2007'den Bugüne 92,323 Tavsiye, 28,223 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ağrılı Adet Görme, Premenstrual Sendrom ve Tedavi
MAKALE #10016 © Yazan Dr.Timur HARZADIN | Yayın Aralık 2012 | 4,009 Okuyucu
Adet döneminden hemen önce veya adet döneminde birçok kadında ağrı ve sıkıntı hissi olmaktadır. Bu belirtiler genellikle adetin başlamasına birkaç gün kala ortaya çıkmakta ve adet başladıktan hemen sonra veya 1-2 gün içinde kaybolmaktadır. Bu rahatsızlık adet döneminde ağrı görme şeklinde ise ağrılı adet görme ismi verilir. Eğer bu ağrı ile birlikte ruhsal sorunlar da eşlik etmekte ise premenstrual sendrom veya premenstrüel disforik bozukluk olarak ifade edilir.

Bu rahatsızlıkta ailevi bir eğilim söz konusudur. Burada genetik eğilimden çok muhtemelen kültürel bir öğrenme şeklinde nesilden nesile bir aktarım söz konusudur. Sosyal sınıf ve ırksal farklılıklar göstermez. Evli kadında ağrı ve ruhsal yakınmalar bekar bir kadına göre daha azdır. Evli bir kadın eğer boşanırsa yakınmaların tekrar arttığı tespit edilmiştir. Bu hastalıkla ilgili yapılan birçok araştırmaya ve yeni bilgiye rağmen tanımlaması ve tanı kriterleri konusunda bir fikir birliği yoktur. Benzer şekilde tedavi ile ilgili yaklaşımlarda da farklı farklı görüşler vardır. Dünyadaki en yaygın hastalıklarından birisidir ve her kadında farklı etkiler gösterebilir.


Bu rahatsızlık zihinsel bir bozukluk mudur, hormonal bir bozukluk mudur?

Bu rahatsızlıkta hem zihinsel hem de hormonal problemler vardır. Öncelikle bu sorun daha çok üreme çağındaki kadının hastalığı olduğu için hormonal sebepler önemlidir. Mesela kız çocuğunun ilk adetlerinde yumurtlama yoktur ve ağrı olmaz. Ağrı, yumurtlama başladıktan sonra başlar. Bu yüzden yaş ilerledikçe bu rahatsızlıkla ilgili yakınmalar yavaş yavaş kötüleşir. İleri yaşta yumurtalık aktivitesi azalmaya başlar ve menopoz ile birlikte bu şikayetler sona erer. Tüm bu bilgiler hormonlarla olan bağlantıyı destekler niteliktedir.

Merkezi sinir sistemi yani beyin, seks hormonları için önemli bir hedef organdır. Beyinde başta hipotalamus ve amigdala olmak üzere birçok bölgede seks hormonu reseptörleri bulunur. Duygusal ve davranışsal şikayetler bu rahatsızlığın başlıca özelliği olduğu için, bu süreçlerin altında beynin önemli olduğu düşünülür. Yapılan birçok araştırma bu düşünceyi desteklemiştir. Beyin mekanizmalarında özellikle serotonin isimli hormonun önemli bir rolü olduğu anlaşılmıştır.


Serotonin duyguları ve davranışları düzenleyen bir hormondur. Depresyonu ve sıkıntı hissini azaltırken, mutluluk hissini artırır. Yüksek miktarları cinsel isteği azaltır. Aşırı mutlu insanlarda cinselliğin azalması serotonin yüksekliği ile ilgilidir. Serotonin azalması ise depresyon ve öfke duygusuna neden olur. Öfkenin artması ise cinsel isteği artırır. Beyinde serotonin artırıcı SSRI isimli ilaçların kullanılması bu hastalığı iyileştirirken, serotonin azaltıcı ilaçlar şikayetleri artırmıştır. Ancak bu kadınlarda neden serotonin aktivitesinin düşük olduğu henüz tam olarak bilinmemektedir. Tüm yapılan çalışmaların genel sonucu olarak serotonin düzeyinin düşüklüğü temel sebep olduğu düşünülmüştür. Bazı araştırmalarda ise beyinde endorfin seviyesi azalmış olarak bulunmuştur. Serotonin artırıcı ilaçlar bu hastalıkta özellikle duygusal durum ve davranışları düzeltir. Vücutta sıvı tutulumu veya göğüs büyümesi gibi şikayetleri ise bir miktar azaltır.


