2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Sosyal Medya Bağımlılığı ve Hayatı Kaçırıyor Olma Hissi
MAKALE #19540 © Yazan Psk.Eray ÜNLÜ | Yayın Nisan 2018 | 4,005 Okuyucu
Son 20 yıl içinde bilgi iletişim teknolojileri çok büyük bir hızla gelişti. Her gelişme gibi yaşamımıza kattığı güzelliklerin yanı sıra bir çok problemi de beraberinde getirdi. Artık sevdiklerimizle çok rahat iletişim kurabiliyoruz. Mesela uzaktaki bir yakınımızla ya da arkadaşımızla görüntülü sohbet edebilmek büyük bir nimet veya banka işlemlerindeki teknolojiler de hayatımızı kolaylaştırıyor. Aklımıza takılan ve öğrenmek istediğimiz bir konu hakkında da kolaylıkla bilgiye ulaşabiliyoruz. Bir kitaba, bir filme, bir şarkıya rahatça ulaşabiliyoruz. Bunlar gibi ve benzeri bir çok konuda teknoloji bize harika olanaklar sunabiliyor. İlerleyen zamanda bu türden yeni gelişmelerin bizlere daha fazla neler vaadebileceğini tahmin etmek zor.
Bilgi iletişim teknolojilerinin yaşamımızı değiştiren bir diğer yönü de sosyal medya. Hem iletişim kolaylığı sağlıyor hem de sanal ortamda da olsa sosyalleşmemize katkı sağlıyor. Ancak hem kendi yaşamlarımızdan yola çıkarak hem de çevremizi gözlemlediğimizde şunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz ki sosyal medya çok fazla zamanımızı alıyor. Ve bu zaman git gide artıyor. T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından yapılan bir araştırmanın verilerine göre ortalama olarak günde 3 saatimizi sosyal medyada geçiriyoruz. Aynı araştırmaya göre günlük internet kullanımı ortalaması 7 saat yani günün neredeyse 3'te 1'i. Özellikle 25 yaş altı gençlerin internet ve sosyal medya kullanımları ise bu sürelerin çok daha üzerinde.
Doğduklarında internetin ve cep telefonlarının var olduğu nesile "digital kids" deniyor. Yani ülkemizde cep telefonunun ve internetin yaygın olarak kullanılmaya başlandığı 90'ların sonunda doğan bebekler "digital kids" olarak adlandırılıyor. 20 yaş ve altı gençler bu nedenle farklı bir dünyayı bilmiyorlar. Onlara göre internetsiz ve cep telefonları olmadan nasıl yaşanırdı ki ?
Bu gelişmelerle 20'li ve 30'lu yaşlarda tanışan şimdi orta yaşlı diyebileceğimiz grupta da durum farklı değil aslında, özellikle sosyal medya kullanımı açısından. Çünkü bu grup sosyal medyayı geç keşfetti ama pek de bir sevdi. Günceli yakalamak adına da bu gelişmelere çabuk uyum sağladı. Çocuğunun internet bağımlılığından şikayet edip bir uzmana başvururken aynı anda telefonu ile uğraşan ebeveynlere rastlamak mümkün.
Sosyal Medya son bir kaç yıldır internette en çok kullanılan paltform haline dönüştü. Bir dönem facebook ardından twitter moda oldu. Sonra instagram geldi. Instagram kısa sürede en çok kullanılan sosyal medya uygulaması oldu.
İnsanların istemsizce sosyal medya hesaplarını kontrol ettiklerini, adeta zaman kavramını kaybedip amaçsızca ekrana baktıklarını görüyoruz. İngiltere'de yapılan bir araştırmada araştırmaya katılan 18-25 yaş aralığındaki gençlerin 10 dakika süreyle sosyal medya hesaplarını kontrol etmediklerinde kendilerini gergin hissettikleri rapor edildi.
Tüm bunların sonucunda da ruhsal hastalıkların sınıflandırmasında kullanılan Psikiyatrik Sınıflandırma Sistemi Tanı Listesi'nin (DSM) daha ileri çalışmalar gerektiren ruhsal hastalıklar bölümüne, kişiyi yalnızlaştırarak depresyona sokabilen "internet bağımlılığı" da eklendi.
İnternet bağımlılığının belirtleri arasında; internette geçirilen zamanın sürekli olarak uzaması, internette geçirilen bu sürede kişisel denetimin tamamen ortadan kalkması, çevresindeki insanlara bu süre ile ilgili yalan söyleme, sabah uyanır uyanmaz internete bağlanma gereksinimi duyma, internette geçirilen zamanı azaltma konusunda tekrar tekrar başarısızlığa uğrama gibi davranışlar gösterilmektedir. Üstelik yine yapılan araştırma ve kıyaslamalara göre ülke olarak bir çok ülkeden internet bağımlığı ve sosyal medya bağımlılığı konusunda daha olumsuz bir noktada olduğumuzu söyleyebiliriz.
Adına ister internet bağımlığı ister cep telefonu bağımlığı ister sosyal medya bağımlığı diyelim tıpkı diğer bağımlılık türleri gibi yeni bir bağımlılık alanı ortaya çıkmış oldu.
