İlişki Sorunları ve İlişki Terapileri
İki insan arasında bir amaca yönelik olarak kurulan ve yürütülen,devamlılığı olan her paylaşıma "ilişki" diyoruz.Aslında ilişki çok boyutlu bir kavramdır.Bir insanın kendisi dışındaki insanlarla kurduğu tüm bağlantılar aslında birer ilişkidir.Buna dostluklar,kardeşlikler,akrabalıklar,arkadaşlıklar,flört,komşuluk,karı -koca ilişkisi dahildir.Bu nedenle ilişkiyi sadece kadın-erkek ilişkilerine indirgememek daha doğru olacaktır.Ancak tüm ilişki alanları sorunlu olmak üzere ülkemizde son yıllarda kadın-erkek ilişkilerindeki sorunlar giderek yoğunlaşmakta,gerek flörtlerde gerekse evliliklerde devamlılık açısından ciddi sorunlar yaşanmaktadır.Süren ilişkilerin ise paylaşım kalitesi tartışmalıdır.Bunun en önemli sebebi de insanlarımızın ilişkinin başladığı yerde benlik önceliklerinin bittiğinin farkında olmamasıdır.Çünkü hep ben denilecekse başka bir insanla ilişki kurmaya gerek yoktur.Zaten kimse de kimsenin uydusu olarak yaratılmamıştır.ilişkilerde başlama ve sürdürmede karşılıklılık ve gönüllülük esası vardır.Kimse kimseyle ilişkide bulunmaya zorlanamaz,kimse de kimseyle hoşnut olmadığı şartlarda bir ilişkiyi sürdüremez.Dolayısıyla ilişki aslında birlikte karar verilerek kurulan ve hoşnut olunduğu için sürdürülen bir paylaşım sürecidir.
Geleneksel yapımız nedeniyle en sancılı ilişkilerimiz kadın-erkek ilişkilerinde ve aile ilişkilerinde yaşanıyor.Son yıllarda üzülerek belirtmeliyim ki ilişkiler bir paylaşım süreci olarak yaşanmıyor.kadınların da erkeklerin de daha çok partnerine kendisini,kendi doğrularını dayattığı bir anlayışla ilişkiler yürütülmeye çalışılıyor.Bu nedenle de birçok ilişki sorunlarla boğuşmak zorunda kalıyor.Düşünecek olursak aslında bir insanla ilişkiye ona ihtiyacımız olduğu için gireriz.Ama takdir edersiniz ki insanın ihtiyacı olan bir insana amirlik etmeye çalışması mantıken de karşılıklı muhtaçlık açısından da yanlıştır.Burada karşımıza çıkan ilk sorun insanlarımızın bir ilişki yaşama olgunluğuna vebilincine erişmeden başka bir insanla ilişki kurmasıdır.Nitekim hazırlıksız girilen her şey yanlış yaşanma,yanlış yönetilme tehlikesi ile karşı karşıyadır.İnsanların bir ilişkiye girmeden önce kendisinin ne olduğunu,ne istediğini bilmesi ve karşı tarafı tanıması esastır.Değikenlik ilişkilerde çok fazla sorun çıkaran ve güven ilişkisini zedeleyen bir yanlıştır.Ayrıca insanların bireysel kimliği ve yaşam alanı başkadır ilişki kimliği ve ilişki alanı başkadır.Bireysel alanda benlik ön plandadır ve kişisel tercihler sürece egemendir.İlişki alanında ise ilişki kimliğinin oluşması,ilişkinin ortak paydalarının belirlenmesi ve paylaşım alanında ortak paydaların öne çıkması gerekmektedir.Çünkü ilişki tek başına yaşanmaz,bir insan daha vardır ve insanlar bir ilişkiyi bir başkasını kendisine köleleştirmeye dönüştürme hakkına sahip değildir.En çok zorlanma ortak karar alma,partnerini dikkate alma ve sağlıklı bir paylaşım işleyişi kurmada yaşanmaktadır.Çünkü son yıllarda insanlarımızda neredeyse kendilerini yalnızlaştıracak ölçüde bir ego yüksekliği,bir gurur ve bir hükmetme hırsı görülmektedir.oysa ilişkiler tek kişinin belirleyiciliği üzerinden yaşanamaz,yaşansa da uzun soluklu olmaz.Çoğunlukla insanlarımız hem bir insanla paylaşıma ihhtiyaç duyma hem de ihtiyaç duyduğu paylaşıma rağmen paylaşımın ne olduğunu bilmeme sorunu ve ikilemi yaşamaktadır.Şu kesin ki ilişki ben merkezciliği kaldırabilecek ve taşıyabilecek bir süreç değildir.Bunu kadınlar da erkekler de dikkate almalıdır.
