2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Olumlu Düşünme Eğitim Programının Ergenlerin Depresyon ve Benlik Saygısı Düzeylerine Etkisi
MAKALE #20041 © Yazan Uzm.Psk.Enes KUŞ | Yayın Kasım 2018 | 2,482 Okuyucu
GİRİŞ
Depresyon, ergenlik döneminde en yaygın olarak görülen ruh sağlığı sorunlarından biridir. Ergen yaş grubunun başlıca özellikleri arasında; bedensel gelişimin hızla devam etmesi, ikincil cinsel karakterlerin belirginleşmesi, cinsel ilgi ve dürtü artışı, meslek seçimi ve toplumsal statünün tam olarak netleşmemesi, aileye bağımlılığın sürmesi ve benliğin henüz tam olgunlaşmamış olması sayılabilir. Bu dönemde çeşitli stres etkenleri cinsiyete göre farklı sorunlara yol açabilmektedir. Bu dönemde çoğu genç için kendi değerlerini bulmak, kendi kimliğini aramak büyük önem kazanmaktadır. Ergenlerde değişen duygular, düşünceler ve eylemler onların anlaşılmasını zorlaştırmaktadır. Ergenler zaman zaman yalnızlık, kimsesizlik ve güvensizlik yaşarlar. Bir kısım ruhsal rahatsızlıkların böyle fırtınalı bir dönemde ortaya çıkması doğaldır. Yapılan araştırmalar kızlarda depresyon eğilimlerinin erkeklere göre daha fazla görüldüğü, düşük sosyo-ekonomik seviyeli ailelerden gelen ergenlerde daha çok depresyon görüldüğü ve aile içi sorunların, olumsuz yaşam deneyimlerinin, düşük benlik saygısının ve okul başarısızlığının depresyon eğilimlerini artırdığı saptanmıştır.

Tüm bu bilgiler doğrultusunda değişimin hız kazandığı, yetişkinliğe atılan adımda önemli bir geçiş olan bu dönemde ergenlere uygulanacak bu eğitim programının onları güçlendirerek daha mutlu, geleceğe yönelik iyimser, pozitif bireyler olarak gelişmelerine destek sağlamada son derece önemli olacağı düşünülmektedir. Olumlu düşünmeyi öğrenmek depresyon tedavisi görmekte olan ergenlerin ilaç tedavisine ek olarak, destekleyici bir katkı sağlayacaktır.

Bu araştırmanın temel amacı; Olumlu Düşünme Eğitim Programının ergenlerin depresyon ve benlik saygısı düzeylerine etkisini incelemektir. Araştırmanın bağımsız değişkeni Olumlu Düşünme Eğitim Programıdır. Araştırmanın bağımlı değişkenleri ise ergenlerin depresyon ve benlik saygısı düzeyleridir.

LİTERATÜR
1.Olumlu Düşünme Kavramı

Olumlu düşünme, bilinçaltı zihnimizin yönlendirebilme yeteneğini olumlu biçimde kullanmaktır. Bilinçaltı, muhakeme yürütmez; bilginin doğru mu yanlış mı, makul mü, mantıksız mı, gerçek mi gerçek dışı mı olduğu konusunda yargıda bulunmaz. Davranışlarımızı ve performansımızı etkilemek istiyorsak bunu ancak bilinçaltı zihnimizle yapabiliriz. Bunun için olumlu düşünceler seçmeli ve bunları sürekli tekrarlamalıyız. Çünkü tekrarlanan düşünceler kök salar. Sürekli tekrarlanan olumsuz düşünceler ise olumsuz sonuçlar doğurur (Öğretir, 2004, Akt: Karagöz, 2011).

