Yaşam Başarısı
Bir insanın yaşamın tüm alanlarında sağladığı birbiriyle bağlantılı sonuç kalitesine "yaşam başarısı" diyoruz.Yaşam başarısı bir insanın yaşama dair beklentileriyle yaşamındaki gerçekleşmelerin doğru orantılı olması sonucu elde edilen bir kazanımdır.Bunda bir insanın ilişki başarısından,akademik başarısına hatta sosyal ilişkiler başarısına varan bir dizi alanda beklentileriyle örtüşen sonuçları alması gerekir.Bir başka deyişle yaşam başarısı kendini gerçekleştirmek ve yaşama dair çok yönlü olarak isteklerine ana hatlarıyla ulaşabilmaktir.
Ülkemiz yaşam kalitesi,yaşam başarısı ve son yıllarda ilkişkiler başarısı açısından maalesef iyi bir sınav verememektedir.Bunda çağın gereklerine uygun insan yetiştiren bir kültür olmayışımızın çok büyük rolü vardır.Nitekim Türkiye insani gelişmişlikte de dünyada iyi bir noktada değildir.Şu içinden geçtiğimiz yıllar Türkiye'nin gelenek toplumundan bilgi toplumuna,köylü toplumundan kentli toplumuna ve eğitimsiz toplumdan eğitimli topluma geçişin doğum sancılarını yaşadığı yıllardır.daha önceki yaşam biçimine göre oluşmuş kültürün,yetiştirme tarzının,yaşam algısının ve geleneklerin artık geçerliliğini yitirdiği ve bunların yerine kültürümüze uygun yeni öğretilerin oluşması gereken sancılı bir geçiş dönemindeyiz.Bu zaten yaşamımıza da oturmuş standartların olmayışı,ortak doğruların zayıflaması,kişiselliğin artması şeklinde yansımakta ve özellikle paylaşım gerektiren yaşam alanlarında sarsıntıların yaşanmasına yol açmaktadır.Öncelerde eğitimli olmak basamak atlamak için geçerli bir yoldu ama şimdilerde eskisi kadar belirleyici önem arzetmiyor.Önceden mahalle kültürü diye bir şey vardı şimdi apartman kültürü bile kalmadı.Evlilik,aile olmak önemli bir gereklilikti ama şimdilerde insanlara umduğu huzuru vermiyor.Çünkü her şey insandan insana o kadar çok değişiyor ki...Bu ölçüsüz ve bilinçsiz bireyleşme en başta da insanların yaşam partneri olan insanlarla ilişkilerine ve paylaşımlarına büyük darbe vurmuş durumda.Biraz teknolojinin ve bu teknolojinin bilinçsiz kullanılmasının da etkisiyle insanlarımız giderek daha sınırlı paylaşn ve yalnızlaşan bir yaşam trendine girmiş durumdalar.İlişkiler sevgiden çok menfaat ilişkisine dönüşmüş durumda ve artık samimiyet çıkarlardan çok daha geriye düşmüş durumda.
Böylesi bir toplumda bir insanın tek başına harikalar yaratması,muazzam yaşam başarısı elde etmesi zaten beklenemez.Çünkü insanları bir araya getiren ortak amaçlar,samimi paylaşımlar ve ortak paydalar artık zayıflamış ve bireyselliğin altında kalmış durumda.Bunu çekirdek aile ilişkilerinde bile hatırı sayılır ölçüde gözlüyoruz.Anne-baba-çocuk ilişkileri artık çok farklı bir boyutta yaşanmakta ve bir ailede ancak zorunlu paylaşımlar ite kaka gerçekleşir durumda.bunun yarattığı yalnızlıklar,iletişimsizlikler,paylaşım eksiklikleri ise en fazla da ilişkilerimizi tehdit ediyor.Bu sayede %24'e varan boşanma oranlarıyla karşı karşıyayız ve yürüyen evliliklerin de çoğu kerhen yürüyor.Zaten aile yaşamında bir çöküntü söz konusu oldu mu o insanın yaşam başarısının da sarsılacağı aşikar.çünkü evinden mutlu çıkmayan bir insanın işinde ve sosyal ilişkilerinde de bir takım sorunların ortaya çıkması kaçınılmaz.Ancak bir de bu işin birey ayağı var.Bir insan hem yaşam kalitesi istiyor hem de bunu ilişki ve paylaşım alanlarına doğru ölçülendirilmiş bir ben merkezcilikle yansıtmayı beceremiyorsa ve ben merkezcilikte aşırıya kaçıyor ve her yaptığüını doğru sanarak kendi özeleştirisinden kaçıyorsa ortada hem bir yönetem hem de bir samimiyet sorunu vardır.zaten günümüzde iyice çökmeye yüz tutan yaşam başarısının yaşanan bu çöküntüsünde samimiyet eksiklikleri ve bilgi ve yöntem yanlışları maalesef başrolü oynuyor.
