Evlilikte Biz Olabilmek
Evlilik Okulu Eğitim Programı'nı yazar iken evliliği "evlilik yetkinliğine erişmiş bir bayanla bir erkeğin karşılıklılık ve gönüllülük içerisinde kurdukları ve karşılıklılık ve gönüllülük esasıyla yürüttükleri çok yönlü bir yaşam ortaklığı olarak tanımlamıştık.Evliliğin her kültürde işleyişi,yaşanışı ve amaçları farklıdır.Bizim kültürümüze göre evliliğin 3 temel amacı olduğunu belirtmiştik.Bunlar;meşru cinsel tatmin,meşru üreme ve kadın-erkek arasında tamamlayıcı işbirliğidir.İnancımız ve kültürümüz cinselliği evliliğin içerisine yerleştirdiğinden,evlilik dışı çocuğu kültürümüzde topluma kabul ettirmek mümkün olmadığından ve Allah'ın kadın ve erkeklere verdiği farklı mezsiyetlerin birleştirilerek yaşamın kolaylaşmasından dolayı evliliğin amaçları bunlardır ve evlilik bu yönüyle bir yaşam ortaklığı,bir biz olabilme sürecidir.Nitekim yine Evlilik Okulu Eğitim Programı'nda evliliğe dair "ben olmadan biz olunmaz,ben kalarak bize varılmaz" şeklinde bir slogan üreterek bu biz olma olayının şifrelerini de insanlara göstermiştik.
Evlilik ülkemizde son dönemde yaşananların aksine senli benli olarak yaşanabilecek bir yaşam tarzı değildir.Biz olabilmeyi yani bütünleşebilmeyi gerektirir.Zaten evliliğin üç önemli düşmanı vardır.Bunlar gurur,kindarlık ve bencilliktir.Yapısında bu özellikleri taşıyarak evlenen insanların ise evlilikte biz olmakta zorlanacakları,ben merkezli bir ilişkiye yönelecekleri ve zamanla eşleriyle çatışmalar yaşayacakları aşikardır.Evlilik sorunlarının başında bekarlık algı ve alışkanlıklarıyla evlilik yaşamaya kalkmak gelmektedir.Oysa bekarlık yaşamı ile evlilik yaşamı arasında çok önemli farklar vardır.Bir kere bekar bir insanın eşi olarak yanında bulunan bir yaşam ortağı yoktur.Daha ben merkezci yaşaması mümkündür.bekar insanın anne ,baba ve kardeşlerden oluşan çkeirdek ailesi vardır ve henüz kendi çekirdek ailesini kurmamıştır.Arkadaşlarıyla daha uzun ve sık zaman geçirebilir çünkü yaşamında henüz eş gibi bir yaşam ortağı ve zaman ayırılması ve öncelenmesi gereken bir insan yoktur.Evlilik yaşamı o kadar çok şeyi değiştirir ki insan yaşamında.Bir kere içinde yetiştiğiniz çekirdek aile evlilikle birlikte köken aile durumuna geriler ve öncelik sıralamasında ikinci sıraya düşer.Eş ve onunla kurulan yeni aile de artık çekirdek aileniz olur ve en öncelikli hale gelir.Bu aynı zamanda yaşama dair algıların da,alışkanlıkların da değişmesini gerektiren bir durumdur.Zira ne bekarlık yaşam algısıyla ne de bekarlık alışkanlıklarıyla evlilik yaşanmaz ve yaşanmamalıdır.
Türk toplumu genellikle geçiş dönemlerini zayıf yaşayan ve bir sonraki aşamaya doğru hazırlanmayan bir toplumdur.Bir çok gencimiz de bazı bekarlık alışkanlıklarına son veren ve yerlerine de evlilik yaşamına uygun alışkanlıklar oturtan bir hazırlıklılıkla evlenmez.Hatta kimisi bu konuyu hiç düşünmez bile.Bu nedenle kadınıyla erkeğiyle evliliklerimizin verimliliğini öldüren birinci sorun evlilik yaşamına bekarlık alışkanlıklarıyla girmemiz ve evlilik yaşamına dair doğru bilgi ve yöntemlerden oluşan bir hazırlığımızın bulunmayışıdır.Yaşama bekarlık alışkanlıklarıyla devam edecek olduktan sonra da evlenmenin bir gereği yoktur.Kısacası kökeninde kendini doğru ve yeterli hazırlamamanın bereberinde getirdiği bir dizi sorun evlilik yaşamında senlik benlik kavgaları,biz olamama sorunu ve iletişim çatışmaları olarak karşımıza çıkmaktadır.
