 20,3
Toplam 2.773.959 100,0
Kaynak: ASPB Ulusal Engelliler Veri Tabanı (08.03.2015) (akt. Ceritli-Seyhan:2015,42)
Giderek artan ozel gereksinimli bireylerin sayısında ancak devletler politiklariyla bunun önüne gecebilirler .İnsan biyolojisine zararli ne varsa yok etmeliler ve ülkeye girislerinden sıkı tedbirler almalilar.Avrupa bu konuda bizim bir kac tık üzerimizde, söz konusu gida ile ilgili veya kullanilan kimyasal boylar vb. Maddeler ile ilgili bircok tedbir almaktadirlar.Bunun önüne geçmek için tüm devletlerin seferber olması gerekmektedir, aksi taktirde insanlik adına toplumlari büyük tehlikeler beklemektedır.
Bunun yaninda özel gereksinimli bireylerin özel eğitimi konusunda da revizyona gidilmesi gerekmektedir. Özel gereksinimli bireylerin eğitilmesi konusuna gerek devletler politikalarıyla gerekse de akademik camiada daha da fazla özen gösterilmesi gerekmektedir.
Özel gereksinimli bireyler var oldukça da bu bireylerin, normal gelisim gosteren bireyler gibi eğitim almaları gerekmektedir.
özellikle demokratik ve çağdaş ülkelerde engelli bireylerin topluma katılımı ve moral açıdan desteklenmesi sosyal devlet anlayışının önemli gereklerindenedir. Bu bireylerin desteklenmesi, ailelerin desteklenmesi toplumsal açıdan önemlidir. Bu tür çocukların ekonomik sekör haline getirip egitimlerinin göz ardı edilmemesi gerekmektedir.Sektörel bazda aileler buna dikkat etmeliler ve buna musade etmememeliler.Rehabilitasyon merkezi vb kurum ve kuruşlara giden çocukların eğitiminde amaç çocukları gündelik hayatta bagimsizlastirmak olmalıdır. Eğitimin hayatilik ilkesi göz ardı edilmemelidir.
Gerek devlet gerekse özel sektörde aile egitimi ,ebeveyn psikolojisi için özel birimler olusturulmalidir.Çünkü; özel gereksinimli bireye sahip ebeven maddi manevi yipranmaktadir.Olusturulan birimler emin olun bir çok bosanmaların ve parçalanan aile dinamiklerini önüne gecebilecektir.Tabi bu birimler ozveri ile etik çalışmaları gerekmektedir.
Özel egitimde özel gereksinimli bireylerin egitiminde odak noktamız bu cocuklari her anlamada bagimsizlastirmak olmalı ve çocuğunuzun özel gereksinimi dışında eğitimlerle vakitlerininin çalinmasina ebeveynlerin izin vermemesi gerekmektedir.Ülke genelinde çocuklara özel eğitim verilmeden önce aile eğitimine başlanmalıdır. Gerek devletin gerekse ülkende büyük bir sektör haline gelen rehabilitasyon merkezlerin ve de özel eğitimcilerin aile egitimine çok ama çok önem vermeleri gerekmektedir.
Peki neden aile eğitimi ?
Herkesin bildiği üzere destek eğitimi raporu alan bir birey sosyal devlet anlayisi geregi eğitim ücreti devlet tarafindan rehabilitasyon merkezlerine ödenere karsilanmaktadir.Haftalık 2 seans bazı durumlarda da 3 saat eğitim hakkı tanınıyor. Bu sayı aylik olarak hesaplandiginda genelde 2 saatten hesaplanırsa aylık 8 seansa denk gelmektedir.özel gereksinimli bir birey durumu en hafifenden en ağırına kadar bu 8 saat düşünüldüğünde gerçekten bir eğitimci olarak ülke genelinde havanda su dovuyoruz demekten başka çarem kalmıyor.
8 gibi komik bir rakamdan sonra en pratik çözüm aile eğitiminden geçer çocuk devletin verdiği seanslar dışında ekonomik durumu iyi olan aileler özel derslerle çocuğunun ders saatini artirabilmektedir.Ancak ekonomik olarak durumu olmayan aile ne yazık ki 8 saatle yetinmek zorunda kaliyor.
Hem ekonomik durumu iyi olan hemde kötü olan özel gereksinimli aileller için en partık yol ise ; aile çocuğunun alan mezunu özel eğitimcisinden gereken bilgileri almali ve bir eğitimci gibi evde kendileri çocuğuna eğitim verebilmeli ,gereken eğitimi alan aile bir iki yılda bir özel eğitimci gibi cocugunu egitebilir duruma gelmesi gerekmektedir.