Yaşam başarısı bir insanın keyif aldığı bir işi yapması,mutlu bir aile yaşamının olması ve insanca bir sosyal yaşamının olmasıyla mümkündür.Bu aslında öyle mucizevi bir gerçekleşmeler silsilesi de değildir.Sağlanabilir.Ama burada bireyin nasıl yol aldığı,nasıl düşündüğü,yaşamın içini nasıl doldurduğu son derece önemli ve belirleyicidir.Şu bir gerçek ki son yıllarda biz psikologların karşılaştığı ve yaşam başarısını da altüst eden en öne çıkan sorunlar samimiyet sorunları,bilgi eksiklikleri ve insanlarımızdaki kendine ölçü koyamamadır.Samimiyet olmazsa bir süreç sağlıklı yaşanabilir mi..?Bilgi kullanılmazsa bir konu doğru yönetilebilir mi...?İnsan kendine ölçü koymayı beceremezse ilişki ve paylaşım alanlarını sağlıklı yönetebilir ve yaşayabilir mi..?Şöyle bir düşünürsek aslında bu günkü toplum olarak mutsuzluğumuzun kaynağının da bunlara dayandığını rahatlıkla görebiliriz.
Öyleyse işe önce samimiyet ile başlamamız gerekir.Çünkü samimiyet bir şeyin içini doğru doldurmanın ilk koşuludur.Sonra ne yapacak ve ne yaşayacak isek onu doğru bilgiyle yönetmeliyiz.Çünkü yanlış bilgiyle ancak ve ancak yanlış yol alınır.Bir de kendimize ölçü koymayı ve dünyanın bizim etrafımızda dönmediğini kabul edip,kendimize olağan üstü anlam yüklemelerden kaçınmayı başaracağız.İnsanlar arasındaki muhtaçlık ilişkisini peşinen kabul edecek tek başına çok fazla da bir şey ifade etmeyeceğimizi bileceğiz.zaman zaman kendimizle yüzleşecek,kendimizi gözden geçirecek ve doğrularımızı arttırmanın,yanlışlarımızı ise azaltmanın gayretinde olacağız ki yaşam başarısı noktasında önce elinde sağlıklı bir yönetemi olan insana dönüşebilelim.Bunları başardığımız takdirde zaten bir şeylerin de yavaş yavaş kalitesinin yükseldiğini ve yaşamımızın daha keyifli hale geldiğini göreceğiz.
Bir de sorunlarımızı ertelemeyelim,biriktirmeyelim ve aşırı ön yargılardan lütfen kaçınalım.İnsan kadar bir şey olduğumuzu hiç unutmayalım ve yaşama dair en büyük ihtiyacımızın huzur olduğunu,huzur olursa diğer şeylerin de tadının değişeceğini unutmayalım ve vicdanımızla barışık olalım.
Aslında yaşam başarısı çoğunlukla bireylerin kendi ellerinde olan bir süreçtir.Önemli olan beklentilerde gerçekçilik,çabada devamlılık,yeterli sabır ve sürecin doğru yönetilmesine yardımcı olacak doğru bilgi ve yönetemlerin kullanılmasıdır.Hiç bir doğru ve güzel yaşam şans eseri değildir.Özellikle insanla yaşam arasındaki memnuniyetin başarı kadar iletişim ve paylaşım noktasındaki yeterliliklerden de beslendiğini unutmayalım ve ilişkilerimize gereken önemi verelim.Evet toplum olarak bir geçiş dönemi yaşıyoruz ve bazı savrulmalar söz konusu.Ama insanlar da aklı ve bilimi kullanarak kendi yaşamlarında bu savrulmaların etkisini pekala zayıflatabilir ve doğru bir rota çizerek yaşamla ilişkisini başarılı bir şekilde yönetebilir.Bu nedenle sorun değil,çözüm odaklı bir yaşam algısını kendimizde oturtmalı ve iyi olmalı,yaşamı da iyi tarafından tutmayı becermeliyiz.
Görüyorsunuz iş dönüyor dolaşıyor insanın kendisine dayanıyor.Şunu da unutmayalım ki yaşam başarısı ne tek başına iş başarısıyla,ne tek başına evlilik başarısıyla, ne de tek başına sosyal ilişkiler başarısıyla gerçekleşebilecek bir kazanımlar silsilesi değildir.Bu alanların tümünde en azından bir yeterli seviyenin sağlanmasını ve böylelikle yaşam alanlarının birbirinin önünü tıkamamasını gerektirir.Hatta yaşam alanları doğru yaşanırsa bir diğer alanın da performasına olumlu yansımaktadır.yani doğrudan doğru türemektedir.Bu nedenle insani normallere göre beklentilerin ve yaşamın kurulması,eksiklerin ve fazlaların dengeleri bozacağının bilinmesi gerekir.Sevgiyle...