İnsanlar kadın-erkek ilişkilerini üç şekilde yaşarlar.bunlar flört,nişanlılık ve evlilik ilişkileridir.İncelediğimizde bu ilişki alanlarının her birinde ülke insanımız giderek artan yoğunlukta sorunlar yaşamaktadır.Bazen tek taraflı,bazen karşılıklı yanlışlarla aslında sağlıklı bir şekilde paylaşılabilecek bir ilişkinin içinden çıkılmaz hale dönüştürüldüğüne psikolog olarak çok tanık olmuşuzdur.Üzücü olan insanların yaşadıkları sorunlarda kendilerine hiç pay çıkarmaması,sürekli savunmada kalması,yanlışlarıyla yüzleşmeye ve yanlışlarını kabul etmeye yanaşmamasıdır.oysa bir insan yanlışını kabul etmezse o yanlışı düzeltemez,hep kendisini savunmak zorunda kalır.Günümüz yaşam koşulları bir insanın bir ilişkiye her yönüyle egemen olmasına imkan vermemektedir.Öte yandan bu doğru da değildir.çünkü ilişkide her iki tarafın da katkısının olması hem ilişkinin benimsenmesinde hem de dağarcığının genişlemesinde faydalıdır.Bunun yaşamn kalitesine de önemli katkıları olmaktadır.Ama gerek kadınlarımızda gerekse erkeklerimizde son dönemde akıl almaz bir yönetme tutkusu görüyoruz.Ancak unutmayalım ki kimse kayıtsız şartsız yönetilmek üzere bir insanla ilişkiye girmez.Zaten bu insan haklarına da aykırııdır ve insanlığın cahiliye döneminden kalma bir alışkanlıktır.
İlişki terapileri ağırlıklı olarak kadın-erkek ilişkilerindeki sorunların çözümü maksadıyla yapılır.Bu tür terapilerin en büyük sorunu doğru zamanda yardımın alınmayışı,insanların kendileriyle yüzleşmekten kaçışı ve devamlılıktır.Düşünecek olursak insanların ilişkilerini sağlıklı yönetememeleri aslında en çok da kendi mutluluklarını tehlikeye sokan bir sorundur.Ama ya ego şişikliğinden ya da kendisiyle yüzleşmeye yanaşmamaktan dolayı insanlar ilişki sorunlarıyla ilgili olarak ya yardım almakta gecikmekte ya da yardım almaktan kaçınmaktadır.Hatta kimileri "benim ne işin varmış psikologta,ben deli değilim" demekte ve böyle düşünmektedir.Oysa psikologlar delilere değil,normallik sınırlarında olup sorun yaşayan insanlara destek vermektedir.Zaten sorun aşamasında çözülmeyen sıkıntılar zamanla birikmekte ve psikolojik hastalıklara dönüşmektedir.Açıkça ifade etmeliyim ki toplum olarak genelde hala yaşamımızda bilgiyi kullanmayı tam anlamıyla beceremedik.Bir çok sorunu da bu sebepten yaşıyoruz.Doğrusu aslında bir ilişkiye yeni başlandığında bir psikoloğa girmek ve sorun çözmek için değil de sorun yaşamamak için yardım almaktır.Hadi bunu yapmadık bari sorun ortaya çıktıktan sonra yardım almayı bilelim.Ama o noktada da henüz yeterli duyarlılığa insanlarımız sahip değil.Bu nedenle ilişki terapileri bir psikologlara çoğunlukla iş çığırından çıktıktan sonra gelen insanlara uygulanan bir yardım türü olarak yaşanmakta.Aslında normal gitmeyen her süreç sorunludur.Çözülmedikçe de insanları yoracak ve yıpratacaktır.Burada insanlara zamanın kıymetini hatırlatmayı ve yaşanacak her şeyin güzellikle yaşanmasını öncelemelerini tavsiye ediyorum.
Mesleki pratiğimizde bizi en çok üzen şey insanların aslında makul yaklaşarak çözebileceği bir çok şey yüzünden sorun yaşamaları,yanlış olan alışkanlıklarıyla bir türlü yüzleşmemeleri,sorunlarını çözmek yerine halı altına süpürmeyi tercih etmeleri ve geçiştirmeleri olmaktadır.Aslında sorunsuz yaşam da ilişkide olmaz.Ama insanları ve ilişkileri yıpratan aslında sorunlar değildir.Onları çökerten daha çok sorunlarının çözümü için gerekli iradeyi ve gayreti göstermeyerek bir gün sorunların taşınamaz ağırlığa ulaşmasına göz yummaları veya bunu çözüm gibi zannetmeleridir.Bilinmeli ki ilişkilerimizde yaşadığımız sorunların bilimsel anlamda hepsinin bir çözümü vardır.Hiç bir sorunçözümsüz değildir.Üzücü gerçek insanlarımzın çoğunlukla sorunlarını kabul etmeyişi,sorunlarıyla yüzleşmeyişi,kendisini hatasız ve mükemmel görüşü ve kendine olağan üstü anlam yükleyişidir.