Kökleri derinlerde olan bu duygu ve düşünceler, zamanla tutumlara dönüşürler. Düşünce biçimi tıpkı davranış biçimi gibi alışkanlıklara dönüşebilir. “Olumsuz” ya da “olumlu”, “iyimser” ya da “kötümser” olmak bir tutumu gösterir. Örneğin P ve Q bir proje üzerinde beraberce çalışmışlardır. İşin sonunda bağlı bulundukları yetkili onları çağırarak yaptıkları çalışmanın olumlu ve olumsuz yönleriyle ilgili görüşlerini belirtir. Bu eleştirilere “P” ve “Q” farklı tepkiler göstermişlerdir. “Q” iyimserdir, eleştirileri yapıcı eleştiri olarak; P ise kötümser olduğu için yıkıcı eleştiri olarak algılamaktadır. Bir başka ifade ile “P” iyi eleştirileri adeta hiç görmez, kötü eleştirileri büyütür, karamsarlığa düşer, kendini yorgun ve üzgün hissetmektedir. Sonunda kendini her zaman olduğu gibi başarısız bir insan olarak görmektedir
(Öğretir, 2004, Akt: Karagöz, 2011).

Olumlu düşünme becerilerinin ne denli önemli olduğu son yıllarda gelişen pozitif psikolojinin de etkisiyle bilinen bir gerçektir. İnsanların bakış açıları kişilik özelliklerine göre değişmektedir. Olaylara olumlu bakanlar sorunların üstesinden rahatlıkla gelebilirken, olumsuz bakış açısıyla bakanlar ise sorunların üstesinden rahatlıkla gelemedikleri gözlemlenmiştir. İnsanlar için stres kaynağı oluşturan böyle durumlarda genellenmiş beklentiler önemli rol oynamaktadır. Bu genellenmiş tepkilerden en önemlisi de iyimserliktir(Kutlu ve diğer., 2004, Akt: Karagöz, 2011).

Stres yaratan ortamlardan uzaklaşarak, hoşa giden başka etkinliklere katılmak ve çeşitli gevşeme tekniklerinden de yararlanarak stresle baş etmeyi öğrenmek bireylerin olaylara daha pozitif yaklaşmalarına yardımcı olmaktadır. Ayrıca, bireyler kendileriyle baş başa kaldıklarında, olumlu durumları hatırlamaya çalışabilirse, başkalarıyla olan iletişimlerinin daha çok olumlu taraflarını ön plana çıkarmayı başarabilirler. Beklentilerini düşük tutmayı öğrenebilirse, hem kendilerini daha mutlu hissedebilir, hem de gelecek için daha pozitif beklentiler geliştirebilirler(Öğretir, 2004, Akt: Karagöz, 2011).

2.Depresyon
2.1. Depresyonun Tanımı
Aşamalı bir şekilde artan elem, üzüntü, bunaltı gibi duygu durum bozukluğuyla birlikte duygusal, zihinsel, davranışsal ve bedensel yönden bazı fonksiyonlarda azalma, durgunlaşma bunun yanı sıra bireyde halsizlik, mutsuzluk, kendini değersiz görme, karamsarlık, ümitsizlik gibi duygu ve düşüncelerin görüldüğü bir ruhsal çöküntü halidir(Öztürk, 2004, Akt: Mollamehmetoğlu, 2011).

Depresyon, oluşma nedenleri, gidisi ve tedavisi açısından oldukça karmaşık olan ruhsal bir bozukluktur. Depresyon sadece ruhsal bir çöküntüden ibaret değildir. Genel anlamda depresyon derin üzüntülü bir duygu durum içinde düşünce, konuşma ve harekette yavaşlama, durgunluk, yorgunluk, dikkat ve konsantrasyonun azalması, isteksizlik ve motivasyonun düşmesi, değersizlik, suçluluk, karamsarlık duygu ve düşünceleri ile fizyolojik işlevlerde yavaşlama gibi belirtileri içeren bir sendromdur(Hall, 1904, Akt: Şireli, 2012).

Depresyon, her yaş, cinsiyet ve ekonomik düzeyde görülebilir. Anksiyete ve depresif duygu durumunun şiddetli ya da uzun süreli olması kişiye acı verir, yaşam kalitesini düşürür, sosyal yaşantısını bozar, işgücü kaybına neden olur(Ceylan ve diğer., 2003, Akt: Karagöz, 2011).

2.2.Depresyon Tipleri
2.2.1. Duygudurum Bozuklukları

Duygudurum başlığı altında tanımlanan depresyon çeşitleri şu şekildedir.