Ülkemiz yaşam kalitesi,yaşam başarısı ve son yıllarda ilkişkiler başarısı açısından maalesef iyi bir sınav verememektedir.Bunda çağın gereklerine uygun insan yetiştiren bir kültür olmayışımızın çok büyük rolü vardır.Nitekim Türkiye insani gelişmişlikte de dünyada iyi bir noktada değildir.Şu içinden geçtiğimiz yıllar Türkiye'nin gelenek toplumundan bilgi toplumuna,köylü toplumundan kentli toplumuna ve eğitimsiz toplumdan eğitimli topluma geçişin doğum sancılarını yaşadığı yıllardır.daha önceki yaşam biçimine göre oluşmuş kültürün,yetiştirme tarzının,yaşam algısının ve geleneklerin artık geçerliliğini yitirdiği ve bunların yerine kültürümüze uygun yeni öğretilerin oluşması gereken sancılı bir geçiş dönemindeyiz.Bu zaten yaşamımıza da oturmuş standartların olmayışı,ortak doğruların zayıflaması,kişiselliğin artması şeklinde yansımakta ve özellikle paylaşım gerektiren yaşam alanlarında sarsıntıların yaşanmasına yol açmaktadır.Öncelerde eğitimli olmak basamak atlamak için geçerli bir yoldu ama şimdilerde eskisi kadar belirleyici önem arzetmiyor.Önceden mahalle kültürü diye bir şey vardı şimdi apartman kültürü bile kalmadı.Evlilik,aile olmak önemli bir gereklilikti ama şimdilerde insanlara umduğu huzuru vermiyor.Çünkü her şey insandan insana o kadar çok değişiyor ki...Bu ölçüsüz ve bilinçsiz bireyleşme en başta da insanların yaşam partneri olan insanlarla ilişkilerine ve paylaşımlarına büyük darbe vurmuş durumda.Biraz teknolojinin ve bu teknolojinin bilinçsiz kullanılmasının da etkisiyle insanlarımız giderek daha sınırlı paylaşn ve yalnızlaşan bir yaşam trendine girmiş durumdalar.İlişkiler sevgiden çok menfaat ilişkisine dönüşmüş durumda ve artık samimiyet çıkarlardan çok daha geriye düşmüş durumda.
Böylesi bir toplumda bir insanın tek başına harikalar yaratması,muazzam yaşam başarısı elde etmesi zaten beklenemez.Çünkü insanları bir araya getiren ortak amaçlar,samimi paylaşımlar ve ortak paydalar artık zayıflamış ve bireyselliğin altında kalmış durumda.Bunu çekirdek aile ilişkilerinde bile hatırı sayılır ölçüde gözlüyoruz.Anne-baba-çocuk ilişkileri artık çok farklı bir boyutta yaşanmakta ve bir ailede ancak zorunlu paylaşımlar ite kaka gerçekleşir durumda.bunun yarattığı yalnızlıklar,iletişimsizlikler,paylaşım eksiklikleri ise en fazla da ilişkilerimizi tehdit ediyor.Bu sayede %24'e varan boşanma oranlarıyla karşı karşıyayız ve yürüyen evliliklerin de çoğu kerhen yürüyor.Zaten aile yaşamında bir çöküntü söz konusu oldu mu o insanın yaşam başarısının da sarsılacağı aşikar.çünkü evinden mutlu çıkmayan bir insanın işinde ve sosyal ilişkilerinde de bir takım sorunların ortaya çıkması kaçınılmaz.Ancak bir de bu işin birey ayağı var.Bir insan hem yaşam kalitesi istiyor hem de bunu ilişki ve paylaşım alanlarına doğru ölçülendirilmiş bir ben merkezcilikle yansıtmayı beceremiyorsa ve ben merkezcilikte aşırıya kaçıyor ve her yaptığüını doğru sanarak kendi özeleştirisinden kaçıyorsa ortada hem bir yönetem hem de bir samimiyet sorunu vardır.zaten günümüzde iyice çökmeye yüz tutan yaşam başarısının yaşanan bu çöküntüsünde samimiyet eksiklikleri ve bilgi ve yöntem yanlışları maalesef başrolü oynuyor.
