2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Şemalar ve İlişkiler
MAKALE #16888 © Yazan Dr.Psk.Bahar KÖSE | Yayın Temmuz 2016 | 16,595 Okuyucu
Young ve arkadaşları (2003), şemaların kendini sürdürücü özelliğinin yakın (romantik) ilişkilere yansıması açısından “şema kimyası” kavramından söz etmektedirler. Şema kimyasına göre; kişiler erken dönem uyum bozucu şemalarını aktive edecek olan kişileri daha çekici bulmakta ve ilişki için bu kişileri seçmekte ya da ilişkiyi bu yönde sürdürecek davranışlar sergilemektedirler. Yani yaşantısal olarak şemalarını sürdürecek eşler seçmektedirler.

• Terk edilme / İstikrarsızlık (Abandonment / Instability):

Bu şemaya sahip kişiler yakınları ya da bağlanacakları kişilerle olan ilişkilerinin kalıcı olmayacağına, bu kişilerin kendilerini ölüm gibi beklenmedik bir nedenle ya da bir başkası için bırakıp gideceğine; dolayısıyla bağ kurma ve duygusal destek gibi ihtiyaçlarının karşılanamayacağına dair derin bir inanç duyarlar. Terk edilme / istikrarsızlık şeması olan kişiler, kaybetme veya çok yakınlaşıp incinme korkusuyla yakın ilişki kurmaktan kaçınabilir, ilişkinin varlığında ise eş ölümü veya terk edilmeye dair yoğun kaygı yaşayabilirler. Eşlerinin davranışlarını çarpıtarak algılayıp ayrılığa dair anlamlar çıkarabilir, kaygıları arttığında eşlerine aşırı bağımlı, aşırı kıskanç ve sahiplenici bir tavır sergileyerek gerçekleşeceğine inandıkları sona karşı “önlem” almaya çalışabilirler. Kısa ayrılıklara tahammül etmeleri de genellikle zordur. Ayrılma ve terk edilme korkulan durumlar olmasına karşın, tutarlı olmayan, ayrılma veya terk etme ihtimali yüksek, tutarsız kişiler (örneğin bir başkasıyla evli, uzakta yaşayan, duygusal olarak dengesiz olan kişiler), terk edilme şeması olan kişiler için daha çekici olarak algılanmaktadır. Kişilerin şemalarını sürdürücü özellikler taşıyan, kişiler için en zorlu olabilecek ilişki biçimini sürdürme potansiyeli olan kişilerin çekici olarak algılanması “şema kimyası” olarak adlandırılmaktadır.

• Güvensizlik / Suiistimal Edilme (Mistrust / Abuse):

Bu şemaya sahip kişiler, başkalarının, fırsatını bulduklarında, kendilerini kişisel çıkarları için kötüye kullanacağı, küçük düşüreceği, aldatacağı, inciteceği, kendilerine yalan söyleyeceği, kandıracağı ya da istismar edeceği beklentisi içindedirler. Bu şemanın kökenlerine bakıldığında; anne/baba tarafından şiddet, taciz, kötüye kullanım ya da aşağılanma öyküsünün olması bu şemanın ortaya çıkışında etkili olabileceği gibi, çevreye karşı aşırı şüpheci olan ebeveynin tutumlarının da model olarak alınmış olabileceği görülmektedir. Güvensizlik ve suistimal edilme şeması olan kişiler, kadınların/erkeklerin güvenilmez olduğunu düşünebilir, insanların yanında aşağılanma ya da zarar görme beklentisi içinde olduklarından tetikte ve gergin hissedebilir, zarar görmenin kaçınılmaz olduğuna dair güçlü inançları nedeniyle yalnız kalmamak için diğer kişilerin kendilerinden faydalanmasına izin verebilirler. Genellikle kendilerini diğer insanlara göre daha çaresiz hissedebilirler. Bu kişiler şema kimyaları doğrultusunda, saldırgan, küçük düşürücü, acımasız, kötüye kullanan ve aldatma eğiliminde olan kişileri eş olarak seçebilmektedirler.