2.2.1.1. Major Depresif Epizod

DSM-IV-TR’ ye göre depresyon için tanı ölçütleri şunlardır;
İki haftalık bir dönem sırasında, daha önceki işlevsellik düzeyinde bir değişiklik olması ile birlikte aşağıdaki semptomlardan beşinin ya da daha fazlasının bulunmuş olması; semptomlardan en az birinin ya depresif duygudurum ya da ilgi kaybı ya da artık zevk alamama olması gerekir.

1. Ya hastanın kendisinin bildirmesi ya da başkasının gözlemesi ile belirli, hemen her gün, yaklaşık gün boyu süren depresif duygudurum,
2. Hemen her gün, yaklaşık gün boyu süren, tüm etkinliklere karşı ya da bu etkinliklerin çoğuna karşı ilgide belirgin azalma ya da artık bunlardan eskisi gibi zevk alamıyor olma,
3. Perhizde değilken önemli derecede kilo kaybı ya da kilo alımının olması, çocuklarda beklenen kilo alımının olmaması,
4. Hemen her gün insomnia ya da hipersomnianın olması,
5. Hemen her gün psikomotor ajitasyon ya da retardasyonun olması,
6. Hemen her gün yorgunluk bitkinlik ya da enerji kaybının olması,
7. Hemen her gün değersizlik, aşırı ya da uygun olmayan suçluluk duygularının olması,
8. Hemen her gün düşünme ya da düşüncelerini belirli bir konu üzerinde yoğunlaştırma yetisinde azalma ya da kararsızlık yaşama,
9. Yineleyen ölüm düşünceleri, özgül bir tasarı kurmaksızın yineleyen intihar etme düşünceleri, intihar girişimi ya da intihar etmek üzere özgül bir tasarımın olması(Amerikan Psikiyatri Birliği, 2001, Akt: Mollamehmetoğlu, 2011, s.14).

2.2.1.2. Manik Epizod

En az bir hafta süren olağandışı ve sürekli, kabarmış, taşkın, ayrı bir duygudurum döneminin olmaması gerekir. Duygudurum bozukluğu dönemi sırasında, aşağıdaki semptomlardan üçü ya da daha fazlasının kişide belirgin olarak bulunması gerekmektedir.

1. Benlik saygısında abartılı artma ya da grandiozite,
2. Uyku gereksiniminde azalma,
3. Her zamankinden daha konuşkan olma ya da konuşmaya tutma,
4. Fikir uçuşmaları ya da düşüncelerin sanki yarışıyor gibi birbirinin peşi sıra gelmesi yaşantısı,
5. Disktraktibilite (dikkat dağınıklığı),
6. Amaca yönelik etkinlikte artma ya da psikomotor ajitasyon,
7. Kötü sonuçlar doğurma olasılığı yüksek, zevk veren etkinliklere aşırı katılma (Amerikan Psikiyatri Birliği, 2001, Akt: Mollamehmetoğlu, 2011, s.14).

2.2.1.3. Mikst Epizod

En az bir haftalık bir dönem boyunca hemen her gün, hem bir manik epizod hem de bir major depresif epizod için tanı ölçütleri karşılanması gerekir. Mikst epizod, mesleki işlevsellikte, olağan toplumsal etkinliklerde, başkalarıyla olan ilişkilerde, belirgin bir bozulmaya yol açacak ya da kendisine ve başkalarına zarar vermesini önlemek için hastaneye yatırılmayı gerektirecek denli ağırdır ya da psikotik özellikler gösterir (Amerikan Psikiyatri Birliği, 2001, Akt: Mollamehmetoğlu, 2011, s.15).

2.2.1.4. Hipomanik Epizod

Olağan, depresif olmayan duygudurumdan açıkça farklı, en az 4 gün, gün boyu süren sürekli, kabarmış, taşkın ayrı bir duygudurum döneminin yaşanması gerekir. Duygudurum bozukluğu sırasında, aşağıdaki semptomlardan üçü ya da daha fazlasının belirgin olarak bulunması gerekir.

