2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri Nelerdir? Depresyon ve Psikoterapi
MAKALE #10803 © Yazan Gülten DEMİRDÖVEN | Yayın Nisan 2013 | 6,481 Okuyucu
DEPRESYON NEDİR? DEPRESYON BELİRTİLERİ NELERDİR?
DEPRESYON VE PSİKOTERAPİ

Depresyon terimi ruhsal bir durumu, bir sendromu ve bir hastalığı yani melankoliyi tanımlamak üzere üç anlamda kullanılmaktadır. Depresyon ruhsal bir durum olarak insan yaşamının bir parçasıdır, günlük sıkıntılar, hayal kırıklıklarına tepki olarak ortaya çıkar. Önemli bir kayıp, veya hayal kırıklığından (terfi edememe, ayrılık, boşanma gibi) sonra başlar ve tatminsizlik ortamında gelişir.
Günümüzde oldukça sık rastlanan ruhsal bozukluktur depresyon. Düşünceleri, duygu durumunu, davranışları etkilemektedir. Günlük yaşamı bozulan kişinin yemek yemesi, alışkanlıkları, uyku düzeni, düşünceleri, ruh hali depresyonla birlikte değişiklik gösterir.

Depresyonun en belirgin özelliklerinden bir tanesi hayattan zevk alamamaktır. Kişi kendisini daha önce mutlu eden birçok aktiviteden zevk alamaz hale gelir, artık hiçbir şeyin tadının olmadığını, kendisine keyif vermediğini hisseder. Sürekli bir yorgunluk, bitkinlik ve enerji kaybı gözlenir. Yapılacak işler kişinin gözünde büyür ve sıkça ertelenir. İşe/okula gitmek istemez. Yaşanan bu keyifsizlik, sıkıntılı ruh hali uyku bozukluklarını beraberinde getirir. Ya çok fazla uyur, ya da uykuya dalmakta güçlük çeker ve erkenden uyanır. Çoğu zaman uykudan yorgun uyanılır. İştah kaybı ya da iştah artışı görülür. Bu duruma bağlı olarak artan kilolar, ya da yaşanan kilo kayıpları kişiyi daha da sıkıntıya sokar.
Depresyon sürecinde intihar düşünceleri, ölme isteği çok sık rastlanan durumdur. Kişi var olan ölme isteği ile birlikte, riskler almaya başlar. Hızlı araç kullanır, kavgalara karışır veya intihar girişimlerinde bulunur. Yaşanan bu intihar girişimleri, önlemler alınmadığı takdirde ölümle sonuçlanabilir.

Yaşanan yerden ayrılma, çekip gitme isteği depresyonda görülen bir diğer belirtidir. Kişi yaşadığı evden ayrılma, işi bırakma, alıp başını gitme gibi düşüncelerin hayalini kurar. Yaşadığı ortamda mutsuzdur, keyif alamıyordur. Gideceği yerde daha mutlu olabileceğini düşünmektedir. Bulunduğu çevrede kimsenin onu anlamadığı, dinlemediğini düşünür. Aynı zamanda konuşmak istemez, içe kapanır ve herkesten uzaklaşır.

Depresyon sadece, duygu ve düşüncelerle sınırlı kalmaz. Fizyolojik olarak vücutta da hissedilir. Geçmeyen baş ağrıları, kalp ağrıları, mide şikayetleri, nefes darlıkları, yanmalar, ateş basmaları, ve bayılma nöbetleri de görülebilir.
Güven kayıpları, artan kıskançlıklar, şüphecilik, özgüven eksiklikleri de depresyonun belirtileri arasındadır. Ayrılıklar, yaşanan ani kayıplar, mevsimsel değişiklikler depresyona sebebiyet verebilmektedir.
Depresyonla Cinsiyet Arasında Bir İlişki Var mı?
Her on erkekten bir tanesinin, her beş kadından birinin yaşamı boyunca bir kez depresyon geçirdiği bilinmektedir. Her yaşta görülebilen depresyon kadınlarda en sık 35-40 yaşları arasında, erkeklerde ise 45-65 yaşları arasında ortaya çıkmaktadır. Yaşadıkları sıkıntıları daha kolay dile getiren ve yardım talebinde bulunan kadınlar, depresyon konusunda daha açık sözlüler. Erkeklerse güçlü durmayı ve genellikle depresif duygularını gizlemeyi tercih ediyorlar. Bilim adamlarının yaptığı araştırma sonuçlarına göre, ise evlilik ruh sağlığına iyi geliyor, depresyon riskini azalttığını gösteriyor. Depresyon riskinin en düşük olduğu grup ise evli erkekler. İkinci sırada evli kadınlar geliyor. Yapılan araştırmaların da gösterdiği gibi evlilik depresyona karşı koruyucu bir rol oynuyor. En riskli grup ise ayrılmış ya da boşanmış kadınlar.

