2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Psikolojik Değerlendirme ve Danışan
MAKALE #20117 © Yazan Psk.Doğancan GÖKÇE | Yayın Aralık 2018 | 4,426 Okuyucu
Pek çok danışan değerlendirme yapılmasını bekler; ancak danışanların değerlendirmeden anladıkları ile gerçekte olan biten arasında fark olabilir. Danışanlar problemlerinin doğası ya da büyüklüğü konusunda sık sık anlayışlarını gözden geçirme ve doğrulanma ihtiyacı hissederler. Aynı beklentiyi tıbbi müdahale gören hastalarda da görebiliriz. Kişi ateşli, boğazı şişmiş ve eklemleri feci şekilde ağrırken doktora gider ve doktorun ilaç yazmasını ve ne yapması gerektiği konusunda tavsiyede bulunmasını bekler. Kişinin laboratuvar testleri yaptırarak hastalığının sebebi ve hastalığa en uygun tedavi yönteminin araştırılması daha da iyi bir benzetmedir. Ancak her iki benzetme de psikolojik danışma sürecinde değerlendirme aşamasını tarif etmede yeterli değildir. Dolayısıyla psikolojik danışma sürecinin en başında süreci danışana açıklamak, onu bilgilendirerek yardım etmeye özendirmek iyi bir fikirdir.
“Problemlerine" kimin ya da neyin sebep olduğuna karar verme konusuyla danışanlar yakından ilgilenmektedir. Bu sorunun yanıtı öylesine büyük bir istekle aranmaktadır ki kişi bu soruya vereceği yanıtın problemin çözümü olduğuna inanabilir. Aslında insanın sorunlarına yol açan unsurlar nadiren sorunun çözümüdür. Elbette ki istisnai durumlar söz konusu olabilir. Feminist terapistin bakış açısına göre günümüzde kadını etkileyen çevre koşulları bayan bir danışanın depresyon sebebi olabilir. Kadın danışanın içinde yaşadığı toplumun kadın cinsiyetinden beklentilerinin onun sahip olduğu depresyona yol açtığı gerçeğini kavramasını sağlamak yararlı olabilir.
Aynı şekilde ten rengi farklılığı yüzünden toplumsal baskıya maruz kalan danışanlar ya da fiziksel engelli danışanların çevre koşullarıyla baş etmede karşılaştıkları güçlükler bu kişilerin depresyonlarının büyük ölçüde sebebi olarak görülebilir.
Bazı koşulların var olduğunu bilmek bunları ortadan kaldırmayacaktır. Ancak psikolojik danışma sürecinin çıktıları ya da sonuçları belirlenirken söz konusu koşullar etkili olacaktır. Psikolojik danışmanların, kişilerin problemlerinin hepsinin kişinin kendisinden yani kişinin algılayış, hissediş ve davranış biçiminden kaynaklandığını öne sürmesi yeterli değildir. Bazı problemlerin kökeninde kişinin elinde olamayan bir takım dış unsurlar yatabilir. Psikolojik danışman aile danışması uygulaması sayesinde bu gerçeğin farkına varmışlardır. Kadınlar, eşcinseller, fiziksel engelliler ve kültürel açıdan farklı gruba mensup kişilerin problemlerinin sebebi kısmen de olsa topluma ve kültürel değerlere dayanabilir. Böyle bir durum söz konusu olduğu takdirde değerlendirme sürecinde yalnızca alışıldık iç etmenler değil dış etmenler de göz önünde bulundurulmalıdır.
Sebebi her ne olursa olsun, danışanlar değerlendirme sürecine karmaşık duygularla yaklaşabilirler. Her ne kadar problemlerinin nedeni ve çözümü sürecin içinde gizli ise de bunu elde etmek zor olabilir. Ya çözümsüz bir sorunla karşı karşıyaysak? Değerlendirme sürecinin bu kısmı psikolojik danışman ile danışanı bir sonraki aşamaya götürür: bu aşama danışanın içinde bulunduğu durumla başa çıkabilmek adına amaçlar ve hedefler belirlemektir.