1. Benlik saygısında abartılı artma ya da grandiozite,
2. Uyku gereksiniminde azalma,
3. Her zamankinden daha konuşkan olma ya da konuşmaya tutma,
4. Fikir uçuşmaları ya da düşüncelerin sanki yarışıyor gibi birbirinin peşi sıra gelmesi yaşantısı,
5. Dikkat dağınıklığı,
6. Amaca yönelik etkinlikte artma ya da psikomotor ajitasyon,
7. Kötü sonuçlar doğurma olasılığı yüksek, zevk veren etkinliklere aşırı katılma.

Hipomanik epizod da kişinin semptomatik olmadığı zamanlardakinden çok farklı olarak işlevsellikte belirgin bir değişiklik olur. Duygudurum bozukluğu ve işlevsellikteki değişiklik başkalarınca da gözlenebilir düzeydedir (Amerikan Psikiyatri Birliği, 2001, Akt: Mollamehmetoğlu, 2011, s.16).

2.2.2. Depresif Bozukluklar

Depresif bozukluklar başlığı altında Amerikan Psikiyatri Birliği’nin tanımlamasında şu alt gruplar yer almaktadır.

2.2.2.1. Major Depresif Bozukluk

Tek bir major depresif epizodun var olması gerekir. Daha önce manik, mikst ya da hipomanik epizod geçirilmemiş olması gerekir. Hafif, orta derecede, psikotik özellikleri olmayan, ağır psikotik özellikleri olan, kronik katatonik, melankolik ve atipik özellikler gösteren, postpartum başlangıçlı gibi klinik özellikleri mevcuttur(Mollamehmetoğlu, 2011).

İki haftalık bir dönem sırasında, daha önceki işlevsellik düzeyinde bir değişiklik olması ile birlikte manik depresif epizodun belirtilerinden beşinin (ya da daha fazlasının) bulunmuş olması; belirtilerden en az birinin depresif duygudurum, ilgi kaybı, ya da artık zevk alamama olması gerekir(Bodur ve Üneri, 2008, Akt: Mollamehmetoğlu, 2011).

2.2.2.2. Distimik Bozukluk

Distimik bozukluk kişinin ya kendisinin bildirmesi, ya da başkalarınca gözleniyor olması ile belirli, en az 2 yıl ve hemen her gün yaklaşık gün boyu süren depresif bir duygudurumun olması sonucu ortaya çıkar. Çocuklarda ve ergenlerde duygudurum irritabl olabilir ve süresi en az 1 yıldır(Amerikan Psikiyatri Birliği, 2001, Akt: Mollamehmetoğlu, 2011).

Distimik bozukluk için aşağıdakilerin ikisinin ya da daha fazlasının kişide bulunması gerekir.

1. İştahsızlık ya da aşırı yemek yeme,
2. Uykusuzluk ya da aşırı uyku,
3. Düşük enerji düzeyi ya da yorgunluk,
4. Düşük benlik saygısı,
5. Düşüncelerini yoğunlaştırma güçlüğü ya da karar vermede güçlük,
6. Umutsuzluk duyguları.

Distimik bozukluğun ilk 2 yılında (çocuk ve ergenlerde ilk 1 yılı boyunca) major depresif epizod, manik epizod, mikst epizod ya da bir hipomanik epizod geçirilmemiş olması gerekir. Distimik bozukluk için geçerli olan semptomlar klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmalara neden olabilir (Amerikan Psikiyatri Birliği, 2001, Akt: Mollamehmetoğlu, 2011).

2.2.2.3. Bipolar Bozukluk

Bipolar bozukluklar Amerikan Psikiyatri Birliği’ne (2001) göre aşağıdaki alt gruplara ayrılır(Mollamehmetoğlu, 2011).

2.2.2.3.1. Bipolar I Bozukluğu

Bipolar I bozukluğu, tek manik epizod ilk manik epizod unu geçiren kişileri tanımlamak için kullanılır (Amerikan Psikiyatri Birliği, 2001, Akt: Mollamehmetoğlu, 2011). Manik durum semptomlarından en az 3‟ünün 1 hafta boyunca görülmesi Bipolar I bozukluğu için geçerlidir. Bipolar I‟ de çocuğun anormal ve abartılı tutumlar sergilemesi ve bu tutumlarında rahatsız edici bir şekilde olması gerekir(Miller, 2002, Akt: Mollamehmetoğlu, 2011).

