2007'den Bugüne 92,312 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,978 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocuğunuzla, Daha Anne Karnındayken Konuşun.
MAKALE #18792 © Yazan Uzm.Psk.Ebru ZORLUTUNA | Yayın Eylül 2017 | 2,687 Okuyucu
Konuşma ve dil, başkalarıyla iletişim kurmak için kullandığımız becerilerdir.Bu becerileri yaşamamızın ilk yıllarında şekillendiririz. Çoğu çocuk, 6 yaşına kadar konuşma ve dille ilgili temel becerileri öğrenirler. Bebekler, rahimde öğrenmeye başlarlar. Tanıdık seslere karşılık verirler. Onun için anne karnındayken, konuşun, masallar anlatın, şarkılar söyleyin ve dinletin diye sıklıkla vurgulanıyor.

Çocukların ilk kelimeleri anne-babaların kulağına en güzel müzik gibi gelir. Dil gelişimi anne-babaların en çok ilgilendiği alanlardan biridir. Her çocuk kendi hızıyla konuşmayı öğrenirken, genel kilometre taşları normal konuşma ve dil gelişimine rehberlik edebilir. Aileler, normal konuşma gelişimini bilmezse kaygılanabilir. Her çocuğun gelişim hızının farklı olduğunu ve biricik olduğunu gözden kaçırırsa yine endişe duyabilirler. Dil gelişimi, çocuğun fizyolojik yapısı, aile öyküsü, yeterli uyaranlara maruz kalıp, kalmadığı, anne-baba tutumları, bakıcıların etkisi gibi birçok faktöre bağlıdır. Çocuğunuzun dil gelişiminde farklılık gözlemliyorsanız, ilk önce çocuğunuzun dil gelişiminin hangi düzeyde olduğunu mutlaka dil ve konuşma terapistinin görmesini sağlayınız. Çocuğunuzun dil gelişiminin hangi aşamada olduğunu öğrendikten sonra diğer aşamaları öğrenip belki sizinya dadil ve konuşma terapisti tarafından takibi yapılması en uygunu olacaktır.

Bu yazıda okul öncesi çocukların dil gelişimini ele alacağız. Çocuğunuz 2-3 yaşlarına gelip hala konuşmaya başlamamış olabilir. 4-5 yaşına gelmiş fakat sesleri karıştırıyor, kelimeleri farklı söylüyor olabilir. Konuşmaya başladığı ilk yıllarda hiç kekelememiş sonradan kekelemeye başlamış olabilir. Bunun yanında sizin neler yapabileceğinizi ya da hangi yöntemlerin uygulandığını bu yazıda bulabilirsiniz. Bu hafta sayfamda dil gelişimi konusunda uzman dil ve konuşma terapisti Nida Şanlı Colay, ailelerin en çok merak ettiği soruları cevaplıyor.

1. Her çocuk aynı yaşta mı konuşmaya başlar? Çocuğum 3 yaşına geldi hala konuşmuyor, ne yapabilirim?

Tüm ebeveynler çocuklarının ağzından dökülecek o sihirli ilk sözcükleri heyecan içinde beklerler. Daha ilk kucaklarına aldıkları andan itibaren onlara ‘Anne’ ve ‘Baba’ dedikleri o anların hayalini kurarlar. Tüm bu süreç zarfında çocuk gelişimsel olarak bazı basamakları başarıyla tamamlamalıdır.

Öncelikle çocuk kabaca ifade edecek olursak anne ve babasını farkeder ve geliştikçe etrafı ile ilgili deneyimler edinmeye başlar, motor becerilerinin gelişmesiyle örneğin yürümesi ile deneyimlerini daha geniş alanlara yayar ve adeta hayat ile bilgileri araştırır ve depolar. Konuşmasa bile iletişim halindedir, jest, mimik ve beden dili kullanarak sözsüz bir iletişim kurar. 1 yaş civarında ilk sözcükler gelir, 2 yaşında 50 sözcüğü olması ve basit cümleler kurması, basit sorulara yanıt vermesi, 3-4 yaş civarında çevresi ile ilgili fikirlerini ve duygularını sözel olarak ifade etmesi beklenilir. Bazen bu süreç beklenilen şekilde olmayabilir.