Aksi halde bu mesele kanayan yara olarak devam edecektir.Gerekirse devlet tarafından aile eğitimi merkezleri kurulmalıdır.
Baska büyük bir problem ise ;Türkiye’de özellikle anneler, toplum baskisi ve toplumun özel gereksinimli bireylerle ilgili bilgi sahibi olamadıkları için, ötelendikleri için özel gereksinimli çocuğu nedeniyle eve bağımlı hale gelir. Ve yine ailelerinin en büyük korkusu “biz ölünce çocuğumuza ne olacak?” kaygısıdır. Avrupa da Belçika, isveç gibi ülkeler bunu en başından çözmüş, engelli özgür bir bireydir, yardıma ihtiyacı varsa devlet tarafından yardımcı sağlanır, nokta. Yani hem engelli bireyi özgürleştiriyor hem de aileyi.Ailelere seçenekler sunuluyor mesela Belçika da devlet soruyor biz mi bakalım çocuğa yoksa siz mi ? veya gücün yetmiyorsa çocuğa mesai saatleri icerisinde eve özel eğitimci gönderlim vb teklif ediliyor.özel eğitim adına bu duruma gelebilmemiz asırlar alacak gibime geliyor.
işte tüm bu anlatılanlar özel eğitim evlatlarimizin vazgeçilmezdir.Bu konuda biz özel eğitimciler ve aileler bir olup işin üstesinden gelebilmemiz için var gücümüzle çalışmamız gerekmektedir.
Veysi Çeçen
Özel egitim alani uzmani
Bu nedenler ise; artan stres oranı, teknoloji kullanımında artış, doğal olmayan gıda kullanımı, hormonal gıdalar, genetiği bozulmuş gıdalar vb bir çok nedene baglayabilmektedirler.
Bende bu nedenlerin insan biyolojisi uzerinde etki ettiginin ve suregen hastaliklarin ortaya cikmasinda etkili olduğunun düşüncesindeyim. Özellikle son yıllarda Türkiye de ve dünya da oranı artan ve nedeni henüz kesin olarak ortaya çıkarılmayan otizm nörogelisimsel olarak adlandirilsa da yukarıda sayılan nedenlerin otizmde etkili fakörler olarak düşünülmektedir. Ve bu nedenler tüm özel gereksinimli çocuğun üzerinde etkisi vardır.
Yüzdelik olarak engel durumlarına bakıldığında;
Tablo : Türkiye’de Türüne Göre Engelli Sayısı ve Oranı(2015)
Engelli Türü Engelli Sayısı Toplam % si
Dil ve Konuşma 52.286 0,8
Görme 281.601 10,1
İşitme 210.531 7,6
Ortopedik 420.964 15,1
Ruhsal ve Duygusal 220.679 7,9
Süreğen Hastalıklar 1.025.579 36,9
hinsel 562.319 20,3
Toplam 2.773.959 100,0
Kaynak: ASPB Ulusal Engelliler Veri Tabanı (08.03.2015) (akt. Ceritli-Seyhan:2015,42)
Giderek artan ozel gereksinimli bireylerin sayısında ancak devletler politiklariyla bunun önüne gecebilirler .İnsan biyolojisine zararli ne varsa yok etmeliler ve ülkeye girislerinden sıkı tedbirler almalilar.Avrupa bu konuda bizim bir kac tık üzerimizde, söz konusu gida ile ilgili veya kullanilan kimyasal boylar vb. Maddeler ile ilgili bircok tedbir almaktadirlar.Bunun önüne geçmek için tüm devletlerin seferber olması gerekmektedir, aksi taktirde insanlik adına toplumlari büyük tehlikeler beklemektedır.
Bunun yaninda özel gereksinimli bireylerin özel eğitimi konusunda da revizyona gidilmesi gerekmektedir. Özel gereksinimli bireylerin eğitilmesi konusuna gerek devletler politikalarıyla gerekse de akademik camiada daha da fazla özen gösterilmesi gerekmektedir.
Özel gereksinimli bireyler var oldukça da bu bireylerin, normal gelisim gosteren bireyler gibi eğitim almaları gerekmektedir.
özellikle demokratik ve çağdaş ülkelerde engelli bireylerin topluma katılımı ve moral açıdan desteklenmesi sosyal devlet anlayışının önemli gereklerindenedir. Bu bireylerin desteklenmesi, ailelerin desteklenmesi toplumsal açıdan önemlidir. Bu tür çocukların ekonomik sekör haline getirip egitimlerinin göz ardı edilmemesi gerekmektedir.Sektörel bazda aileler buna dikkat etmeliler ve buna musade etmememeliler.Rehabilitasyon merkezi vb kurum ve kuruşlara giden çocukların eğitiminde amaç çocukları gündelik hayatta bagimsizlastirmak olmalıdır. Eğitimin hayatilik ilkesi göz ardı edilmemelidir.