• Duygusal Yoksunluk (Emotional Deprivation):

Bu şemaya sahip kişiler, doğal duygusal ilişki gereksinimlerinin diğerleri tarafından yeterli olarak karşılanamayacağına inanırlar. Duygusal yoksunluk; bakım (ilgi, sıcaklık, bağ, sevgi ya da bakım görme), empati (dinlenme, duygu paylaşımı ve anlaşılma) ile korunma (bakım veren ya da bağ kurulan diğer önemli kişilerin koruması, yönlendirmesi veya rehberliği) yoksunluğu olmak üzere üç boyut içermektedir. Duygusal yoksunluk şeması olan kişiler genellikle soğuk ve duyguların ifade edilmediği, çocuklara yeterli zaman ayrılmayan, şefkat gösterilmeyen, çocuğa bir yön bulmasını sağlayacak yönlendirme ve desteğin sağlanmadığı ailelerden gelmektedirler. Bu şemaya sahip olan kişiler, yakın ilişkilerinde genellikle duygusal ihtiyaçlarının karşılanmayacağı beklentisinde olduklarından, ihtiyaç ve duygularını anlatmaz, bu ihtiyaçları karşılanmadığında da küskünlük yaşar, ulaşılmaz olur. Şema kimyası dolayısıyla da sıkça bencil, ilgisiz, uzak ve soğuk olan kişileri eş olarak seçerler.

• Kusurluluk / Utanç (Defectiveness / Shame):

Kusurluluk / utanma şeması olan kişiler, kendilerini kusurlu, kötü, değersiz, aşağı, yetersiz, diğerleri tarafından sevilmez olarak görme eğilimindedirler. Bu şema, kişinin benliğine ilişkin algıladığı kusurlardan ötürü yoğun bir utanma duygusuna yol açar. Bu kusurlar ve eksiklikler, bencillik, saldırgan dürtüler, kabul edilemez cinsel arzular gibi gizli ya da beğenilmeyecek bir dış görünüş, sosyal beceriksizlik gibi açık kusurlar olabilir. Aşağılayıcı ve aşırı eleştirici, başkalarıyla karşılaştırıcı, reddedici, suçlayıcı ve cezalandırıcı ebeveyn tutumları; aşırı derecede soğuk ve dışlayıcı aile ortamları bu şemanın oluşumunda rol oynar. Kusurluluk şeması olan kişiler, eleştirilebilecekleri ortam ve ilişkilerden kaçınabilir, girdikleri ortamlarda, başkalarının yanında yetersiz ve sevilmez hissedebilir, genellikle de kendisine yapılan haklı-haksız tüm eleştirileri kabul edip daha düşük sosyal rollere razı olabilir. Şema kimyası bakımından ise, kendini aşağılayan, çok yüksek beklentileri olan kişiler kusurluluk şemasına sahip kişiler tarafından daha çekici olarak algılanabilir.

• Sosyal İzolasyon /Yabancılaşma (Social Isolation / Alienation):

Bu şemaya sahip kişiler aileleri dışındaki sosyal dünyaya uymadıklarını veya tamamıyla farklı olduklarını hissedebilirler. Kendilerini herhangi bir gruba ya da topluluğa ait hissetmekte güçlükleri vardır. Bu şemanın kökenleri açısından; özellikle akranlarla olan yaşantılar önem taşımaktadır. Bir farklılığın akranlar tarafından incitici şekilde vurgulanıp dalga geçilmesi ya da benzer nedenlerle dışlanma, bunların dışında kişinin kendi ailesini akranlarının ailelerinden farklı algılaması veya kendi anne babasının da dış dünyadan izole bir yapısının olması sosyal izolasyon şemasının oluşumunda rol oynayabilecek etmenlerdir. Sosyal izolasyon şeması olan kişiler genellikle, sosyal ortamlarda kendilerini rahat hissedemezler, diğer kişilerden farklı yönlerini saklamakla, statü kazanma, maddesel şeylere sahip olma, iyi eğitimli görünmek gibi konularla aşırı meşguldürler. Şema kimyası bakımından da daha çok kendilerini dışlayacak, çok yüksek standartların olduğu ortamları çekici bulurlar. Bu durumun yakın ilişkilere dolaylı yansımaları da, kendinden ziyade toplum tarafından kabul edilecek özelliklerde eş seçme çabası ya da eş ile sosyal ortamlara girmeme şeklinde ortaya çıkabilir.