Konuşmanın gecikmesi birçok tıbbi durumla ilişkili olabileceği gibi herhangi bir neden olmaksızın da oluşabilecek bir durumdur. Birçok normal gelişim göstermeyen çocukların ailesi öncelikli olarak çocuğum konuşmuyor şikâyetiyle başvurmuştur hekimlere.
Dil ve konuşmadaki gecikme otizm, zihin engeli, işitme engeli, nörolojik sendromlar olmak üzere bir çok medikal durumun belirteçlerinden olabilir. Ama bunun tam aksi olarak altta bazen bir uyaran eksikliği gibi bir durum olabilir ya da herhangi bir nedeni olmayabilir bu gecikmenin. Bu gibi durumlarda dikkat edilmesi gereken nokta yine erken müdahaledir. ‘Erkekler geç konuşur’ ya da ‘babası da 5 yaşında konuşmuş’ gibi ifadeler beklemek için bir neden değildir. Çünkü zaman ilerledikçe çocuğun akranları arasındaki fark git gide artmaktadır ve bu fark arttıkça çocuğun daha da fazla desteğe ihtiyacı olacaktır. Ayrıca okul öncesi dil becerilerinin okul dönemi akademik becerilerin belirteci olduğu yönünde çalışmalar bulunmaktadır.

Süreç ilerledikçe, çocuğun farkındalığının artmasına bağlı olarak kendini ifade edemeyen bir çocuk olarak bu başta bir dil gecikmesi gibi görünürken ilerleyen süreçlerde iletişim bozukluğuna, öfke nöbetlerine dönüşebilir.

Ebeveynler bir gecikme olduğunu düşündüklerine bir dil ve konuşma terapistine danışmalıdır. Dil ve konuşma terapisi hem çocuğa hem de ebeveyne yöneliktir. Çocuğun dil gelişimi uzman tarafından desteklenirken aileye klinik dışı ortamda veya oyun sırasında nasıl desteklemesi gerektiği dil ve konuşma terapisinde kullanılan teknikleri nasıl gündelik yaşama aktarabileceği öğretilir.

2. Farklı dillerin konuşulduğu ailelerde çocuklar Türkçe konuşmakta zorlanır mı?

İkidilli ya da üçdilli ailelerede çocuğun dilsel gelişiminin tek dile maruz kalan akranlarından biraz daha geri olması beklenilen bir durumdur.

3. Dil gelişimini arttırmak için aileler neler yapılabilir?

Dil ve konuşma terapistine danıştıktan sonra yakın ve uzak dönem hedefler aile ile birlikte belirlenir. Ebeveynler temel olarak dil gelişimini destekleyici stratejilerle nasıl oyun oynayabileceği konusunda terapistden destek alır. Ve çocuğun etkileşim alanlarındaki öğrenme fırsatları nasıl artırılabilir sorusunun yanıtı aranır. Ekrana maruz kalma zamanının azaltılması, yetişkin eşliğinde dil gelişimini destekleyici gelişimsel hedefleri olan oyunlar, doğru oyuncak seçimi gibi konularda dil ve konuşma terapisti kılavuzluk eder. Ebeveyn ve dil-konuşma terapisti bir ekip olarak çalışır.

4. Dil gelişimi için okul öncesi kurumlar neler yapabilir?

Okul öncesi kurumlar nasıl diğer gelişim alanları açısından yoğun bir şekilde öğrenme fırsatlarıyla doluysa aynı şey dil gelişimi için de geçerlidir. Gelişimsel olarak okula hazır olan çocuğun akranlarıyla yapılandırılmış (Örneğin masa başı, eğitsel aktiviteler) ve yapılandırılmamış (Örneğin serbest oyun zamanı) çocuğun dili edinmesi için güzel fırsatlardır. Öğretmenin çocuğun gelişimine pararlel olarak model olması, uygun bir dil kullanması, dilil genişletme, ipucu sunma, fırsat yaratma gibi tekniklerle dil gelişimine katkıda bulunabilirler.