2.2.3.2. Bipolar II Bozukluğu

Bir ya da birden fazla major depresif epizodun varlığı durumunda ortaya çıkar. En az bir kez hipomanik epizodun var olması; manik ve mikst epizodun hiçbir zaman geçirilmemiş olması gerekir(Amerikan Psikiyatri Birliği, 2001, Akt: Mollamehmetoğlu, 2011).

2.2.2.4. Siklotimik Bozukluk

En az 2 yıl süreli olarak hipomanik ve major depresif epizodun tanı ölçütlerini karşılamayan depresif semptomlarla giden birçok dönemin kişide bulunması gerekir. Bu dönem çocuk ve ergenler için en az 1 yıldır. Kişinin ilk 2 yıl boyunca major depresif epizod, manik epizod ya da mikst epizod geçirmemiş olması gerekir (Amerikan Psikiyatri Birliği, 2001, Akt: Mollamehmetoğlu, 2011).

2.2.2.5. Atipik Depresyon (Maskeli Depresyon)

Atipik özellikler gösteren kişide;

1. Belirgin bir kilo alımı ya da iştahta belirgin bir artma,
2. Hipersomnia,
3. Ağır paralizi,
4. Belirgin bir toplumsal ya da mesleki bozulma ile sonuçlanan kişilerarası ilişkilerde süregiden reddedilmeye duyarlılık özelliklerinden iki ya da daha fazlasının bulunmuş olması gerekir (Amerikan Psikiyatri Birliği, 2001, Akt: Mollamehmetoğlu, 2011).

Depresyon belirtilerinin arka planda olduğu veya hiç görülmediği, kişiler arası ilişkilerde bozulmanın olmadığı depresyon çeşididir. Sıklıkla psikolojik belirtiler ve yaşamsal sorunlar inkâr edilir ya da olduğundan daha az gösterilir. Beklenmedik bir biçimde alkole, kumara, ilaçlara düşkünlük, aile ve iş yaşamından uzaklaşma gibi belirtiler gösterir (Öztürk, 2004, Akt: Mollamehmetoğlu, 2011).

2.2.2.6. Mevsimsel Duygulanım Bozukluğu

Mevsimsel yapı gösteren depresyonda, yılın belirli bir zamanında tam remisyonlar (ya da depresyondan maniye ya da hipomaniye olan bir değişme) olmaktadır. Son iki yıl içinde mevsimlik ilişkiyi gösteren iki major depresif epizod ortaya çıkması gerekir (Amerikan Psikiyatri Birliği, 2001, Akt: Mollamehmetoğlu, 2011).

Bu bozukluğu yaşayan çocuklar, ekim başı ve kasım sonu arasında başlayan kendilerini yorgun, mutsuz, uyuşuk hissettikleri bir döneme girer. Kış günlerinde yaşadıkları kasvet şubat ortasından nisan ortasına kadar sürer. Tanı koyulması için değişikliklerin mevsimlere bağlı olarak görülmesi, 3 yıldır bu dönemlerin yaşanıyor olması ve 3 yıldır iki dönemin birbirini takip etmesi gereklidir (Shapiro, 1997, Akt: Mollamehmetoğlu, 2011).

3. Benlik Saygısı

3.1. Benlik Tanımları
Kişiliğin en önemli katmanı “Ben” ya da “Benlik” tir (Köknel, 1989). Benlik organizmik benliğin dayandığı gerçek olarak anlaşılabilir. Bu günlük yaşamda “kendi kendisi olmaya çalışmak “ şeklinde ifade edilmektedir( Nelson-Jones, 1982, Akt: Aktaş, 2011).

İnsan davranışı karmaşık ve dinamik bir yapı olan kişilikten önemli ölçüde etkilenir. Kişilik ise, bir bireyi diğerinden ayıran birçok özellikten oluşur. Kişiliği biçimlendiren en temel özelliklerden biri de benlik olgusudur(Buluş ve Cevher, 2007, Akt: Aktaş, 2011).