Aslında evlilik ilişkisi ve eş insanlarımızın zannettiğinden çok daha önemlidir.Çünkü dünyada karı-koca ilişkisi dışında ortak nesli olan bir ilişki yoktur ve bu yönüyle evlilik ilişkisi ilişkiler üstüdür.Evlilik yaşamı ve oradaki uyum ise yaşamımızın bütün kalite ve başarısını belirleyen bir öneme ve özelliğe sahiptir.Önemli olan evliliği de eşi de bu olması gerektiği yere doğru oturtarak evlilik yaşamını yaşamaktır.Ancak incelediğimizde çiftlerimizde bu bilincin %5'ten fazlasında olmadığını görüyor ve evliliğin ülkemizde ne kadar kabataslak yaşandığını buradan çıkarabiliyoruz.Bu nedenle evlilikte biz olmanın altın kuralı olarak birinci sıraya eşin tartışmasız öncelikliliği ve evlilik ilişkisinin ilişkiler üstü olduğunu koyuyoruz.
Evlilik ilişkisinde ikinci biz olabilme kuralı makulluktur.Burada öncelikle eşlerden hiç birisinin dünyayı kendi etrafında dönüyor zannetmemesinin,eşine muhtaçlığının ve evliliğin de bu muhtaçlığın karşılanması için yapıldığının farkındalığı önemlidir.Öbür türlü maalesef benlik çok çabuk öne çıkabilmekte ve paylaşımı zayıflatmaktadır.Zaten bir insanın kendisine olması gerekenden fazla önem ve anlam yüklemesi tüm ilişkilerde sorun yaratır ve yaşatır.Bu nedenle olabildiğince insanlarımız makul olmalı,kendine olması gerekenden fazla anlam yüklememeli ve yaşamın paylaşmak olduğunu,paylaşımın ise bir muhtaçlık ilişkisinin pratiğe yansıması olduğunu kabul etmelidir.İşte buna "ilişkilerde makuliyet" denir ve bir ilişkinin sağlıklı yürüyebilmesi içn bu makuliyete çok büyük iş düşmektedir.
Biz olabilmenin bir diğer altın kuralı esnekliktir.İnsanlar ortalama 24-25 yaşlarında evlenirler.Bu yaşa kadar oluşmuş karakterleri,alışkanlıkları ve yaşam algıları vardır.Bilimimizdeki "her insan ayrı bir dünyadır" kuralı gereği bu karakter,alışkanlıklar ve yaşam algılarının eşlerininkiyle normalde tam anlamıyla örtüşmeyeceği,farklılıklar ortaya çıkacağı da aşikardır.İki farklı dünyası ve cinsiyeti olan insandan bir ortak dünya yaratbilmek için evlilikte biz olabilmeye ,biz olabilmek için de esnekliğe ihtiyaç vardır.Kaldı ki esnekliği olmayan insanlar zaten genelde ilişkilerinde uyumsuzdur.Uyumun olabilmesi için de esneklik olmazsa olmaz bir öneme sahiptir.Çiftlerin aralarında bir birlik kurabilmeleri ve biz olabilmeleri için esneklik özelliği önemli bir kolaylaştırıcı ve önemli bir uyum aracıdır.
Evlilik yaşamı alternatifi olmayan,önceliği kati ve gerekliliği şüphe götürmeyen bir yaşam tarzıdır.Buna aslında bekarlıktan doğru bilgilerle hazırlanmak esastır ama ülkemizde ne ailede ne de okullarda evlilik bilincini destekleyen bir eğitim ve bir bilinç maalesef ki yoktur.Bu nedenle çiftler evliliği düşe kalka evlilik yaşamı içinde öğrenmek zorunda kalmakta ve bu bazen ağır sorunlar yaşanmasına da neden olmaktadır.Aslında insanlar bildiğinden sorumludur.ülkemizde evliliğe çok önem veriliyor gibi görünülmekte ama bilinçlendiri bir önemseme hayata geçirilmemektedir.Bu nedenle biz de evlilik sorunlarıyla gelen insanlara haklı,suçlu gibi yaklaşmaz,onları evlilik konusunda eğitmeyen bir sistemin mağdurları olarak görür ve iş birliğimizi bu mantık üzerinden kurarız.
gençler unutmasınlar ki evlilik karşı cinse olan muhtaçlığın pratiğe döküldüğü,ben merkezciliği kaldırmayan,bekarlık alışkanlıklarının bir kısmını terk etmeyi gerektiren uyum için ise bütünleşmeye ihtiyaç duyulan bir yaşama biçimidir.Bütünleşme ve uyumun gerçekleşmiş haline evlilik yaşamında "biz olmak" denir.Evli çiftler kendi aralarında bu anlamdaki sorunları çözememişlerse biriktirmeden bir evlilik danışmanı psikologtan yardım almalıdır.Önce eşin ve evlilik ilişkisinin öncelikliliğinin görülmesi,sonra makuliyet ve esneklik sizlere biz olma yolunda önemli mesafeler katettirecektir.Ve unutulmamalı ki biz olunmadan aile olabilmek mümkün değildir.Sevgiyle...