Kadında yumurtlama gerçekleştikten sonra progesteron isimli hormon düzeyi artar. Daha sonra rahimde bölgesel olarak prostaglandin adı verilen bazı maddeler salgılanır. Kısacası prostaglandin üretimi yumurtlama olduktan sonraki dönemdir ve adetten 14 gün önce salgılanmaya başlar. Adet dönemine yaklaştıkça seviyesi giderek artar. Prostaglandin adet döneminde rahimde kasılmaya neden olur ve böylece oluşan kanama miktarını en az düzeyde tutar. Eğer bu madde aşırı miktarda üretilirse rahimde aşırı kasılmalara ve aşırı ağrıya neden olur. Sonuçta bu kadında prostaglandinin hem üretimi artmış hem de bir çeşit aşırı duyarlılık reaksiyonu oluşmuştur. Ergenlikte kız çocuğunda ilk adetlerde yumurtlama olmadığı için prostaglandin üretilmez. Bunun için bu hastalıkta ilk birkaç yılda adetler ağrısızdır.


Kadın olma ve adet görme kimi kişide olumsuz duyguları çağrıştırabilir. Kadın kimliği ile ilgili bu olumsuz duygular kadında ağrı olmasını kolaylaştırır. Günümüzde birçok kültürde kız çocuğu ikinci sınıf ve erkeğe göre daha değersiz olarak görülmektedir. Bu tarz duygularla yetişen kız çocuğu her adet döneminde kadın kimliğine tekrar temas eder ve buna bağlı olumsuz duygular geliştirir. Bunun tersine kişinin kadın cinsiyetini kabullenmesi ve kendi cinsel kimliğine karşı olumsuz duyguların sona ermesi ağrıyı azaltır.


Klinik belirtileri nelerdir?


Şikayetler adet öncesi dönemde başlar ve adetle başladıktan sonra sona erer. Bu özelliği en çarpıcı klinik belirtisidir. Genellikle ilk başlangıcı 14-17 yaşları civarıdır. Aslında çoğu kadında adet öncesi dönemde az veya çok bazı belirtiler vardır. Ancak kadınların ortalama %20’sinde bu belirtiler şiddetli, %5’inde ise çok şiddetlidir. Ergenlikte ilk adetlerde şikayet olması nadirdir. Şikayetler yaşla birlikte artar ve 30 yaş civarında en şiddetli seviyesine ulaşır. Şişman olanlarda, zayıf olanlara oranla daha fazla rastlanır. Spor yapanlarda, yapmayanlara oranla 1/3 oranında daha az görülür.

Ağrı genellikle karnın alt kısmında ve özellikle kasık bölgesindedir. Birçok kadın sırf bu kasık ağrısının araştırılması talebiyle doktora başvurabilir. Bu ağrı bele ve bacaklara yayılma eğilimi gösterir. Sıklıkla kramp tarzındadır. Bazen ise batıcı özelliktedir. Ağrıya halsizlik eşlik edebilir. Bulantı, mide ağrısı gibi sindirim sistemi belirtileri olabilir. Değişen hormonal denge sebebiyle kabızlık, şişkinlik ve gaz sorunu ile çok sık karşılaşılır. Kabızlık ve gaz kimi kadında çok rahatsız edicidir. Eğer vücutta sıvı tutulumu fazla olursa, karında şişme olur. Kadın bundan elbiselerin dar geldiği şeklinde yakınabilir. Toplanan sıvı genelde göğüs, karın ve yüz bölgesindedir. Göğüste toplanan sıvı yani ödem bazısında memelerde şişme ve hassasiyet yapar. İlave olarak baş dönmesi, migren baş ağrısı, bel ağrısı ve idrar yaparken yanma görülebilir. Kimi kadında ise ilave olarak sivilce oluşumu gibi cilt bozuklukları görülür.