• Bağımlılık / Yetersizlik (Dependence / Incompetence):

Bu şemaya sahip kişiler, başkalarının yardımı olmaksızın, karar verme, gündelik sorunlar karşısında görev belirleme, para yönetimi gibi günlük sorumlulukları yerine getirme becerilerine karşı güvensizdirler. Bu nedenle de genellikle pasiftirler ve kendilerini çaresiz hissederler. Bağımlılık / yetersizlik şemasının kökenlerinde; aşırı evhamlı ve kollayıcı, çocuğun kendi kararlarını almasını önleyici, çocuğun aile dışındaki yaşantısının öğretilmesi ve desteklenmesinde eksiklikler olan ebeveyn tutumları vardır. Bazen de çocuğun yaşının çok üstünde performans göstermesi ya da kararlar almasını gerektirecek, ailenin destek ve rehberliğine ihtiyaç duyulacağı durumlarda tek başına bırakılması bu şemanın gelişiminde rol oynayabilir. Bu şemaya sahip kişiler, yakın ilişlerinde genellikle kendilerini kollayabilecek, güçlü, koruyucu ve baskın özellikteki kişileri eş veya arkadaş olarak seçerler. Bu seçim kişilerin işlerini bireysel olarak yürütüp kendi kararlarını almalarını engelleyeceğinden, kişiler kendi potansiyellerini hiçbir zaman fark edememekte, sonuç olarak bağımlılık ve yetersizlik şeması kendini sürdürmektedir.

• Hastalıklar – Tehditler Karşısında Dayanıksızlık (Vulnerability to Harm or Illness):

Dayanıksızlık şeması olan kişiler, önleyemeyecekleri, beklenmedik bir felaketin herhangi bir zamanda ortaya çıkacağına dair abartılı bir korku yaşarlar. Bu felaket; tıbbi (kalp krizi ya da AIDS, kanser gibi bir hastalığa yakalanma vb.), ruhsal (akıl sağlığını veya kontrolünü kaybetme gibi), çevresel (kazalar, doğal afetler, saldırıya uğrama vb.) ya da maddi (iflas etme, başkalarına muhtaç olma) bir felaket olabilir. Bu şemanın kökenlerinde, zedelenmiş otonomi alanındaki diğer şemalara benzer şekilde, aşırı koruyucu ve evhamlı ebeveyn tutumları vardır. Ebeveynin kendisinin de tehlikelere karşı aşırı hassas ve duyarlı olması, çocuğa her an başına bir felaket gelebileceği mesajının verilmesi bu şemanın oluşumunda rol oynar. Ayrıca çocuğun çok ağır bir hastalık ya da deprem, trafik kazası gibi travmatik bir yaşantıdan geçmesi de bu şemanın oluşumuna zemin hazırlayabilir. Dayanıksızlık şeması olan kişiler, gündelik hayatta genellikle kaygılı olurlar ve endişeleriyle ilgili abartılı önlemler almak zorunda kalırlar (sürekli doktor kontrolüne gitme, asansöre binmeme, tehlikeli olabileceği düşüncesiyle pek çok aktiviteden kaçınma şeklinde). Bu kişiler şema kimyaları dolayısıyla, genellikle kendilerini korkularının gerçekçi olmadığı konusunda yüzleştirecek kişiler yerine kendilerini koruyacak, her an müdahale edebilecek eşler seçerler (kalp krizi geçireceğini düşünen bir kişinin bir doktoru eş olarak seçmesi gibi).

• İç İçe Geçme / Gelişmemiş Benlik (Enmeshment / Undeveloped Self):

Bu şemaya sahip kişiler, diğer önemli kişilere (genellikle ebeveynleriyle) sosyal gelişim ve bireyleşmelerini engelleyecek düzeyde iç içedirler ve iç içe oldukları kişi(ler) tarafından destek görmedikçe işlev göremeyeceklerine, mutlu olamayacaklarına inanırlar. Bu kişilerde kendilerine ait bir kimlik ya da yön algısı bulunmayabilir. Bu şemanın kökeninde aile dışı etkinliklerin desteklenmesindeki eksiklikler yer almaktadır. Aileler aşırı endişelerinden veya kendilerinin de iç içe geçme şemaları olduğundan çocuklarına yapışır ve çocuğun sağlıklı bir şekilde bireyleşme sürecini engellemiş olurlar. İç içe geçme şeması olan kişiler, yakın ilişkilerinde genellikle yapışık bir ilişki biçimi sürdürür, eşin sorunlarıyla aşırı meşguliyet içindedir ve kişisel ihtiyaçlarıyla ilgili bir şeyler yaptığında da suçluluk duyar. Eş olarak şemanın devamını sağlayacak, kendilerine benzer şekilde yapışabilecekleri insanları ya da kendilerini koruyacak, “güçlü” ve dominant kişileri seçebilirler.

