2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Depresyon
MAKALE #20090 © Yazan Psk.Gökçe ÇAKIR ŞAHAN | Yayın Kasım 2018 | 2,514 Okuyucu
Depresyon nasıl tanmlanır?
Dünyanın bir çok yerinde çok sayıda insan depresyon yaşamakta. Bu durumda, bir insanın hangi ülkede doğduğuna veya ne işle ilgilendiği önemli değildir. Bu hastalık hepimizin başına gelebilir.
Depresyonun, belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterebilen, psikolojik, biyolojik ve sosyal faktörlerin birleşiminden oluşan son derece karmaşık bir duygu durum bozukluğudur.
Bir şey yapmak için kendin gerçekten zorlaması gerektiğinden ve ailesi, arkadaşlarının bile önemini kaybettiğinden bahsetmektedir.
Depresyonun nedenleri nelerdir?
1. Depresyonun oluş sebepleri genetik, biyolojik ve psikososyal etkenler olarak sınıflandırılabilir.
2. Birçok diğer psikiyatrik hastalıkta olduğu gibi genetik geçişin olabileceği depresyonda da ispatlanmıştır.
3. Biyolojik etkenler olarak; Serotonin, norepinefrin, dopamin, GABA asetilkolin gibi gibi biyokimyasal maddecikler rol almaktadır. Beyin yapısı ve fonksiyonundaki bozukluklar, Hipotalamik-pituiter-tiroid akstaki problemler ve buna bağlı olarak troid fonksiyonunda bozulmalar depresyona neden olabilir.
4. Bununla birlikte B12, folik asit, demir ekikliği gibi kansızlığa neden olan durumlar depresyonu başlatabildiği gibi derinleşmesine ve tedaviye cevabı azaltmaya yol açabilir. Bu nedenle depresyonda bu gibi durumlarda bazı tetkiklerin yapılması gerekebilir.
5. Sağlığımız için kullandığımız bazı ilaçlar ve özellikle alkol ve maddelerin kullanımı depresyon ortaya çıkarabilmektedir.
6. Tiroid hastalıkları, diabetes mellitus, anemi, sistemik lupus eritematozus, multiple sklerozis, parkinson hastalığı, demans, kanserler ve kalp hastalıkları gibi hastalıklar depresyona neden olabilir.
7. Psikosoyal nedenler; fiziksel ya da cinsel suistimal, işsizlik ve güvenli ilişkinin olmaması depresyona yatkınlık oluşturur.
8. Kötü yaşam olayları, doğum ve fiziksel hastalıklar ise depresyonu depreştirir.
9. Yokluk, işsizlik, yetersizlik ve aile içi problemler depresyonu ağırlaştırır ve süreklileştiren
Depresyon belirtileri tanı kriterleri
1. Çökkün duygu durum.
2. Normal etkinliklere karşı belirgin bir biçimde azalmış ilgi, zevk alamama
3. İştah kaybı yada artması
4. İnsomnia veya hipersomnia
5. Psikomotor retardasyon veya ajitasyon
6. Yorgunluk, bitkinlik, enerji kaybı
7.Değersizlik veya aşırı ya da uygunsuz suçluluk duyguları
8.Düşünme,konsantre olma yeteneğinde azalma veya kararsızlık
9.Tekrarlayan ölüm düşünceleri, intihar girişimi veya planları
Tanı kriterlerinden beş tanesinin iki hafta boyunca devam etmesi gerekiyor. Semptomlardan en az birinin depresif duygudurum veya ilgi veya istek kaybını kapsaması gereklidir. .
Depresyon için risk etkenleri
Daha önce depresyon geçirmiş olmak.
Ailede depresyon öyküsü.
Tıbbi hastalık.
Stresör yaşam olayları: İşsizlik, çok sevilen birinin ani kaybı, boşanma.
Geçmişte intihar girişimi.
Kadın cinsiyeti.
