2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu
MAKALE #19905 © Yazan Uzm.Psk.Emine Lamiser ATİK | Yayın Ekim 2018 | 2,199 Okuyucu
Bowlby'nin geliştirdiği Bağlanma (Attachment) teorisine göre; Attachment (Bağlanma), gelişen çocuk ile dışarıdan ihtiyacını gideren veya ilgi gösteren kişi arasındaki duygusal tonu yansıtır. Bu kişi, primer olarak infantın bakımından sorumludur ve bebek duygusal enerjisini ona yönlendirir.

Bowlby'e göre bağlanma anne ile olan "doyum ve zevkin olduğu, sıcak, yakın ve devamlı ilişki" oluştuğu zaman gerçekleşir. Bağlanma, yaşamın birinci yılında oluşur ve anne ile bebeğin birbirini etkilediği resiprokal niteliktedir.

Bonding (Bağlanma); bazen attachment ile eş anlamlı kullanılır fakat bunlar farklı fenomenlerdir. Bonding, attachment'den farklıdır, annenin infanta olan hislerine değinir. Anne, normalde bir güvenlik kaynağı olarak infanta muhtaç değildir. Bu olay, bağlanma davranışının gerekliğidir. Anne ve infant arasında cilt teması olduğu zaman veya ses ve göz teması gibi diğer kontaktlar olduğunda; annenin infanta bağlılığı gelişir. Bu konuda birçok araştırma yapılmıştır. Bazı araştırıcılar; doğumdan hemen sonra bebekle cilt teması olan annelerin, bu tecrübeye maruz kalmayan annelere oranla, daha güçlü bağlanma şekli geliştirmekte ve daha fazla yakın ilgi gösterdiğini ileri sürdüler. Bazı araştırmacılar ise; Bağlanmanın oluşabilmesi için, doğumdan hemen sonraki kritik bir zaman dilimi içinde, cilt temasının oluşması gerektiğini ileri sürdüler. Bu tartışmalı bir konsepttir. Çünkü çoğu anne hemen bu temas oluşmasa bile infanta belirgin bağlanabilmekte ve iyi bir anne bakımı gösterebilmektedirler.

Bebekteki bağlanma aşağıdaki evrelerde gelişir:

Birinci evrede (preattachment stage) (doğum-8 hafta): Bebek daha çok açken ağlamasına rağmen, anne bunun acı, çaresizlik veya kızgınlıktan doğan sıkıntıyı temsil ettiğine dair ağlama uyaranı olarak geneller. Bağlanmayı kuvvetlendiren diğer belirtiler: gülme, bebeğin çıkardığı sesler ve bakmadır. Gelişen çocuk, anne veya bakım verene bağlandığı anda; anne uzaklaştığında ağlayacaktır. Ayrılmanın anlamı; çocuğun gelişim seviyesine ve mevcut olan bağlanmanın evresine bağlıdır.

İkinci evrede (bağlanmanın oluşum evresi) (8 -10 haftadan 6 aya kadar): İnfant, çevresindeki bir veya birden fazla kişiye bağlanır. Özel şahıstan ayrılma, ihtiyaçları karşılandığı sürece sorun çıkarmaz.

Sonraki evre (Belirgin bağlanma) (6 ay - Yetişkinliğe kadar):Bakıcı veya anne ayrıldığında ağlar ve diğer sıkıntı belirtileri gösterir (Bu bazı çocuklarda üçüncü ayda başlar). Anneye verildiğinde infant ağlamayı keser ve sıkı sıkı yapışır, sanki annesinin döndüğü konusunda fazla bir güvence elde etmek istermiş gibidir. Bazen ayrıldıktan sonra anneyi görmek ağlamanın durması için yeterli olur. Çocuklar büyüdükçe, onların annelerinden uzaklaştığı zaman distress'in oluştuğu kritik bir mesafe vardır.

Anne yoksunluk sendromu olarak bilinen, Rene spitz tarafından hospitalizm (yuva hastalığı) veya anaklitik depresyon olarakta adlandırılan durumda; annelerinden uzun süre (3 ay'ın üzeri ) ayrı kalan veya bakımevine verilen, 2 yaş altındaki bazı çocuklarda gözlenir. Bu çocuklarda, önceden tahmin edilebilen davranış kalıpları basamak basamak gelişir:

1.Protesto Dönemi: Ağlamak, çağırmak ve kaybolan kişiyi aramakla, ayrılığa karşı protesto gösterir. Ağlamaları dindirilemez, yatıştırılamaz; kısa süreli susma sırasında yanlarına biri yaklaşacak olursa yeniden ağlamaya başlarlar. Sustuklarında yüzlerinde yorgun ve küskün bir ifade belirir.