Gerek devlet gerekse özel sektörde aile egitimi ,ebeveyn psikolojisi için özel birimler olusturulmalidir.Çünkü; özel gereksinimli bireye sahip ebeven maddi manevi yipranmaktadir.Olusturulan birimler emin olun bir çok bosanmaların ve parçalanan aile dinamiklerini önüne gecebilecektir.Tabi bu birimler ozveri ile etik çalışmaları gerekmektedir.
Özel egitimde özel gereksinimli bireylerin egitiminde odak noktamız bu cocuklari her anlamada bagimsizlastirmak olmalı ve çocuğunuzun özel gereksinimi dışında eğitimlerle vakitlerininin çalinmasina ebeveynlerin izin vermemesi gerekmektedir.Ülke genelinde çocuklara özel eğitim verilmeden önce aile eğitimine başlanmalıdır. Gerek devletin gerekse ülkende büyük bir sektör haline gelen rehabilitasyon merkezlerin ve de özel eğitimcilerin aile egitimine çok ama çok önem vermeleri gerekmektedir.
Peki neden aile eğitimi ?
Herkesin bildiği üzere destek eğitimi raporu alan bir birey sosyal devlet anlayisi geregi eğitim ücreti devlet tarafindan rehabilitasyon merkezlerine ödenere karsilanmaktadir.Haftalık 2 seans bazı durumlarda da 3 saat eğitim hakkı tanınıyor. Bu sayı aylik olarak hesaplandiginda genelde 2 saatten hesaplanırsa aylık 8 seansa denk gelmektedir.özel gereksinimli bir birey durumu en hafifenden en ağırına kadar bu 8 saat düşünüldüğünde gerçekten bir eğitimci olarak ülke genelinde havanda su dovuyoruz demekten başka çarem kalmıyor.
8 gibi komik bir rakamdan sonra en pratik çözüm aile eğitiminden geçer çocuk devletin verdiği seanslar dışında ekonomik durumu iyi olan aileler özel derslerle çocuğunun ders saatini artirabilmektedir.Ancak ekonomik olarak durumu olmayan aile ne yazık ki 8 saatle yetinmek zorunda kaliyor.
Hem ekonomik durumu iyi olan hemde kötü olan özel gereksinimli aileller için en partık yol ise ; aile çocuğunun alan mezunu özel eğitimcisinden gereken bilgileri almali ve bir eğitimci gibi evde kendileri çocuğuna eğitim verebilmeli ,gereken eğitimi alan aile bir iki yılda bir özel eğitimci gibi cocugunu egitebilir duruma gelmesi gerekmektedir.
Aksi halde bu mesele kanayan yara olarak devam edecektir.Gerekirse devlet tarafından aile eğitimi merkezleri kurulmalıdır.
Baska büyük bir problem ise ;Türkiye’de özellikle anneler, toplum baskisi ve toplumun özel gereksinimli bireylerle ilgili bilgi sahibi olamadıkları için, ötelendikleri için özel gereksinimli çocuğu nedeniyle eve bağımlı hale gelir. Ve yine ailelerinin en büyük korkusu “biz ölünce çocuğumuza ne olacak?” kaygısıdır. Avrupa da Belçika, isveç gibi ülkeler bunu en başından çözmüş, engelli özgür bir bireydir, yardıma ihtiyacı varsa devlet tarafından yardımcı sağlanır, nokta. Yani hem engelli bireyi özgürleştiriyor hem de aileyi.Ailelere seçenekler sunuluyor mesela Belçika da devlet soruyor biz mi bakalım çocuğa yoksa siz mi ? veya gücün yetmiyorsa çocuğa mesai saatleri icerisinde eve özel eğitimci gönderlim vb teklif ediliyor.özel eğitim adına bu duruma gelebilmemiz asırlar alacak gibime geliyor.
işte tüm bu anlatılanlar özel eğitim evlatlarimizin vazgeçilmezdir.Bu konuda biz özel eğitimciler ve aileler bir olup işin üstesinden gelebilmemiz için var gücümüzle çalışmamız gerekmektedir.
Veysi Çeçen
Özel egitim alani uzmani
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Özel Eğitimi Vazgeçilmez Kılan Etkenler" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Veysi ÇEÇEN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Veysi ÇEÇEN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
3 Beğeni 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