Amaç Oluşturma ve Danışanın Yaşantısı
Süreç ilerledikçe psikolojik danışman ve danışan hem birbirlerini, hem de danışanın sorunlarının bir parçası olan dinamikleri ve ilişkileri daha iyi anlamaya başlarlar. Psikolojik danışmanın yardımı olmaksızın ulaşılması imkansız gibi görünen uygun çözüm ya da sonuçlar ortaya çıkmaya başlar. Dolayısıyla danışan istenen sonuçlan elde etmeye yönelik müdahale ve stratejilerin belirlenmesi için psikolojik danışmanın desteğine ihtiyaç duyar. Her ne kadar bu durum psikolojik danışmanın yardım etme becerisine duyulan güvenle doğrudan ilişki olsa da birtakım şüpheler de var olabilir. Danışanın aslında psikolojik danışmandan şüphelenme gibi bir amacı yoktur. Şüphe aslında sorunun çözülemeyeceği, içinde bulunulan durumun değiştirilemeyeceği ya da iyileştirilemeyeceği korkusundan, değişim vakasının kulağa çok zor gelmesinden kaynaklanmaktadır. Bu tür bir direnç onuncu bölümde denge (homeostasis) adı altında ele alınmaktadır. Denge, mevcut durumu devam ettirme eğilimidir. Sonuç olarak bazı danışanlar amaç belirlemeye karşı belirli bir direnç gösterebilirler. "Hiç bir işe kalkışmazsan hiçbir şeyi de kaybetmezsin" anlayışı onların bu tutumlarını yönlendirmektedir. Ancak ve ancak psikolojik danışma sürecinde bazı başarılar elde edildiğinde bu direnç ve şüpheler ortadan kalkmaktadır. Bunun için hem zamana hem de psikolojik danışmanın gerekli becerilere sahip olmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Peki, danışan sizin yardımınızı ve yönlendirmenizi kabul edecek mi? Sizin danışanı ya da sorununu anlayabildiğiniz ölçüde danışan da sizin yardımınızı ve rehberliğinizi kabul edecektir. Danışan tarafından bu durum "Psikolojik danışmanım sorunu gerçekten de benim gördüğüm gibi görebiliyor" ya da "Beni neyin çileden çıkardığını gerçekten anlayabiliyor" şeklinde algılanır. Dolayısıyla amaç belirleme değerlendirme süreciyle yakından ilişkilidir. Buna ek olarak amaç belirleme eylemde bulunma ile de yakından ilişkilidir.
Müdahaleler ve Danışanın Yaşantısı
Pek çok danışan psikolojik danışmana geldiğinde şüphe ve umut arasında gelip gitmektedir. Sorunlarını çözmeye çalışırken başarısız olan bu kişiler bir başkasının sihirli anahtara sahip olacağına inanmakta güçlük çekerler. Öte yandan rahatlama dürtüsü onları devam etmeye zorlar. Bu bağlamda psikolojik danışman müdahalede bulunmaya, bazen birtakım ödevler vermeye, mücadele etmeye zorlanmaya, cesaretlendirmeye, anlamaya ve gözlemlemeye başlar. Pek çok danışan olumlu kaynaşma sağlandığında umutlu bir şekilde sürece balıklama dalar ve değerlendirme aşaması başlar. Ancak kısa bir süre içinde değişimin gerçekleşmesini bekler ve bu olmadığı takdirde cesareti kırılabilir. Bu dönemde psikolojik danışman olarak danışanınıza pek çok farklı şekilde yardım edebilirsiniz. Bazı psikolojik danışmanlar, danışanlarına değişimden önce böyle bir durgunluk halinin görülmesinin normal olduğunu söyleyebilir. Diğer psikolojik danışmanlar ise dikkatli bir şekilde amaç ve hedefler planlayarak bir nebze olsa erken başarı elde etmeye çalışabilirler. Bir başka psikolojik danışman ise bu durumun danışma sürecinde karşılaşılan doğal bir kriz olduğunu, danışanın değişim yönünde kişisel sorumluluklarının farkına varmaya başladığını düşünebilir.