Sosyal medyada özellikle de instagramda insanlar en çok, ilgisini çekecek türden insanların yaşamlarının her anını takip ediyorlar. Daha çok da gösterişli bir hayat yaşayan ve bunu paylaşan insanları takip ediyorlar. Şatafatlı evler, pahalı arabalar, alışverişler, tatiller, restoranlar, gece kulüpleri, eğlenceler vs. Bu içerikleri izleyen ve normal bir hayatı olan insanlar ister istemez sanki herkes harika, muhteşem bir hayata sahipmiş ve kendileri de berbat bir hayatın içindeymiş gibi bir duyguya kapılıyorlar. Ben buna " hayatı kaçırıyor olma ya da hayatı ıskalıyor olma hissi" diyorum.
Dünyada 7 milyarın üzerinde insan var. Elbette bu popülasyonun içinde farklı hayat yaşayan insanlar var. Tıpkı çok zor hayatlar yaşayan insanların var olduğu gibi. Sosyal medya var olmadan önce bu hayatların bu kadar içine giremiyorduk. Bir tarafta, belki teşhircilik, belki kendini farklı gösterme isteği, belki görgüsüzlük, belki bir savunma mekanizması nedeniyle hayatlarının istediği kısımlarını sosyal medya aracılığıyla yoğun şekilde paylaşan insanlar diğer tarafta bunları izleyen insanlar var. Yani özetlersek bir tarafta yaşayan ve bunu gösterenler diğer tarafta ise izleyen insanlar.
İzleyenler de oluşan hayatı kaçırıyor olma ya da hayatı ıskalıyor olma hissinden bahsetmiştik. Bu his muhtemelen bir ertelemecilik davranışına da yol açabiliyor. Yani sadece izlemeyi öğrenen kişi yaşamayı erteleyebiliyor. Yaşamayı bazı şartlara bağlayabiliyor.
Oysa izleyenler izlemek yerine , hayatı yaşamaya başlasalar kaçırdıkları ya da ıskaladıkları değil, başrol oyuncusu oldukları, senaryosunu yazıp yönettikleri kendi filmlerini çekmeye başlayacaklar. Yani kendi hayatlarının kontrolünü ele alacaklar.
Amerika Birleşik Devletleri'nde 2017 yılında 200 bin akıllı telefon kullanıcısı üzerinde yapılan bir araştırmaya göre cep telefonu uygulamalarında daha fazla zaman geçirenlerin daha az zaman geçirenlere göre daha mutsuz oldukları sonucuna varılmış. Aynı gruba yani internette daha fazla zaman geçiren gruba " hayatı kaçırıyor ya da ıskalıyor gibi hissediyor musunuz?" gibi bir soru sorabilseydik muhtemelen evet yanıtını alabilirdik.
T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın yukarıda bahsedilen araştırmasının sonuçlarından yola çıkarsak internet ve sosyal medya kullanımı için ayırdığımız günde 3 saatte insan neler başarmaz? Yeni bir dil öğrenmek, eğer öğrenciysek akademik başarımızı arttırmak, spor yapmak ve vücudumuza istediğimiz şekli vermek, yeni bir meslek edinmek gibi aklımıza gelebilecek bir çok işi başarabiliriz.
Gerçek bir hobi edinmek, cep telefonunu evde bırakıp uzun yürüyüşler yapmak, harika yemekler yapıp sevdiklerimizle paylaşmak yapabileceğimiz diğer işler olabilir. Böylece internet ve sosyal medya bağımlılığıyla da mücadele etmiş oluruz.
Çevremizle yüz yüze ve sağlıklı bir iletişim kurabilmek, yoğun cep telefonu ve bilgisayar kullanımının verdiği fiziksel hasarları önlemek de elde edebileceğimiz diğer faydalar. İletişim eksikliği ruh sağlığımızı doğrudan etkileyen faktörlerden biri. Sağlıklı her insan iletişime ihtiyaç duyar. Bu iletişimin de sanal değil gerçek iletişim olması çok önemli. Ayrıca yoğun cep telefonu ve bilgisayar kullanımı , baş ,boyun, bel ve göz sağlığımızı da tehdit edebiliyor, duruş bozuklarına yol açabiliyor. Uzun süre hareketsiz kalmanın vücudun işleyişine vereceği zarar da unutulmamalı.
İnternet kullanımı ve sosyal medya kullanımı günlük yaşantımızı etkileyecek boyuta ulaşırsa bir uzmandan yardım almak ve bu bağımlılıktan kurtulmak yapabileceğimiz en doğru şey olacaktır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Sosyal Medya Bağımlılığı ve Hayatı Kaçırıyor Olma Hissi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Eray ÜNLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Eray ÜNLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     4 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Eray ÜNLÜ'nün Makaleleri
► Sosyal Medya Psikolojisi Psk.Dnş.Havva BAYAR
► Sosyal Medya Fenomenliği Psk.Aslıhan DEĞERLİ AYTOĞAN
► Sosyal Medya ve Mahremiyet Psk.Eyüp TUNAHAN
► Sosyal Medya ve İlişkiler Psk.Özlem SANAN ŞENBAY
► Sosyal Medya Depresyonu Psk.Serap DUYGULU
► İnternet ve Sosyal Medya Psk.Dnş.İsmail SÖNMEZ
► Sosyal Medya Mutluluk İlişkisi Psk.Çağlar VAR
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Sosyal Medya Bağımlılığı ve Hayatı Kaçırıyor Olma Hissi' başlığıyla benzeşen toplam 18 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


16:34
Top