Benlik (self) terimi psikoloji literatüründe sık olarak kullanılan ve psikolojinin alt alanları ile psikolojik ekolde önemle üzerinde durulan bir kavramdır. Benlik geniş bir kavramsal sistem içerisinde, hiyerarşik olarak organize edilmiş yapıları kapsayan bir sistemdir (Korkmaz, 1996, Akt: Aktaş, 2011).

Benliğin Türkçe karşılığı olarak “öz” (Enç, 1974), “kendilik” (Öztürk, 1975) ve “benlik” (Yörükoğlu, 1985) sözcükleri önerilmektedir. Benlik egoyu içine alır ve egodan daha geniş çerçeveli bir yapı olup egodan daha üst yapısal özellikler göstermektedir. Benlik bir bireyin toplam kişiliği değil, toplam kişiliğin bir parçası ve bölümüdür(Korkmaz, 1996, Akt: Aktaş, 2011).

3.2. Ergen Dönemde Benlik Saygısını Etkileyen Faktörler

Ergen dönemde beden de bazı değişiklikler olmaya baslar. Bu hızlı değişiklikleri kabullenmek ergenler için oldukça zor olabilir. Bu dönemde normallik nedir tam olarak kestirilemez çünkü bu süreç herkes için farklı geçebilmektedir. Kendisini fiziksel bakımdan düzgün bulan, olumlu beden imgesine sahip bireylerin yüksek bir oranla olumlu benlik kavramlarına sahip olması beklenmektedir. Bireylerdeki bedeninden memnun olma, benlik saygısı ile ilişkili görünmektedir. Beden imgesindeki olumsuzluk, örneğin aşırı uzun olma, şişman olma ya da yüzde aknelerin olması benlik saygısında azalmaya neden olabilmektedir. Bireyde bu durumların varlığı ergen duygularının genel özellikleri olan çekingenlik, tedirginlik ve huzursuzluk, yalnız kalma ve başkalarından uzaklaşmak isteğini artıran bir faktör olarak ortaya çıkabilir. Böylece, kişi çevresindeki kişilerin beraber olma isteğini reddedip içe dönebilir. Bu nedenle özellikle ergenlik döneminde bireylerin kendini değerli görmeye, güven duymaya, sevilmeye ve takdir edilmeye gereksinimleri vardır. Bu gereksinimler, hem birey hem de çevresi tarafından bireysel farklılıklar dikkate alınarak verilmelidir(Erten, 2011, s.15).

Ergende benlik saygısını etkileyen önemli noktalardan biride anne baba tutumudur.
Ergenlerin benlik saygısı düzeyleri ile anne baba tutumları üzerine yapılan bir araştırma da anne babasının yüksek düzeyde demokratik bir tutuma sahip olduğunu algılayan öğrencilerin benlik saygısı düzeyleri, anne babasının tutumunu hem düşük hem de orta düzeyde demokratik olduğunu belirten öğrencilere göre anlamlı olarak daha yüksek olduğu bulunmuştur(Bozkurt ve Çam, 2010, Akt: Erten, 2011, s.15).
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Olumlu Düşünme Eğitim Programının Ergenlerin Depresyon ve Benlik Saygısı Düzeylerine Etkisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Enes KUŞ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Enes KUŞ'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Enes KUŞ Fotoğraf
Uzm.Psk.Enes KUŞ
Kocaeli
Uzman Psikolog - Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi2 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Enes KUŞ'un Yazıları
► Olumlu Düşünme Teknikleri ÇOK OKUNUYOR Psk.Ceren AKBOYAR
► Benlik Saygısı Psk.Muharrem ÇAPKIN
► Benlik Saygısı Kuramları Psk.İ.Nil BİREYŞOĞLU ÖZEN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Olumlu Düşünme Eğitim Programının Ergenlerin Depresyon ve Benlik Saygısı Düzeylerine Etkisi' başlığıyla benzeşen toplam 16 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Benliğin Yapısal Modeli Mayıs 2019
► Kişilik Bozuklukları Ekim 2018
► Depresyon Ekim 2018
◊ Ayrılık Kaygısı Ekim 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


16:29
Top