Depresyon ve İntihar İlişkisi:

İntihar düşünceleri depresyonda çok sık görülen ve depresyonun varlığını en çok belli eden belirtilerden bir tanesidir. Depresyondaki kişilerin %15 inin yaşamlarını intiharla sonlandırdığı bilinmektedir. Depresyon sürecinde, intihar girişimlerinde bulunan kişilerin yakınları tarafından çeşitli önlemler alınması, kişinin yaşamı açısından büyük önem taşıyor. Depresyondaki bir kişinin hayatını sonlandırma düşüncesi ile başvuracağı yöntemler göz önünde bulundurularak, sürekli kontrol edilmesi, çoğunlukla yalnız bırakılmaması, kesici, yaralayıcı, delici aletlerden uzak tutulması da alınabilecek önemler arasında bulunuyor.

Majör Depresif Bozukluk:

Majör depresif bozukluk, en az iki hafta boyunca devam eden kötü bir duygu halinde olma, hiçbir şeyle ilgilenmeme ve yaptıklarından hiçbir keyif alamama durumudur.
Kişide:
• Karamsar düşünceler, umutsuzluk, suçluluk duyguları,
• Uyku bozuklukları, aşırı uyuma yada çok sık uyanma,
• Konsantre bozuklukları, karar verme güçlükleri,
• Yaşanan konsantrasyon sorunları ile birlikte işe/derse adaptasyonda güçlük çekme ve yapılacak işleri sürekli erteleme,
• Halsizlik, sürekli yorgunluk, eskiden yapılan işlerden zevk alamama,
• İştahsızlık, ya da iştah artışı görülür.

Majör depresyon çoğunlukla kişiyi günlük yaşamdan alıkoyar, işlerini aksatır. Bu belirtilerin çoğunlukla başka hastalıklardan kaynaklandığı düşünülür ve sık sık doktora giden kişi kendisinde fizyolojik olarak bir rahatsızlık olmadığını, durumunun ‘psikolojik’ olduğunu öğrendiğinde ikna olmaz. Yaşanan bu problemler aile, iş, sosyal çevre ile ilişkileri bozar ve kişinin işinden, eşinden ayrılmasına sebebiyet verebilir. Depresif belirtiler gözlenen kişilerin uzman desteği alması şarttır.

Çocuk ve Ergenlerde Depresyon

Depresyon genellikle yetişkinlerde görülen bir rahatsızlık gibi algılanmaktadır. Fakat çocuk ve ergenlerde de depresyona sıkça rastlanmaktadır. Yapılan araştırmalara göre, depresyon çocukluk çağında hatta bebeklik döneminde bile görüldüğü tespit edilmiştir.

Bebeklik döneminde, anne-çocuk bağlanma sürecini olumsuz yönde etkileyen 'anneden uzun süreli ayrı kalma' bebeklik döneminde depresyonu tetiklemektedir. Yaşanan bu ayrılık sürecinde, annenin yerine bakım verecek kimsenin olmayışı, bebekte huzursuzluk, beslenme problemleri, ilgisizliğe sebep olmaktadır.