Kadında ağrı dışında bazı ruhsal şikayetler görülür. Depresyon, sıkıntı hissi, çabuk sinirlenme, duygularda hızlı değişme, ağlama nöbetleri bunların en başta gelenleridir. Bu şikayetler iş hayatı ve sosyal aktivitelerde engelleme yaptığı için yaşam kalitesini bozar. İş veya okul devamsızlığına bu rahatsızlıkta daha sık rastlanır. Bu yüzden özellikle işveren, eş veya sevgili gibi yakın iletişimde olunan kişilerin, bu rahatsızlık hakkında bilgi sahibi olmasında yarar vardır. Bazen yakın çevre uygun olmayan bir şekilde kadının aklını kaçırdığını düşünerek etiketleme yapar. Doğası ve hormonlar gereği kadının ruhsal yapısı erkeğe göre daha karmaşıktır. Bu gibi etiketlemeler aradaki ilişkiyi daha kaotik hale sokar. Eğer kadında zaten ruhsal bir sorun varsa premenstruel sendroma yakalanma oranı daha yüksektir.


Enerji eksikliği, yeteneklerde azalma, motivasyon düşmesi, kontrolsüzlük diğer ruhsal yakınmalardır. Seratonin seviyesindeki değişimler nedeniyle uyku problemleri gelişebilir. Konsantrasyon zorluğu, unutkanlık, dikkat eksikliği gelişebilir ve böylece iş veya okul performansı düşer. Bu gibi şikayetlerin varlığı kaza yapma riskini de artırır. Bazı kadında ise aşırı öfke duygusu ve patlamaları görülür. Bu dönemde öfke duygusunun şiddetli olması veya bastırılması iştah açılmasına neden olur. Özellikle unlu ve şekerli gıdalara aşırı ilgi oluşur. Kadının bu dönemde iştahının artmasının nedeni öfke nedeniyle epinefrin, norepinefrin, nöropeptid y, kortizol hormonlarının aşırı üretimidir. Tüm bu hormonların yükselmesi sonucunda kadın, aç olmadığı halde aç hisseder. Kendini aç hissettiği için de eli de sık sık yiyeceklere uzanır. Kadın bunu tatlı krizi şeklinde ifade edebilir. Bu yüzden bu dönemde en çok şikayet edilen konulardan birisi fazla iştaha bağlı kilo artışıdır. Epinefrin, norepinefrin gibi hormonlar aynı zamanda kalp hızını, solunum sayısını ve kan basıncını da artırır. Kan akışı aşırı hızlanır ve bu yüzden kaslar daha fazla çalışır. Kaslar kasıldıkça vücut sıcaklığı artar, halsizlik ve terlemeye neden olur.


Bazen bu ruhsal duygular o kadar yoğundur ki, kolay kolay yatışmaz. Bu durumda kadının çevresine olan ilgisi azalır ve insanlardan uzaklaşmaya başlar. Bu içe çekilme veya öfke duygusu nedeniyle evlilik ve aile içi ilişkilerde memnuniyetsizlik oluşur. Yapılan çoğu araştırmada premenstruel sendromu olan kadınların birçok ruhsal hastalığa daha yatkın olduğu anlaşılmıştır. Ruhsal durumla ilgili şikayetler çok yoğun olduğunda bazı davranış değişikliklerine de yol açabilir. Bir araştırmada bu dönemde kadınların daha fazla suç işlediği görülmüştür. Kadında bir psikolojik problem veya intihar düşüncesi varsa bu dönemde daha fazla şiddetlenebilir. Kadının kendisi, eşi, çocuğu ve diğer yakınları ile ilgili fiziksel veya psikolojik sorunlara ilgisi artabilir. Kendisinin veya onların başına bir şey geleceği ile ilgisi kaygısı bir takıntıya dönüşebilir.


Tedavisi nasıldır?


Bu rahatsızlıktaki ruhsal sorunların yoğunluğu nedeniyle bazen tanı koymada karmaşa olabilir. Ayrıca ağrılı adet görmedeki şiddetli yakınmalar zamanla kalıcı bir hale gelir. Bu yüzden birçok kadın, doktorların kendisine yeterli tanı koyamadığını ve yeterli tedavi edemediğini düşünür. Bazen de doktoru öfkesini boşaltabileceği bir araç olarak kullanabilir. Tedavi görmeyen bir kadında bu rahatsızlığın kendiliğinden sona ermesi nadirdir. Eğer bir kadında kendiliğinden düzelmiş ise, o kadının ruhsal problemleri düzelmiş veya yumurtlama fonksiyonu azalmıştır. Bununla birlikte doğum yapan birçok kadında şikayetler azalmakta hatta tamamen sona ermektedir. Çünkü bazı kadınlarda rahim ağzı dardır veya rahim arkaya dönüktür. Bu durumda içindeki kanın rahat boşalmasında zorluk olur. Doğumla birlikte bu bölgenin genişlemesi bu rahatsızlığı sona erdirebilir.