Yaşam başarısı bir insanın keyif aldığı bir işi yapması,mutlu bir aile yaşamının olması ve insanca bir sosyal yaşamının olmasıyla mümkündür.Bu aslında öyle mucizevi bir gerçekleşmeler silsilesi de değildir.Sağlanabilir.Ama burada bireyin nasıl yol aldığı,nasıl düşündüğü,yaşamın içini nasıl doldurduğu son derece önemli ve belirleyicidir.Şu bir gerçek ki son yıllarda biz psikologların karşılaştığı ve yaşam başarısını da altüst eden en öne çıkan sorunlar samimiyet sorunları,bilgi eksiklikleri ve insanlarımızdaki kendine ölçü koyamamadır.Samimiyet olmazsa bir süreç sağlıklı yaşanabilir mi..?Bilgi kullanılmazsa bir konu doğru yönetilebilir mi...?İnsan kendine ölçü koymayı beceremezse ilişki ve paylaşım alanlarını sağlıklı yönetebilir ve yaşayabilir mi..?Şöyle bir düşünürsek aslında bu günkü toplum olarak mutsuzluğumuzun kaynağının da bunlara dayandığını rahatlıkla görebiliriz.
Öyleyse işe önce samimiyet ile başlamamız gerekir.Çünkü samimiyet bir şeyin içini doğru doldurmanın ilk koşuludur.Sonra ne yapacak ve ne yaşayacak isek onu doğru bilgiyle yönetmeliyiz.Çünkü yanlış bilgiyle ancak ve ancak yanlış yol alınır.Bir de kendimize ölçü koymayı ve dünyanın bizim etrafımızda dönmediğini kabul edip,kendimize olağan üstü anlam yüklemelerden kaçınmayı başaracağız.İnsanlar arasındaki muhtaçlık ilişkisini peşinen kabul edecek tek başına çok fazla da bir şey ifade etmeyeceğimizi bileceğiz.zaman zaman kendimizle yüzleşecek,kendimizi gözden geçirecek ve doğrularımızı arttırmanın,yanlışlarımızı ise azaltmanın gayretinde olacağız ki yaşam başarısı noktasında önce elinde sağlıklı bir yönetemi olan insana dönüşebilelim.Bunları başardığımız takdirde zaten bir şeylerin de yavaş yavaş kalitesinin yükseldiğini ve yaşamımızın daha keyifli hale geldiğini göreceğiz.
Bir de sorunlarımızı ertelemeyelim,biriktirmeyelim ve aşırı ön yargılardan lütfen kaçınalım.İnsan kadar bir şey olduğumuzu hiç unutmayalım ve yaşama dair en büyük ihtiyacımızın huzur olduğunu,huzur olursa diğer şeylerin de tadının değişeceğini unutmayalım ve vicdanımızla barışık olalım.
Aslında yaşam başarısı çoğunlukla bireylerin kendi ellerinde olan bir süreçtir.Önemli olan beklentilerde gerçekçilik,çabada devamlılık,yeterli sabır ve sürecin doğru yönetilmesine yardımcı olacak doğru bilgi ve yönetemlerin kullanılmasıdır.Hiç bir doğru ve güzel yaşam şans eseri değildir.Özellikle insanla yaşam arasındaki memnuniyetin başarı kadar iletişim ve paylaşım noktasındaki yeterliliklerden de beslendiğini unutmayalım ve ilişkilerimize gereken önemi verelim.Evet toplum olarak bir geçiş dönemi yaşıyoruz ve bazı savrulmalar söz konusu.Ama insanlar da aklı ve bilimi kullanarak kendi yaşamlarında bu savrulmaların etkisini pekala zayıflatabilir ve doğru bir rota çizerek yaşamla ilişkisini başarılı bir şekilde yönetebilir.Bu nedenle sorun değil,çözüm odaklı bir yaşam algısını kendimizde oturtmalı ve iyi olmalı,yaşamı da iyi tarafından tutmayı becermeliyiz.
Görüyorsunuz iş dönüyor dolaşıyor insanın kendisine dayanıyor.Şunu da unutmayalım ki yaşam başarısı ne tek başına iş başarısıyla,ne tek başına evlilik başarısıyla, ne de tek başına sosyal ilişkiler başarısıyla gerçekleşebilecek bir kazanımlar silsilesi değildir.Bu alanların tümünde en azından bir yeterli seviyenin sağlanmasını ve böylelikle yaşam alanlarının birbirinin önünü tıkamamasını gerektirir.Hatta yaşam alanları doğru yaşanırsa bir diğer alanın da performasına olumlu yansımaktadır.yani doğrudan doğru türemektedir.Bu nedenle insani normallere göre beklentilerin ve yaşamın kurulması,eksiklerin ve fazlaların dengeleri bozacağının bilinmesi gerekir.Sevgiyle...
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Yaşam Başarısı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Namık ACAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Namık ACAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
2 Beğeni 
Yazan Uzman
|
iletişim çatışmaları, mutsuzluk sendromu, tükenmişlik sendromu, evlilik sorunları, ilişki sorunları, yaşam başarısı
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