Evlilik ülkemizde son dönemde yaşananların aksine senli benli olarak yaşanabilecek bir yaşam tarzı değildir.Biz olabilmeyi yani bütünleşebilmeyi gerektirir.Zaten evliliğin üç önemli düşmanı vardır.Bunlar gurur,kindarlık ve bencilliktir.Yapısında bu özellikleri taşıyarak evlenen insanların ise evlilikte biz olmakta zorlanacakları,ben merkezli bir ilişkiye yönelecekleri ve zamanla eşleriyle çatışmalar yaşayacakları aşikardır.Evlilik sorunlarının başında bekarlık algı ve alışkanlıklarıyla evlilik yaşamaya kalkmak gelmektedir.Oysa bekarlık yaşamı ile evlilik yaşamı arasında çok önemli farklar vardır.Bir kere bekar bir insanın eşi olarak yanında bulunan bir yaşam ortağı yoktur.Daha ben merkezci yaşaması mümkündür.bekar insanın anne ,baba ve kardeşlerden oluşan çkeirdek ailesi vardır ve henüz kendi çekirdek ailesini kurmamıştır.Arkadaşlarıyla daha uzun ve sık zaman geçirebilir çünkü yaşamında henüz eş gibi bir yaşam ortağı ve zaman ayırılması ve öncelenmesi gereken bir insan yoktur.Evlilik yaşamı o kadar çok şeyi değiştirir ki insan yaşamında.Bir kere içinde yetiştiğiniz çekirdek aile evlilikle birlikte köken aile durumuna geriler ve öncelik sıralamasında ikinci sıraya düşer.Eş ve onunla kurulan yeni aile de artık çekirdek aileniz olur ve en öncelikli hale gelir.Bu aynı zamanda yaşama dair algıların da,alışkanlıkların da değişmesini gerektiren bir durumdur.Zira ne bekarlık yaşam algısıyla ne de bekarlık alışkanlıklarıyla evlilik yaşanmaz ve yaşanmamalıdır.
Türk toplumu genellikle geçiş dönemlerini zayıf yaşayan ve bir sonraki aşamaya doğru hazırlanmayan bir toplumdur.Bir çok gencimiz de bazı bekarlık alışkanlıklarına son veren ve yerlerine de evlilik yaşamına uygun alışkanlıklar oturtan bir hazırlıklılıkla evlenmez.Hatta kimisi bu konuyu hiç düşünmez bile.Bu nedenle kadınıyla erkeğiyle evliliklerimizin verimliliğini öldüren birinci sorun evlilik yaşamına bekarlık alışkanlıklarıyla girmemiz ve evlilik yaşamına dair doğru bilgi ve yöntemlerden oluşan bir hazırlığımızın bulunmayışıdır.Yaşama bekarlık alışkanlıklarıyla devam edecek olduktan sonra da evlenmenin bir gereği yoktur.Kısacası kökeninde kendini doğru ve yeterli hazırlamamanın bereberinde getirdiği bir dizi sorun evlilik yaşamında senlik benlik kavgaları,biz olamama sorunu ve iletişim çatışmaları olarak karşımıza çıkmaktadır.
Aslında evlilik ilişkisi ve eş insanlarımızın zannettiğinden çok daha önemlidir.Çünkü dünyada karı-koca ilişkisi dışında ortak nesli olan bir ilişki yoktur ve bu yönüyle evlilik ilişkisi ilişkiler üstüdür.Evlilik yaşamı ve oradaki uyum ise yaşamımızın bütün kalite ve başarısını belirleyen bir öneme ve özelliğe sahiptir.Önemli olan evliliği de eşi de bu olması gerektiği yere doğru oturtarak evlilik yaşamını yaşamaktır.Ancak incelediğimizde çiftlerimizde bu bilincin %5'ten fazlasında olmadığını görüyor ve evliliğin ülkemizde ne kadar kabataslak yaşandığını buradan çıkarabiliyoruz.Bu nedenle evlilikte biz olmanın altın kuralı olarak birinci sıraya eşin tartışmasız öncelikliliği ve evlilik ilişkisinin ilişkiler üstü olduğunu koyuyoruz.