• Başarısızlık (Failure):

Bu şemaya sahip kişiler, okul, iş yaşamı gibi alanlarda “diğerlerinden daha yetersiz oldukları” için, kaçınılmaz biçimde başarısız olacaklarına inanırlar ve genellikle yetersiz, yeteneksiz, aptal, seviye olarak düşük, diğerlerinden daha az başarılı olduklarını hissederler. Bu şemanın kökenlerinde; birbirinden farklı ebeveyn tutumları olabilir. Çocuğun başarısını aşırı önemseyen ve başarısızlıkları acımasızca eleştiren (bazen şiddetle cezalandıran), başka çocuklarla sürekli haksız karşılaştırmalar yapan, başarıyı aşırı önemseyen ebeveynlerin çocuklarında bu şemanın gelişimi daha olasıdır. Başarısızlık şeması olan kişiler, genellikle kendilerine potansiyellerinin altında ya da başarılı olmanın olağanüstü zor olduğu bir kariyer seçerler, fırsatları olduğunda da başarılarını arttıracak adımları atmazlar. Karşıdan bakıldığında başarılı da olsalar, gerçekte aptal ve yeteneksiz olduklarını düşünür ve başkalarını “kandırdıklarını” düşünüp, olduğuna inandıkları eksikliklerinin ortaya çıkması konusunda da yoğun bir endişe yaşarlar. Genellikle de çok başarılı eşler seçer ve o kişilerin başarılarını sürekli ön planda tutarak başarısızlık duygularını desteklerler.

• Hak Görme / Büyüklük (Entitlement / Grandiosity):

Bu şemaya sahip kişiler, diğer insanlardan üstün olduklarına, dolayısıyla da özel hak ve ayrıcalıklara sahip olduklarına inanırlar. Bu sebeple de sosyal norm ve kurallara uymak istemez, bedeli ne olursa olsun kendi istedikleri şekilde davranmaya devam ederler. Bu kişiler güç ve yetki kazanabilmek için en başarılı, en ünlü ya da en zengin olma konusuna abartılı biçimde odaklanırlar. Genellikle empatiden yoksun, talepkar ve baskın kişilerdir. Bu şemanın kökeninde iki çeşit ebeveyn tutumu vardır. Bunlardan ilki, çocuğun aşırı şımartıldığı, sınırlarının veya diğer çocukların hakkının öğretilmediği yetiştirme biçimidir. İkincisi ise, çocuğun iki ebeveynden birbiriyle çelişen mesajlar aldığı, bir ebeveynin (genellikle de babanın) uzak, soğuk, şiddet uygulayabilen tutumuna karşılık; diğer ebeveynin (genellikle annenin) şımartıcı tutumunun görüldüğü aile ortamıdır. Bu noktada çocuk bir taraftan aldığı duygusal yoksunluk, kusurluluk ve güvensizlik şemalarını diğer taraftan aldığı ayrıcalık ve üstünlük hissi ile telafi etmeye çalışır, bu durum narsistik kişilik bozukluğunun zemini oluşturabilir. Haklılık şeması olan kişiler, kendi üstünlüklerini kabul ettirebilecekleri kişilerle ilişki kurarlar, bu şekilde kendi sınırlarıyla yüzleşmek zorunda kalmadan şemalarını sürdürürler.