Çocuk doğurma.
Sosyal desteğin kısıtlı olması.
Madde kullanımı.
Çocuklukta taciz, ebeveyn kaybı.
Depresyonda cinsiyet farklılığı
Bütün araştırmalarda depresyonun kadınlarda erkeklere göre iki kez daha fazla görüldüğü ortaya çıkmıştır. Fakat erkekler arasında da bu hastalık nadir rastlanan bir durum değil. Her 4 kadından ve her 8 erkekten biri yaşamında bir kez depresyona girdiği söylenmektedir. Endüstrileşmiş memleketlerde kadın hem anne, hem iş kadını, hem eş hem de ev hanımı rollerinin hepsini birden yüklenmek zorunda kalmıştır. Bir de buna depresif kadınların profesyonel yardım alma konusunda erkeklerden daha istekli olduğu göz önüne alındığında, cinsler arasındaki farklılık bu şekilde kısmen izah edilebilir. Araştırmaların çoğu çocuklarda ve yaşlılarda depresyonun görülme ihtimalinin düşük olduğunu ileri sürmüştür. Kişiler arası ilişkiler depresyonun ortaya çıkmasında veya tetiklenmesinde önemli bir role sahiptir.
Depresyon en çok boşanmış ya da ayrılmış kişilerde görülür. Evli erkekler en düşük risk grubunu oluştururlar. Sırasıyla, evli kadınlar; yalnız yaşayan ve dul kadınlar; yalnız, dul, boşanmış erkekler; ayrılmış veya boşanmış kadınlar artan oranda risk içerisindedir.
Depresyon hastalarının kişisel özellikleri
İçedönüklük, kendine güvensizlik, girişken olamama, sosyal beceriklilikte yetersizlik, bağımlılık, kuruntululuk, kötümserlik olarak sayılabilir.
Depresyon tekrar eder mi?
Depresyon yineleyici bir hastalıktır. Daha önce tekrarlamış olması tekrarlama olasılığını arttırır. Depresyonda yineleme için risk etkenleri; Kalıntı belirtilerin varlığı, daha önce depresyon geçirmiş olmak, kronik depresyon, duygudurum bozuklukları için aile öyküsü,anksiyete ve madde kullanımı depresyonla birlikte görülmesi, depresyonun 60 yaş üzerinde başlaması.
Depresyon olgularında intihar olasılığı
Duygudurum bozukluğu gösterenlerde intihar düşünce ve eylemleri % 20-40 kadardır. İntiharları gerçekleştirenlerin geçmişlerinde de intihar girişimleri bulunmaktadır. İntihar riski belirtilerin şiddeti ile her zaman bağlantılı değildir. Yaşlılarda intihar olasılığı gençlere göre iki kat daha fazladır. İntiharla ilgili konuşanlarda olasılığın daha az olduğu düşüncesi yanlıştır. Hastanede yatan olgularda intihar girişimi oranı % 15 kadardır. Depresyon olgularının % 15’i intiharla ölmektedir. Tüm intiharların % 70’i depresyon olgularıdır.
Depresyonda olan hastaların hastaneye yatması zorunlu mudur?
Depresyon tedavisinde hastaların yatırılması genellikle gerekmez. Hastaneye yatırılcak hastaların; ciddi intihar düşünceleri olması ve intiharı planlaması, kendine ve çevreye zarar verme eğilimi olur, ayaktan tedaviyi başaramaz ve psikotik özellik gösterir.
Depresyon genetik bir hastalık mıdır?
Hem depresyon hem de bipolar bozukluk (iki uçlu hastalık) ailesel yatkınlık gösterir. Yakın akrabalarda bu iki hastalığın görülme sıklığı genel topluma göre 2-5 kat daha fazladır. İkiz çalışmaları da genetiği desteklemektedir. Ancak genetik etkiler yatkınlık düzeyindedir. Depresyon hastalığı çevresel stres etkenlerindeden önemli ölçüde etkilenir.