2.Çaresizlik Dönemi: Annesinin döneceği konusunda tamamen ümitsiz duruma düşer.

3.Detachment Dönemi: Anneden kendisini duygusal olarak ayırır. Bowlby bu evrenin anneye karşı ambivalans hisleri içerdiğini düşünüyor, çünkü çocuk hem anneyi ister hemde terkettiği için ona öfkelidir. Anne döndüğü zaman, ilgisini kesmiş evrede olan çocuk indefere davranış gösterir. Anne unutulmamıştır fakat ilk terkettiğinden dolayı anneye öfke duyar ve yeniden olacağı konusunda korku duyar. Bu çocukların bazıları yetişkinlik dönemlerinde; duygusal ilişki oluşturmakta sınırlı, az veya hiç duygulanamama ve duygusal çekilme ile karakterize duygusuz kişilikler geliştirebilir.

Bu duyusal ve duygusal beslenmeden uzun süreli yoksun kalan çocuklarda zeka ve gelişimsel açıdan bir çok aksaklıklar meydana çıkmaktadır. Bowlby'e göre; erken yaştaki anne yoksunluğu yarasının ilerki yaşlarda az yada çok şiddetli uyum bozukluğuna neden olacağını belirtmiştir.

Bağlanma davranışı bozukluğu, yaşam boyu kişiyi etkiler. Çalışmalar göstermiş ki; evlerinden ilk defa ayrılan kolej ögrencilerinde; ilk bakımverenle ilk bağlılıkları güvenli olmuşsa eğer, iyi sosyal uyum gösteriyorlardı. Düşük kendilik değeri, zayıf sosyal ilişki ve strese karşı emosyonel incinebilirlik, yaşamın birinci yılındaki az güvenli bağlanma ile ilgiliydi.

İnsanlar arasında daha sonra gelişen duygusal bağlılık, önceki bağlılığın nitelikleri içerir. Yetişkinlerin bağlılıklarını eşsiz kılan; emniyet hissi, ihtiyaç duyulma ve verebilme hissini oluşturmasıdır. Bağlanma figürünün yokluğu, kişiyi yalnız veya anksiyöz yapar.

Hayatın ilk yılında bebeğin psikososyal görevi, güvenmeyi öğrenmektir. Bebekle annesi arasındaki ilişkiden doğan güven duygusu, insanın ileride kuracağı kişiler arası ilişkilerin temelini oluşturur.

Birçok araştırma; çocuğun yaşamının ilk iki yılı süresinde yer alan bir gecelik ayrılığın bile daha sonraki ayrılıklarla birleşerek bir çok soruna yol açabileceğini göstermiştir.

Anne ayrıldığı zaman çocuğun gösterdiği sıkıntıyı tarif eden "Separasyon Anksiyetesi"dir. Bowlby'e göre; ayrılıkta görülebilen sıkıntı, sadece anksiyete değildir; sevgi objesinin kaybı nedeniyle depresyonda vardır.

Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu :
Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğunun temel özelliği evden ya da evde bağlandığı kişiden ayrılmaya bağlı aşırı anksiyetenin olmasıdır. Bu anksiyete, bireyi gelişim düzeyine göre beklenenden fazladır, bozukluk bir dönem için en az 4 hafta sürmelidir. 18 yaşından önce başlamalıdır. Bu bozukluğu olan bireyler her evden ya da bağlandıkları kişilerden ayrıldıklarında yineleyici bir biçimde aşırı sıkıntı ve kaygı yaşarlar. Bağlandıkları başlıca kişilerden ayrıldıklarında bu kişilerin nerede olduklarını bilmeye ve onlarla ilişki içinde olmaya (örn.telefon ile görüşmeleri) gereksinim duyarlar. Eve dönme özlemi içindedirler ve sürekli yeniden birleşme düşleri kurarlar.