• Yetersiz Özdenetim (Insufficient Self-Control / Self-Discipline):

Bu kişilerin kendilerini yeterli düzeyde kontrol etmekte ve hedeflerine yönelik engellenmelere tahammül etmekte güçlükleri vardır. Duygu ve düşüncelerini ifade ediş biçimlerini dizginlemekte belirgin zorluk çekerler. Genellikle de huzursuzluk, sıkıntı, atışma yaratabilecek ya da çaba ve sorumluluk gerektirebilecek durumlardan kaçınma gösterirler. Bu şemanın kökenlerine bakıldığında; sınırlar ve özdenetimi öğretmekte yetersiz ebeveyn tutumlarının yanı sıra, aşırı kontrolün olduğu aile ortamının olduğu da görülebilir.

• Boyun Eğicilik (Subjugation):

Bu şemaya sahip kişiler, diğerlerinin öfkesinden terk edilmekten ya da zarar görmekten kaçınabilmek için kontrolü başkalarına bırakırlar. Kendi istek, düşünce ve hislerinin başkaları için geçersiz ve önemsiz olduğunu düşünürler. Bunun sonucunda da, kendi tercih, karar ve isteklerini ya da başta öfke olmak üzere duygusal tepkilerini bastırırlar. Bastırılan öfke ise kişinin pasif-agresif davranışlarına, kontrol edilemeyen öfke patlamalarına ya da psikosomatik yakınmalarına yansıyabilir. Bu şemanın kökeninde, kişinin çocukluk döneminde anne-babasından kendi ihtiyaçlarının önemli olmadığı mesajını aldığı, bu gereksinimleri veya duygularını ifade ettiğinde ise cezalandırıldığı veya ilgilenilmediği aile ortamları olabilir. Boyun eğicilik şeması olan kişiler genellikle şemalarına uyumlu biçimde, yönetmeye meraklı, otoriter ve baskın kişileri eş olarak seçerler ve istemedikleri teklifleri geri çeviremezler, bunun yarattığı öke sonucunda da basit olaylara yoğun tepkiler verme, psikosomatik belirtiler veya madde kullanımı ortaya çıkabilir.

• Kendini Feda (Self-Sacrifice):

Bu kişiler kendi çıkarlarını tamamen göz ardı etmek pahasına diğerlerinin gereksinimlerini karşılamaya çalışırlar. Bu yolla özsaygılarını korumayı veya ihtiyaç duydukları kişiyle ilişkiyi sürdürmeyi amaçlarlar. Bu şemaya sahip kişiler, genellikle aşırı verici, çocukları ve çevresi için kendi isteklerinden vazgeçmiş ebeveynlerin olduğu ailelerden gelirler. Yaşamın ilerleyen dönemlerinde de yakınlarıyla bir çıkar çatışması olduğunda doğrusunun kendi haklarından vazgeçmek olacağını düşünür ve haklarını kolaylıkla karşı tarafa verirler. Şema kimyalarına göre de, genellikle ihtiyaçlarının farkında olan, bunların peşinden giden, daha bencil kişilerden etkilenir ve genellikle bu tür kişileri eş olarak seçerler.

• Onay Arayıcılık (Approval-Seeking):

Bu şemaya sahip kişiler için benlik saygısı, gerçek ve güvenli bir benlik algısı diğerlerinin onayına bağlıdır. Bu nedenle, insanlardan kabul, onay, ilgi görmeye, ortama uyum sağlamaya ilişkin aşırı hassasiyetleri vardır; bunları sağlamak için de statü, görünüm, zenginlik ve başarıya odaklanırlar. Çocuğun ancak iyi bir şey yaptığında veya başarılı olduğunda anne-babanın ilgi ve sevgisini kazanabildiği, temel bir ihtiyacını karşılamak için sürekli bir şey yapması gerektiğini öğrendiği, yani “koşullu sevgi” gördüğü aile ortamı bu şemanın gelişiminde belirleyicidir. Onay arayıcılık şeması olan kişiler, genellikle de zor beğenen, seçici ve eleştirel özellikleri olan kişilere yakınlık duyarlar. Bu kişiler tarafından beğenilmek ve kabul görmek için yoğu çaba sarf ederler. Önemli kararlarını da bu kişilere göre aldıklarından hayatlarına dair bir tatminsizlik yaşayabilirler.