Aile içi ilişkiler dahil son yılların giderek artan sorunu insanlarımzın yalnızlaşması,ilişkilerini şeklen yaşaması ve sorunlarını zamanında çözmemesidir.Sorunlar çözülmedikçe birikir ve bir gün taşınamaz hale gelir.Bu nedenle herkesi yaşamına sahip çıkmaya davet ediyorum.Sevgiyle...
Geleneksel yapımız nedeniyle en sancılı ilişkilerimiz kadın-erkek ilişkilerinde ve aile ilişkilerinde yaşanıyor.Son yıllarda üzülerek belirtmeliyim ki ilişkiler bir paylaşım süreci olarak yaşanmıyor.kadınların da erkeklerin de daha çok partnerine kendisini,kendi doğrularını dayattığı bir anlayışla ilişkiler yürütülmeye çalışılıyor.Bu nedenle de birçok ilişki sorunlarla boğuşmak zorunda kalıyor.Düşünecek olursak aslında bir insanla ilişkiye ona ihtiyacımız olduğu için gireriz.Ama takdir edersiniz ki insanın ihtiyacı olan bir insana amirlik etmeye çalışması mantıken de karşılıklı muhtaçlık açısından da yanlıştır.Burada karşımıza çıkan ilk sorun insanlarımızın bir ilişki yaşama olgunluğuna vebilincine erişmeden başka bir insanla ilişki kurmasıdır.Nitekim hazırlıksız girilen her şey yanlış yaşanma,yanlış yönetilme tehlikesi ile karşı karşıyadır.İnsanların bir ilişkiye girmeden önce kendisinin ne olduğunu,ne istediğini bilmesi ve karşı tarafı tanıması esastır.Değikenlik ilişkilerde çok fazla sorun çıkaran ve güven ilişkisini zedeleyen bir yanlıştır.Ayrıca insanların bireysel kimliği ve yaşam alanı başkadır ilişki kimliği ve ilişki alanı başkadır.Bireysel alanda benlik ön plandadır ve kişisel tercihler sürece egemendir.İlişki alanında ise ilişki kimliğinin oluşması,ilişkinin ortak paydalarının belirlenmesi ve paylaşım alanında ortak paydaların öne çıkması gerekmektedir.Çünkü ilişki tek başına yaşanmaz,bir insan daha vardır ve insanlar bir ilişkiyi bir başkasını kendisine köleleştirmeye dönüştürme hakkına sahip değildir.En çok zorlanma ortak karar alma,partnerini dikkate alma ve sağlıklı bir paylaşım işleyişi kurmada yaşanmaktadır.Çünkü son yıllarda insanlarımızda neredeyse kendilerini yalnızlaştıracak ölçüde bir ego yüksekliği,bir gurur ve bir hükmetme hırsı görülmektedir.oysa ilişkiler tek kişinin belirleyiciliği üzerinden yaşanamaz,yaşansa da uzun soluklu olmaz.Çoğunlukla insanlarımız hem bir insanla paylaşıma ihhtiyaç duyma hem de ihtiyaç duyduğu paylaşıma rağmen paylaşımın ne olduğunu bilmeme sorunu ve ikilemi yaşamaktadır.Şu kesin ki ilişki ben merkezciliği kaldırabilecek ve taşıyabilecek bir süreç değildir.Bunu kadınlar da erkekler de dikkate almalıdır.
İnsanlar kadın-erkek ilişkilerini üç şekilde yaşarlar.bunlar flört,nişanlılık ve evlilik ilişkileridir.İncelediğimizde bu ilişki alanlarının her birinde ülke insanımız giderek artan yoğunlukta sorunlar yaşamaktadır.Bazen tek taraflı,bazen karşılıklı yanlışlarla aslında sağlıklı bir şekilde paylaşılabilecek bir ilişkinin içinden çıkılmaz hale dönüştürüldüğüne psikolog olarak çok tanık olmuşuzdur.Üzücü olan insanların yaşadıkları sorunlarda kendilerine hiç pay çıkarmaması,sürekli savunmada kalması,yanlışlarıyla yüzleşmeye ve yanlışlarını kabul etmeye yanaşmamasıdır.oysa bir insan yanlışını kabul etmezse o yanlışı düzeltemez,hep kendisini savunmak zorunda kalır.Günümüz yaşam koşulları bir insanın bir ilişkiye her yönüyle egemen olmasına imkan vermemektedir.Öte yandan bu doğru da değildir.çünkü ilişkide her iki tarafın da katkısının olması hem ilişkinin benimsenmesinde hem de dağarcığının genişlemesinde faydalıdır.Bunun yaşamn kalitesine de önemli katkıları olmaktadır.Ama gerek kadınlarımızda gerekse erkeklerimizde son dönemde akıl almaz bir yönetme tutkusu görüyoruz.Ancak unutmayalım ki kimse kayıtsız şartsız yönetilmek üzere bir insanla ilişkiye girmez.Zaten bu insan haklarına da aykırııdır ve insanlığın cahiliye döneminden kalma bir alışkanlıktır.