Evlilik ilişkisinde ikinci biz olabilme kuralı makulluktur.Burada öncelikle eşlerden hiç birisinin dünyayı kendi etrafında dönüyor zannetmemesinin,eşine muhtaçlığının ve evliliğin de bu muhtaçlığın karşılanması için yapıldığının farkındalığı önemlidir.Öbür türlü maalesef benlik çok çabuk öne çıkabilmekte ve paylaşımı zayıflatmaktadır.Zaten bir insanın kendisine olması gerekenden fazla önem ve anlam yüklemesi tüm ilişkilerde sorun yaratır ve yaşatır.Bu nedenle olabildiğince insanlarımız makul olmalı,kendine olması gerekenden fazla anlam yüklememeli ve yaşamın paylaşmak olduğunu,paylaşımın ise bir muhtaçlık ilişkisinin pratiğe yansıması olduğunu kabul etmelidir.İşte buna "ilişkilerde makuliyet" denir ve bir ilişkinin sağlıklı yürüyebilmesi içn bu makuliyete çok büyük iş düşmektedir.
Biz olabilmenin bir diğer altın kuralı esnekliktir.İnsanlar ortalama 24-25 yaşlarında evlenirler.Bu yaşa kadar oluşmuş karakterleri,alışkanlıkları ve yaşam algıları vardır.Bilimimizdeki "her insan ayrı bir dünyadır" kuralı gereği bu karakter,alışkanlıklar ve yaşam algılarının eşlerininkiyle normalde tam anlamıyla örtüşmeyeceği,farklılıklar ortaya çıkacağı da aşikardır.İki farklı dünyası ve cinsiyeti olan insandan bir ortak dünya yaratbilmek için evlilikte biz olabilmeye ,biz olabilmek için de esnekliğe ihtiyaç vardır.Kaldı ki esnekliği olmayan insanlar zaten genelde ilişkilerinde uyumsuzdur.Uyumun olabilmesi için de esneklik olmazsa olmaz bir öneme sahiptir.Çiftlerin aralarında bir birlik kurabilmeleri ve biz olabilmeleri için esneklik özelliği önemli bir kolaylaştırıcı ve önemli bir uyum aracıdır.
Evlilik yaşamı alternatifi olmayan,önceliği kati ve gerekliliği şüphe götürmeyen bir yaşam tarzıdır.Buna aslında bekarlıktan doğru bilgilerle hazırlanmak esastır ama ülkemizde ne ailede ne de okullarda evlilik bilincini destekleyen bir eğitim ve bir bilinç maalesef ki yoktur.Bu nedenle çiftler evliliği düşe kalka evlilik yaşamı içinde öğrenmek zorunda kalmakta ve bu bazen ağır sorunlar yaşanmasına da neden olmaktadır.Aslında insanlar bildiğinden sorumludur.ülkemizde evliliğe çok önem veriliyor gibi görünülmekte ama bilinçlendiri bir önemseme hayata geçirilmemektedir.Bu nedenle biz de evlilik sorunlarıyla gelen insanlara haklı,suçlu gibi yaklaşmaz,onları evlilik konusunda eğitmeyen bir sistemin mağdurları olarak görür ve iş birliğimizi bu mantık üzerinden kurarız.
gençler unutmasınlar ki evlilik karşı cinse olan muhtaçlığın pratiğe döküldüğü,ben merkezciliği kaldırmayan,bekarlık alışkanlıklarının bir kısmını terk etmeyi gerektiren uyum için ise bütünleşmeye ihtiyaç duyulan bir yaşama biçimidir.Bütünleşme ve uyumun gerçekleşmiş haline evlilik yaşamında "biz olmak" denir.Evli çiftler kendi aralarında bu anlamdaki sorunları çözememişlerse biriktirmeden bir evlilik danışmanı psikologtan yardım almalıdır.Önce eşin ve evlilik ilişkisinin öncelikliliğinin görülmesi,sonra makuliyet ve esneklik sizlere biz olma yolunda önemli mesafeler katettirecektir.Ve unutulmamalı ki biz olunmadan aile olabilmek mümkün değildir.Sevgiyle...
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Evlilikte Biz Olabilmek" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Namık ACAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Namık ACAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
3 Beğeni 
Yazan Uzman
|
| Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