• Karamsarlık (Negativity / Pessimism):

Bu şemaya sahip kişiler yaşamın olumlu yanlarını göz ardı ederek ısrarlı biçimde olumsuz özelliklerine (haksızlıklar, kayıplar, hayal kırıklıkları, acılar vb.) odaklanırlar. Mesleki, ekonomik ya da kişilerarası ilişkilere dair alanlarda yapacakları herhangi bir hatanın ciddi olumsuz sonuçlara yol açacağına dair abartılı bir beklentileri vardır. Bu beklentilerinden ötürü de endişeli, aşırı uyarılmış, tedirgin bir hal içerisindedirler. Bu şemanın kökenleri açısından, gelecekte olabilecek ya da başa gelmiş olan olayların olumsuz yönlerine aşırı odaklanan aile ortamının rolü belirleyici olabilir. Bu şemanın varlığı yakın ilişkileri dolaylı olarak etkileyebilir. Kişinin karamsarlığı ve sürekli olarak olumsuz olaylara karşı uyarıcı olması ilişkilerde bozucu bir etki yol açabilir.

• Duyguları Bastırma (Emotional Inhibition):

Bu şemaya sahip kişiler eleştiriden ve dürtüleri sebebiyle kontrolü kaybetmekten kaçınabilmek amacıyla içlerinden gelen davranış, duygu ve düşünceleri bastırırlar. En çok da öfkelerini, cinsel uyarılma, neşe ve eğlenceye dair olumlu dürtülerini, kırgınlıklarını bastırırlar ve duyguları arka plana atarak mantığa dayalı ifadeleri tercih ederler. Dışarıdan bakıldığında soğuk, katı ve içe çekinik bir izlenim verebilirler. Bu kişilerin ailelerinde tipik olarak, kuralara uyma ve yanlışlardan kaçınma, haz ve eğlenceye hâkim olma temaları belirgindir. Bu şemaya sahip kişiler, şema kimyaları bakımından genellikle kendileri gibi kurallı ve kontrollü kişileri eş olarak seçerler.

• Yüksek Standartlar/ Aşırı Eleştiricilik (Unrelenting Standards / Hyper Criticalness):

Bu şemaya sahip kişiler, utanç ve onay görmemekten kaçınabilmek için içselleştirmiş oldukları yüksek standartları karşılamaları gerektiğini düşündüklerinden kendilerine ve çevrelerine karşı aşırı eleştirel davranırlar. Bu şema boyutu, mükemmeliyetçilik, kurallarda katılık, zaman ve verimlilikle aşırı uğraşı içerir. Şemanın kökenleri açısından; başarının ve yükselmenin abartılı biçimde vurgulandığı aile ortamında yetişmek şemanın gelişiminde belirleyici olabilir. Şema kimyası bakımından ise; bu şemaya sahip kişiler ya kendileri gibi yükse standartları olan kişileri ya da benlik değeri düşük, dolayısıyla sürekli eleştiriye boyun eğebilecek kişileri eş olarak seçerler.

• Cezalandırılma (Punitiveness):

Cezalandırıcılık şeması olan kişiler, insanların hata yaptıklarında sert bir biçimde cezalandırılması gerektiğine inanırlar. Dolayısıyla da kendilerinin ve diğer kişilerin hatalarına karşı öfkeli ve tahammülsüzdürler. Bu şemaya sahip kişiler sıklıkla cezalandırıcı özellikteki kişiler tarafından yetiştirilmiş ve çocukluklarında pek çok kez cezalandırılmışlardır. Bu kişiler şema kimyaları bakımından, yüksek standartlar şemasında da olduğu gibi, ya kendilerine benzer şekilde cezalandırıcı özellikteki kişileri ya da cezalandırıcılık şeması aktive olduğunda boyun eğecek ve karşılık veremeyecek eşler seçerler.

(Hazırlayan: Nur Metin Korkmaz ve Bahar Köse Karaca)
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Şemalar ve İlişkiler" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Psk.Bahar KÖSE'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Psk.Bahar KÖSE'nin izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     2 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Bahar KÖSE Fotoğraf
Dr.Psk.Bahar KÖSE
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Doktor Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi5 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Psk.Bahar KÖSE'nin Yazıları
► Şemalar, Şema Terapisi ve Bağlanma Psk.Ali İhsan YAKA
► Şemalar: Hayata Açılan Pencerelerimiz Psk.Dnş.Yusuf BAYALAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Şemalar ve İlişkiler' başlığıyla benzeşen toplam 16 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:01
Top