Bağlandıkları kişilerden ayrıldıklarında kendilerinin veya bağlandıkları kişilerin bir kaza geçirecekleri ya da hastalanacaklarına ilişkin sürekli ve aşırı bir kaygı yaşarlar. Bu bozukluğu olan çocuklar sıklıkla kaybolma ve ana babasına bir daha kavuşamama korkusu yaşarlar. Tek başına evden veya bildik çevreden uzağa bir yere yolculuğa çıktıklarında huzursuzlanırlar ve tek başlarına bir yere gitmekten kaçınırlar. Okul ya da kampa katılmaya karşı çıkarlar, arkadaşlarının evine ziyarete gitmez ya da orada uyumazlar, ufak tefek işler için bile evden çıkmazlar. Bu çocuklar odada tek başına oturamazlar, "yapışkan" davranışlar gösterirler, evde anababalarının çevresinde dolaşırlar ya da onları "bir gölge gibi" izlerler.

Bu bozukluğu olan çocuklar uyku zamanı zorlanırlar ve uyuyana kadar yanlarında birinin olmasını isterler. Gece boyunca kendi yollarını bir şekilde anababalarının (ya da kardeşleri gibi, önemli başka bir kişi) yatağına göre ayarlar; anababanın yatak odasına gitmeleri yasaklanmışsa, oda kapısının önünde uyuyabilirler: Korkularını yansıtan (örn. bir yangında, cinayette ya da büyük felakette ailenin zarar görmesi) gece kabusları görebilirler. Ayrılıkta ya da böyle bir ayrılık beklendiğinde karın ağrıları, baş ağrıları, bulantı ve kusma gibi bedensel yakınmaları olur. Çarpıntı, baş dönmesi ve halsizlik hissi gibi kardiovaskuler belirtiler küçük çocuklarda nadir olmakla birlikte daha ileri yaştaki bireylerde yaygın olarak gözlenebilir.

DSM-IV. Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu

A. Aşağıdakilerden üçünün ( yada daha fazlasının) olması ile belirli, kişinin yada bağlandığı insanlardan ayrılmasıyla ilgili, gelişimsel olarak uygunsuz ve aşırı anksiyetenin olması:

(1) evden ya da bağlandığı başlıca kişilereden ayrıldığında ya da böyle bir ayrılık beklendiğinde yineleyici bir biçimde aşırı sıkıntı duyma.

(2) bağlandığı başlıca kişileri yitireceğine ya da onların başına bir iş geleceğine ilişkin sürekli ve aşırı bir kaygı duyma.

(3) kötü bir olayın, bağlandığı başlıca kişiden ayrılmasına yol açacağına ilişkin sürekli ve aşırı bir kaygı duyma .

(4) ayrılma korkusundan ötürü, sürekli olarak, okula ya da başka bir yere gitmek istememe ya da gitmeyi reddetme.

(5) tek başına kalma, evde bağlandığı başlıca kişiler olmaksızın kalma ya da kendisi için önemli erişkin insanlar olmadan diğer ortamlarda bulunma konusunda isteksizlik gösterme ya da bu konuda sürekli ve aşırı bir korku duyma.

(6) bağlandığı başlıca kişinin yakınında olmadan ya da evin dışında uyuma konusunda sürekli bir isteksizlik gösterme ya da uyumayı reddetme.

(7) ayrılma konusunda sürekli kabus görme

(8) bağlandığı başlıca kişilerden ayrıldığında ya da böyle bir ayrılık beklendiğinde yineleyici bir biçimde fiziksel semptom yakınmaları getirme (başağrıları, karın ağrıları, bulantı ya da kusma gibi).

B. Bu bozukluğun süresi en az 4 haftadır.

C. Başlangıcı 18 yaşından önce olur.

D. Bu bozukluk klinik açıdan önemli bir sıkıntıya ya da toplumsal, okulda (mesleki) ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olur.

E. Bu bozukluk sadece bir Yaygın Gelişim Bozukluğu, Şizofreni ya da diğer bir Psikotik Bozukluğun gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır ve Agarafobi ile giden Panik Bozukluğuyla daha iyi açıklanamaz.

Varsa belirtiniz:

Erken Başlangıçlı: Başlangıcı 6 yaşından önce olursa.

Separasyon Anksiyetesinin değerlendirilmesi:

DSM-III R' a göre şekillenmiş 21 soruluk görüşme soruları anne tarafından "evet", "bazen", "hayır" tarzında cevaplanan formu SAD (Separation Anxiety Disorder) 'ı değerlendirmede kullanabiliriz.

Separasyon anksiyete bozukluğu görüşme formu

1a. Birşeylerin size zarar vereceği konusunda gerçekdışı endişeleri var mı?

1b. Ayrılıp geri dönmeyeceğiniz konusunda gerçek dışı endişeleri var mı?