İlişki terapileri ağırlıklı olarak kadın-erkek ilişkilerindeki sorunların çözümü maksadıyla yapılır.Bu tür terapilerin en büyük sorunu doğru zamanda yardımın alınmayışı,insanların kendileriyle yüzleşmekten kaçışı ve devamlılıktır.Düşünecek olursak insanların ilişkilerini sağlıklı yönetememeleri aslında en çok da kendi mutluluklarını tehlikeye sokan bir sorundur.Ama ya ego şişikliğinden ya da kendisiyle yüzleşmeye yanaşmamaktan dolayı insanlar ilişki sorunlarıyla ilgili olarak ya yardım almakta gecikmekte ya da yardım almaktan kaçınmaktadır.Hatta kimileri "benim ne işin varmış psikologta,ben deli değilim" demekte ve böyle düşünmektedir.Oysa psikologlar delilere değil,normallik sınırlarında olup sorun yaşayan insanlara destek vermektedir.Zaten sorun aşamasında çözülmeyen sıkıntılar zamanla birikmekte ve psikolojik hastalıklara dönüşmektedir.Açıkça ifade etmeliyim ki toplum olarak genelde hala yaşamımızda bilgiyi kullanmayı tam anlamıyla beceremedik.Bir çok sorunu da bu sebepten yaşıyoruz.Doğrusu aslında bir ilişkiye yeni başlandığında bir psikoloğa girmek ve sorun çözmek için değil de sorun yaşamamak için yardım almaktır.Hadi bunu yapmadık bari sorun ortaya çıktıktan sonra yardım almayı bilelim.Ama o noktada da henüz yeterli duyarlılığa insanlarımız sahip değil.Bu nedenle ilişki terapileri bir psikologlara çoğunlukla iş çığırından çıktıktan sonra gelen insanlara uygulanan bir yardım türü olarak yaşanmakta.Aslında normal gitmeyen her süreç sorunludur.Çözülmedikçe de insanları yoracak ve yıpratacaktır.Burada insanlara zamanın kıymetini hatırlatmayı ve yaşanacak her şeyin güzellikle yaşanmasını öncelemelerini tavsiye ediyorum.
Mesleki pratiğimizde bizi en çok üzen şey insanların aslında makul yaklaşarak çözebileceği bir çok şey yüzünden sorun yaşamaları,yanlış olan alışkanlıklarıyla bir türlü yüzleşmemeleri,sorunlarını çözmek yerine halı altına süpürmeyi tercih etmeleri ve geçiştirmeleri olmaktadır.Aslında sorunsuz yaşam da ilişkide olmaz.Ama insanları ve ilişkileri yıpratan aslında sorunlar değildir.Onları çökerten daha çok sorunlarının çözümü için gerekli iradeyi ve gayreti göstermeyerek bir gün sorunların taşınamaz ağırlığa ulaşmasına göz yummaları veya bunu çözüm gibi zannetmeleridir.Bilinmeli ki ilişkilerimizde yaşadığımız sorunların bilimsel anlamda hepsinin bir çözümü vardır.Hiç bir sorunçözümsüz değildir.Üzücü gerçek insanlarımzın çoğunlukla sorunlarını kabul etmeyişi,sorunlarıyla yüzleşmeyişi,kendisini hatasız ve mükemmel görüşü ve kendine olağan üstü anlam yükleyişidir.
Aile içi ilişkiler dahil son yılların giderek artan sorunu insanlarımzın yalnızlaşması,ilişkilerini şeklen yaşaması ve sorunlarını zamanında çözmemesidir.Sorunlar çözülmedikçe birikir ve bir gün taşınamaz hale gelir.Bu nedenle herkesi yaşamına sahip çıkmaya davet ediyorum.Sevgiyle...
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "İlişki Sorunları ve İlişki Terapileri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Namık ACAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Namık ACAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