Değişim oldukça kırılgan bir süreçtir. Kişiler eski yöntem ve alışkanlıklarının yerlerine yenilerini bulmadıkları takdirde eski alışkanlıklarını kolay kolay terk edemezler. Bireylere yeni olanı kabul etmeleri konusunda baskı yapıldığında, ya direnç gösterir ya da uyum sağlayana dek geri çekilirler. Danışanlar müdahalelere istekli bir şekilde yaklaşabilir, kendileri bir takım atılımlarda bulunabilir ve daha sonrasında eski örüntülere geri dönebilirler. Genellikle bu geri çekilme ilerlemeye kıyasla geçici ve daha zayıf bir dönemdir. Ancak, yine de danışanlar önce ilerleme kaydettiklerini, daha sonra gerilediklerini hissettiklerinde, süreçten diğer bir ifade ile psikolojik danışma aracılığıyla değişebileceklerinden şüphe duymaya başlayabilirler.
Danışanlar bu geçici duraklama sürecini atlattıklarında güvenleri yerine gelir ve kalıcı örüntüler oluşmaya başlarlar. Bazı danışanlar bu aşamada bir başka krizle yüz yüze gelebilirler. Bu yaşananlar sonlandırma krizidir. Danışanların kendileri, problemlerini kendi başlarına çözme becerilerine ve psikolojik danışma süreci hakkında daha iyi düşüncelere sahiptirler. Bu durumda bilişsel bir uyumsuzluk ortaya çıkar ve bu uyumsuzluk aşağıdaki gibi kavramsallaştırılabilir:
Psikolojik danışma sayesinde kendimi daha güçlü, yaşamdan daha hoşnut ve daha kontrollü hissediyorum. Ancak bana bu kadar fayda sağlamış bir şeyi yakında sonlandırmak zorundayım. Psikolojik danışma olmaksızın kendimi bu kadar güçlü, hoşnut ya da kontrollü hissedeceğimden de emin değilim. Öte yandan hala psikolojik danışma sayesinde mi? iyi hissediyorum yoksa gerçekten değiştim mi? bilmiyorum. Bunu öğrenmenin tek yolu da süreci sonlandırmaktır.
Bu çelişkinin çözümü psikolojik danışma sürecinin başarısı açısından büyük önem taşımaktadır. Yalnızca danışan danışmayı sonlandırma karan aldığında psikolojik danışma sürecinin başarılı olduğu sonucuna varılabilir. Sonlandırma iki açıdan büyük önem taşımaktadır. İlk olarak danışma süreci sayesinde edinilen kazancın danışanın gerçek dünyasında da desteklenmesi ve sürdürülmesi gerekir. İkinci olarak danışan kendisinin değiştiğini hissetmelidir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Psikolojik Değerlendirme ve Danışan" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Doğancan GÖKÇE'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Doğancan GÖKÇE'nin izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     2 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Doğancan GÖKÇE Fotoğraf
Psk.Doğancan GÖKÇE
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi6 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Doğancan GÖKÇE'nin Makaleleri
► Psikolojik Değerlendirme Nedir Psk.Kamil ERTEKİN
► Danışan Merkezli Oyun Terapisi Psk.Dnş.Kıvanç TIĞLI
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Psikolojik Değerlendirme ve Danışan' başlığıyla benzeşen toplam 18 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Freud ve Psikanaliz Ocak 2019
► Birey Merkezli Yaklaşım Aralık 2018
► Duyguları Tanımlamak Mayıs 2018
► Varoluşçu Terapi Mayıs 2018
► Psikoterapi Nedir Nisan 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


20:52
Top