2a. Sizi kaybedeceği konusunda gerçek dışı endişeleri var mı?

2b. Kaçırılacağı konusunda gerçek dışı endişeleri var mı?

2c. Öldürüleceği konusunda gerçek dışı endişeleri var mı?

2d. Bir kazaya kurban gideceği tarzında gerçek dışı endişeleri var mı?

3a. Evde sizle kalabilsin diye okula gitmede isteksizlik gösterir mi?

3b. Evde sizle kalabilsin diye okula gitmeyi red eder mi?

4a. Onun yanında olmaksızın uyumaya gitmede isteksizlik gösterir mi?

4b. Onun yanında olmaksızın uyumaya gitmeyi red eder mi?

4c. Evde sizinle birlikte kalma isteği sebebiyle ev haricindeki herhanği bir yerde (arkadaş veya akraba) uyumaya isteksizlik gösterir mi?

4d. Evde sizinle birlikte kalma isteği sebebiyle ev haricindeki herhanği bir yerde (arkadaş veya akraba) uyumayı red eder mi?

5a. Sizinle birlikte olma isteği sebebiyle evde yanlız olmaktan kaçınır mı?

5b. Evi çevresinde sizi göremeyince rahatsız olur mu?

6. Sizden ayrılma içerikli tekrarlayan gece kabusları var mı?

7 Okul günlerinde mide ağrısı., başağrısı, bulantı veya kusma gibi fiziksel şikayetleri olur mu?

8a. Sizin ikinizin ayrılacağını bildiği zaman (örn.işe gitmek için veya gece çıkmak için) rahatsız olur mu?

8b. Sizin ikinizin ayrılacağı zaman (örn.işe gitmek için veya gece çıkmak için) rahatsız olur mu?

9a. Sizle olmadığı zaman üzüntülü gözükür mü?

9b. Sizle olmadığı zaman, okul ödevlerine konsantre olmakta veya oyun oynamakta zorlandığı gözlenir mi?

Dikkat: 9 madde DSM-III kriterlerie göre SAD'ı yansıtır. (Zucker ve ark.;1996)

SAD tanısı için 9 sorunun 3' ünü evet cevabı alması gerekir. Konservatif tanı 3 "evet", Liberal tanı 3"evet" veya "bazen" alması gerekir.

Tedavisi:

Ayrılma anksiyetesinin oluşumunda özellikle annenin yanlış tutumunun önemli rolü olduğunu biliyoruz. Ancak şurası unutulmamalıdır ki “ayrılma kaygısı” sıklıkla kaygısal yapıya sahip, yani biyolojik ruhsal yapısı kaygılı çocuklarda oluşur. Dolayısıyla bu durum aslında çocuğun yapısal ruhsal özellikleri ile ilgili, genetik faktörlerin de rol aldığı psikiyatrik bir bozukluktur. Ailenin yanlış tutumu, var olan klinik durumun ortaya çıkışını tetiklemekte ya da sürecin daha sıkıntılı geçmesine neden olmaktadır.

Ayrılma anksiyetesinin tedavisinde ilk yapılması gereken aile rehberliğidir. Anne babanın tutum ve davranışlarının düzenlenmesidir. Yuvaya başlama döneminde yapılması gerekenlerin aileye ve eğitimcilere anlatılmasıdır. Çocuğun yaşadığı sıkıntının yoğunluğuna ve yaşam kalitesine etkisine göre tedaviye “kaygı giderici” ilaçlar da eklenebilir. Birçok aile bu durumda çocuğuna ilaç kullanmak istemez, ilaç tedavisine direnç gösterir. Bunun en önemli nedeni, ailenin çocuğun yaşadığı sıkıntının ciddiyetini anlamaması ve çocuğun ne kadar acı çektiğini fark etmemesidir. Ayrılma kaygısında çocuğun çektiği acı “diş ağrısından” daha az bir acı değildir. Bu durumda çocuğun sıkıntısını azaltacak ilaç uygulamamak, en hafifiyle çocuğa haksızlık etmek demektir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Emine Lamiser ATİK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Emine Lamiser ATİK'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Emine Lamiser ATİK Fotoğraf
Uzm.Psk.Emine Lamiser ATİK
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi19 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Emine Lamiser ATİK'in Yazıları
► Sınav Anksiyetesi Psk.Eylem OKDEMİR OYLUM
► Çocuklarda Ayrılma Anksıyetesi Psk.Aysun AKTAŞ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu' başlığıyla benzeşen toplam 14 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


11:35
Top