Çocukların depresyonda olduğu genellikle aileler tarafından fark edilmemekte ve çocuğun bu davranışları yanlış yorumlanmaktadır. Depresyon belirtileri görülen bir çocuk kendisini genellikle sıkıntılı, çaresiz ve mutsuz hisseder. Bu duygularını ise mutsuz umutsuz bir yüz ifadesi ile ortaya koyar. Tıpkı yetişkinlerde olduğu gibi, eskiden severek yapılan şeyler artık zevk vermemektedir.

Çocuk oyuncaklarından artık zevk almaz. Ani tepkiler gösterir, huzursuzdur; önceden daha uyumlu bir çocuk olduğu halde artık çabuk öfkelenir. Önceden arkadaşları ile oynamayı seven çocuk, daha çok tek başına zaman geçirmeye başlar. Sıkıntılı bir hali vardır ve genellikle bir şeyler yapma konusunda isteksizdir. Karın ağrıları, baş ağrıları görülür ve genellikle uyumak istemez. Kâbuslar gördüğünü söyler. İştah sorunları görülür. Ödevlerine, derslerine karşı ilgisizdir; bu da okul başarısının düşmesine sebep olur. Önceden başarılı bir öğrenci olduğu halde, 'yapamayacağım, başaramayacağım' düşünceleri ile kendine güvensizliğini ortaya koyar.

Terapi Süreci:

Depresyon tedavisi iki konuda odaklaşır;
• Çocuğun duygusal ihtiyaçlarına daha etkili karşılık verebilmeleri için çevredekilere yol göstermeli, yardım etmelidir.
• Çocuğun depresif belirtileri azaltılmalıdır.

Aile içindeki kişiler arasında çatışmaların çözülmesine ve birlikte geçirilecek boş zamanların arttırılmasına çalışılır. Çocuğun aktivitelere katılmasına ve yeteneklerinin geliştirilmesine teşvik edilir. Kendine ve çevreye güvenini arttıracak girişimlerde bulunulur.

Ebeveyn Depresyonu:

Ebeveyn depresyonu, çocukları olan yetişkinlerde görülen depresyondur. Ebeveyn depresyonunda, diğer yetişkinlere göre farklılık yaratan durum yaşanan çöküntülü ruh halinin çocuklara yansımasıdır. Anne-babasının depresyonuna tanıklık eden çocuklarda da çeşitli değişiklikler gözlemlenir. Depresyondaki anne ya da baba, çocuğa gerekli özeni gösterme konusunda yetersiz kalır, çocuğun üzerindeki ilgi, sevgi, destek azalır. Ebeveyn depresyonu, ebeveyn-.çocuk ilişkisini etkilediği gibi eşler arasındaki iletişimi de zayıflatır.
Ebeveyn depresyonu, doğum sonrasında annelerde sıkça görülmektedir. Postpartum (doğum sonrası) depresyonu olarak da bilinen bu depresyon, doğumdan sonraki birkaç hafta içerisinde gelişme gösterir ve genellikle genç annelerde görülür. Beklenmeyen gebeliklerde, hamilelik sürecinin bitimi ile de başlamaktadır. Sık sık ağlayan, geceleri uyanan, sürekli emzirme gereksinimi olan bebek; hazırlıksız bir anneyi zorlayıcı bir etken olmaktadır. Annenin bu duyguları anne-çocuk bağlanma sürecini de etkileyeceğinden tedavi edilmesi gereken bir durumdur.

Terapi Süreci :

Ebeveyn depresyonunda, yaşanan sıkıntılardan, ebeveynin ruh halinden çocukların etkilenmemesi için dikkatli olunmalıdır. Ebeveyn ruh halini çocuğa yansıtmamaya çalışmalı ve çocukların bakımı konusunda yardım almalıdır. Anne babanın depresyonu, genellikle çocuklara yansıyacağından ve onların da çeşitli sıkıntılar yaşamasına sebebiyet vereceğinden uzman desteği, aile terapisi alınması aile bireyleri için uygun olacaktır.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
► Depresyon Nedir? Belirtileri Nelerdir? Psk.Güzide TÜRKYILMAZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri Nelerdir? Depresyon ve Psikoterapi' başlığıyla benzeşen toplam 19 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


01:01
Top