Eğer şikayetler ağrı kesicilerle kontrol altına alınabiliyorsa ve başka bir belirti yoksa kadın doğum uzmanı tarafından muayene edilmesi gerekli değildir. Ancak adet sancısı çok şiddetli ise ve yaşam kalitesini bozuyorsa tedaviden önce kadın doğum uzmanı tarafından değerlendirme yapılması uygundur. Tedaviye cevapsız durumlarda ise ileri inceleme yapılır.


Ağrılı dönemlerde, ağrı kesici ilaçlar kullanılır. Özellikle tercih edilen ağrı kesiciler NSAID olarak isimlendirilen ilaçlardır. Çünkü bu ilaçlar hem ağrı kesicidir hem de prostaglandin üretimini azaltır. Ağrı devam ettiği sürece ilaçlar kesilmez ve alınmaya devam edilir. Eğer belirtiler çok şiddetli ise o zaman ağrı başlar başlamaz alınır ve düzenli olarak kullanılır. Ağrı sona erse bile adetin ikinci üçüncü gününe kadar devam edilir. Ancak ağrının sona ermesi ruhsal şikayetler nedeniyle çoğu zaman yeterli değildir. Kadındaki ruhsal bazı sorunlara yakın çevresinin destek olması gerekir. Yakın çevresinin bu şekilde sahiplenmesi ve güven vermesi oldukça tedavi edicidir. Bölgesel sıcak uygulamaları, sıcak banyo yapma veya ayakları sıcak tutma ağrıyı genellikle azalttığı için ek yarar sağlar. Ağrı olan bölgeye lokal yapılan hafif masaj hareketleri de ağrıyı azaltabilir. Masaj bu bölgedeki karın kaslarını gevşetir ve ilaveten ruhsal olarak rahatlama sağlar.


SSRI isimli antidepresan ilaçlar beyinde serotonin seviyesini artırır ve şikayetleri sona erdirir. Bu ilaçların düşük dozda verilmesi bile tedavide etkilidir. Normalde antidepresan ilaçlar depresyon tedavisinde kullanılır. Depresyondaki kullanımı, başlandıktan sonra uzun süreli olarak ve her gün içilmesi şeklindedir. Ancak premenstruel sendromda kullanımda 1 ay boyunca her gün almak gerekmez. Çünkü bu hastalıkta bu ilaçlar kullanıldığı sürece etkilidir. Bu yüzden hastanın adet döngüsünün iki haftasında kullanması yeterlidir. Bu tür bir kullanımın, sürekli kullanımdaki kadar etkili olduğu yapılan araştırmalarda gösterilmiştir. SSRI isimli antidepresan ilaçların kullanımı yan etki olarak cinsel isteği azaltabilir.


Tedavide oral kontraseptif adı verilen doğum kontrol ilaçları da kullanılmaktadır. Bu ilaçlar tedavide sık tercih edilmekle birlikte gösterdiği yarar antidepresan ilaçlara göre daha düşüktür. Kimi kadında ise doğum kontrol hapı kullanımı tersine ruhsal belirtileri daha da şiddetlendirir. Ancak kadın eğer gebe kalmak istemiyorsa ve premenstruel sendrom varsa öncelikle bu ilaçlar tercih edilir. Yüksek tansiyon, emboli öyküsü, ilerlemiş diabetes mellitus, sigara kullanımı ve ileri yaş durumlarında ise bu ilaçlar tercih edilmez.


Adet ağrısı ve bununla ilgili duyguları günlük kayıt tutmanın tedavi edici olduğu araştırmalarda tespit edilmiştir. Diyete süt ürünleri veya kalsiyum eklemek yine ağrıyı azaltıcı etki yapabilir. Şekerli gıdalardan fakir diyet yapma ve B6 vitamini kullanma da yararlı bulunmuştur. Ağrının olduğu günlerde çay, kahve, alkol alınması sinirlilik yapabileceği için belirtileri artırabilir. Bu yüzden kullanılmaması önerilir. Eğer memede büyüme ve ağrı varsa sigaranın kısıtlanması, kafein alınmaması ve memenin alttan uygun sütyenle desteklenmesi önerilir.