Tüm bunlara ek olarak çocuk bütünsel olarak değerlendirmeli ve dilsel-gelişimsel hedefler ona göre planlanmalıdır. Bu hedeflerin belirlenmesinde öğretmenlerimizin okuldaki gözlemleri çok kıymetlidir.

5. Okul Öncesinde Kekemelik normal mi?

Okul öncesi dönemde akıcısızlık bozukları sıkça rastlanılan bir durumdur. Çocuklar %75 okul öncesi dönemde %5 i 6 ay ya da daha uzun süreli akıcısızlıklar yaşar. 3/ 4 ü kendiliğinden düzelirken 1/ 4 ü kronik yani uzun dönem olma riskini içerir.
Dil ve konuşma terapisti bu takılmaların hangi yüzdeliğe girdiğini yani normal akıcısızlık mı yoksa kronik akıcısızlık mı ona karar verir. Uzun dönem (kronik) olma risklerini değerlendirir, ailede genetik yatkınlık olması, takılma özellikleri, ek dil ve konuşma bozuklukları, tutumları, çocuğun hissetikleri ve bakış açısını oyun oynarken değerlendirir sonuca göre takip eder ya da tam tersi uzun dönemli olma riski var ise terapi ile destekler. Her bozuklukta olduğu gibi dil ve konuşma terapistinin görevi hem çocuğun akıcısızlıklarla başetmesine yardımcı olmak hem de aileyi desteklemektir. Ailenin bu duruma tepkisi, bakış açısı, hissettikleri, ev ortamı gibi temel unsurları değerlendirir ve terapiye dahil eder.

6. Okul öncesinde bazı çocuklar sesleri karıştırdığında ne yapmalıyız?

Nasıl çocuğun hareket becerileri için bazı ortalama yaş beklentileri varsa bu Türkçe’deki seslerin edinimi için de geçerlidir. Ege ve arkadaşlarının 2010 yılında yapmış oldukları çalışmadan örnek verecek olursak /k/ sesi 3 yaş, /s/ sesi 4 yaş, /r/ sesi 6 yaş civarında edinilmiş olmaları beklenmektedir.

Başta sevimli gelen bu çocuksu konuşma müdahale edilmediği taktirde, kendini ifade etmekte zorlanan, söylediğinin anlaşılmağı algısına sahip bir çocuğa dönüşmesine sebep olabilir. Hala müdahale edilmez ve ilkokula başlarsa olası okuma yazmada zorluk riski ile yüzyüze kalır çocuk. Konuşma sesi bozukluğuna sahip olan çocuk ürettiği gibi yazma

eğiliminde olabilir. Terapi desteğinden olumlu sonuçlar alınan konuşma sesi bozukluklarında erken dönem müdahale önemlidir.

Uzman Psikolog Ebru ZORLUTUNA &Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Nida ŞANLI COLAY
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çocuğunuzla, Daha Anne Karnındayken Konuşun." başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Ebru ZORLUTUNA'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Ebru ZORLUTUNA'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Ebru ZORLUTUNA Fotoğraf
Uzm.Psk.Ebru ZORLUTUNA
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi11 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Ebru ZORLUTUNA'nın Yazıları
► Çocuğunuzla Oyun Oynamak Psk.İpek ÖRGÜT
► Çocuğunuzla Aranıza Karne Girmesin Psk.Gizem HÜNERLİ
► Çocuğunuzla Kaliteli Zaman Geçirebilmek Psk.Dnş.Ece AKIN BAKANAY
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,978 uzman makalesi arasında 'Çocuğunuzla, Daha Anne Karnındayken Konuşun.' başlığıyla benzeşen toplam 40 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kendimlik Zamanları Ocak 2021
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


14:44
Top