Depresyon tedavi edilebilir bir hastalık mıdır?
Depresyonun son dönemde yapılan araştırmalar da yüksek oranda tedavi edilebilen bir rahatsızlık olduğunu gösteriliyor. Günümüzde orta dereceli ve şiddetli depresyonun tedavisinde en çok tercih edilen yöntemler antidepresanlar ve psikoterapi uygulamalarıdır. Çoğunlukla İki yöntemin birlikte uygulandığı depresyon tedavilerinde başarı oranının daha yüksek olduğu görülür. Son dönemde bu alanda gerçekleştirilen araştırmalar özellikle depresyonun daha hafif formlarında konuşma terapilerinin en etkili tedavi yöntemi olduğunu gösteriyor. Hafif depresyonda psikoterapi öncelikli olarak seçilebilir. İyileştikten sonra ilaç kullanan hastalar ilacı kesmemesi gerekir. Depresyonu süreğenlik kazanmasında ve yinelemesinde en önemli nedenlerden birisi eksik tedavidir. İlk kez tedaviye alınanlarda tedavi süresi yaklaşık bir yıldır. Bu süre sonunda kalıntı belirtiler varsa süre uzatılır. Yineleyen olgularda da tedavi süresi uzamaktadır.
Depresyon tedavisinde psikoterapi
Psikoterapi genellikle 12-20 hafta süresince haftada 1-2 saatlik seanslar şeklinde uygulanır. Psikoterapi uygulamaları içinde ise en sık kullanılan yöntemler;
Bilişsel Davranışçı Terapi: İrrasyonel düşünce kalıplarını tespit edip ortadan kaldırmayı amaçlayan kısa süreli bir terapi türüdür.
Kişiler Arası Terapi: Kişiler arası terapi, bireylerin çevreleriyle kurdukları ilişkilerin psikolojik sağlıkları üzerinde büyük etki sahibi olduğu düşüncesi üzerine kuruludur. Kişiler arası terapide psikoterapist depresyondaki bireyin düşünce ve davranış kalıplarını değiştirmesine ve dış ilişkilerini geliştirmesine yardımcı olmaya çalışır.
Psikodinamik Terapi: Kişide depresyonun altında yatan, su yüzüne çıkmamış nedenleri ortaya çıkarmayı amaçlayan, uzun süreli bir psikoterapi türüdür.
EMDR :Travmatik anıları ortaya çıkartmayı amaçlayan psikoterapi türüdür.
Depresyon İlaçları ve Antidepresan Kullanımı
Orta şiddetli ve şiddetli depresyon tedavisinde en sık tercih edilen yöntem antidepresan kullanımıdır. Antidepresan ilaçların etki süresi genellikle 2-4 hafta arasında değişir. Antidepresan tedavisinde karşılaşılan en büyük problemlerden biri de kişilerin birkaç günlük ilaç kullanımından sonra işe yaramadığı gerekçesiyle ilacı bırakmalarıdır. Bu nedenle eğer depresyon tedavisinde doktorunuz tarafından ilaç önerildiyse, önerilen süre boyunca ilaçları aksatmadan kullanmak önem taşır.
Depresyon tedavisinde kullanılan bazı alternatif yöntemler ise meditasyon, yoga, besin takviyeleri, egzersiz, masaj terapileri olarak sıralanabilir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Depresyon" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Gökçe ÇAKIR ŞAHAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Gökçe ÇAKIR ŞAHAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Gökçe ÇAKIR ŞAHAN Fotoğraf
Psk.Gökçe ÇAKIR ŞAHAN
KKTC (Kıbrıs) (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Gökçe ÇAKIR ŞAHAN'ın Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Depresyon' başlığıyla benzeşen toplam 19 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Suçluluk Duygusu Nisan 2019
► Kadına Yönelik Şiddet Kasım 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


18:05
Top