Vücutta şişme ve buna bağlı rahatsızlıklar olan kadında adetten bir hafta önce tuz kısıtlanması yapılır. Özellikle turşu, zeytin gibi tuzlu gıdaların tüketimine ara verilmeli, yemeklerde salça oranı düşük tutulmalıdır. Eğer vücutta şişme yani ödem yine de fazla ise, bazı idrar söktürücü ilaçlar fayda verebilir. Sigarada bulunan nikotin isimli madde, beyinden üretilen anti diüretik hormon (ADH) salgısını uyarır. Bu hormon da vücutta su tutulumunu artırır. Bu yüzden eğer mümkünse bu günlerde sigara içimi azaltılmalı veya bırakılmalıdır. Sol tarafa yan yatarak uyuma dolaşıma ve idrar atılımına olumlu etki yaptığı için genel vücut ödemi için yararlıdır.


Düzenli uyku gerginliği azalttığı için ağrı kontrolünü sağlayabilir. Egzersizin de tedavi edici özelliği vardır. Egzersiz yapmak, beyin endorfin ve serotonin seviyesini artırıcı özelliği nedeniyle ruhsal yönden dinginliğe sebep olur. Bu yüzden egzersize başlamak ya da var olan egzersizi artırmak yine benzer şekilde faydalıdır. Bu sayede kadın rahatlar ve kendisini daha iyi hisseder. Ayrıca egzersiz uykuya dalmayı kolaylaştırır ve uyku kalitesini artırır. Egzersizin haftada en az üç kere ve en az 30 dakika süreyle yapılması gerekir. En çok tercih edileni yürüyüştür. Bunun dışında bisiklete binme ve yüzme gibi egzersizler de yapılabilir. Ayrıca düzenli egzersiz kilo kontrolüne yardımcı olur. Meditasyon ve yoga gibi yöntemler de gevşeme yapması nedeniyle faydalı bulunmuştur.


Psikoterapi uygulamaları özellikle kadın cinsiyetine karşı olumsuz duygular hissedenlerde ruhsal durumu düzelttiği için tedavide etkilidir. Kişinin kadın olmaya ilişkin negatif duygulardan kurtulmasıyla adet görmeye karşı negatif duygusu sona erer. Bu durum adet sancılarının azaltılması için önemlidir. Buna benzer şekilde yaşam olaylarına bağlı stres, sevdiği birinden ayrılma, sevdiğinin ölümü veya cinsel taciz gibi tetikleyici durumlar varsa öncelikle psikoterapi tercih edilir. Bu şekilde psikolog ve psikoterapist desteği ile şikayetler azalmakta veya sona ermektedir. Rahatsızlığın özellikle erken dönemde ele alınması ve kadının farkındalığının artırılması tedaviyi hızlandırır. Adet kanamasını kirlenme veya hastalanma şeklinde yorumlayan kültürel kodlar varsa bu inanışların psikoterapi ile değişmesi tedavi edicidir. Eğer kadında bu dönemde aşırı iştah artışı ve kilo alma varsa yine psikoterapi önerilir. Buradaki hissedilen açlık fiziksel değil, duygusal bir açlıktır. Duygusal açlığı diyetle frenlemek ise genellikle çok zordur. Bir süre sonra da fazla yemek sebebiyle suçluluk duygusu gelir. Eğer kadında zaten var olan ruhsal bir sorun varsa öncelikle bu sorun tedavi edilmelidir.


Bu rahatsızlık genel olarak hayatı tehdit edici bir problem olmamasına rağmen kadının yaşam kalitesini, ilişkilerini, üretkenliğini ciddi şekilde bozar. Tedavinin yapılmadığı durumlarda zamanla önemli ruhsal ve fiziksel sorunlara sebep olur. Bu yüzden tedavide öncelikle bu noktalar göz önünde tutulmalıdır.


Dr. Timur Harzadın
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
► Ağrılı Cinsel İlişki - Disparoni Psk.Atiye KAYTAZOĞLU
► 2 Yaş Sendrom mu? Psk.Hasan DURAN
► 2 Yaş Bir Sendrom Mu Psk.Yağmur ÇELİK
► Evlilik Öncesi Sendrom Psk.Dnş.Selma AKBULUT
► Genetik Bir Sendrom: Frajil X Psk.Burçak DEMİRKAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Ağrılı Adet Görme, Premenstrual Sendrom ve Tedavi' başlığıyla benzeşen toplam 66 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


16:50
Top